Rusya o geri dönülmez adımı attı;
Ukrayna'da işgal ettiği bölgelerde düzenlediği düzmece referandumlarla, Donetsk ve Luhansk bölgeleri ile, Herson ve Zaporija şehirlerini resmen ilhak etti.
Savaşın daha da uzayacağının, safların sertleşeceğinin en somut işareti bu durum.
Nitekim, Rusya'nın eliyle Ukrayna topraklarında düzenlenen referandumlarla eş zamanlı olarak, küresel alanda da kutuplaşma adımlarının iyiden iyiye arttığını gözlemlemek mümkün.
ABD'NİN ÇİN'E KARŞI PASİFİK AÇILIMI
Küresel anlamdaki bu kutuplaşmanın başını ABD çekiyor;
Beyaz Saray, sadece Rusya'ya karşı Batı ambargolarını genişletmek ve derinleştirmekle değil, Moskova'yla dirsek temasındaki Çin ve İran'a karşı da yeni "önlemler" almakla meşgul bugünlerde.
Türk basınında fazla haber olmadı ama, ABD Başkanı Joe Biden Pasifik'teki ada devletlerinin liderleri ile Beyaz Saray'da bir zirve toplantısı düzenledi geçen hafta. "Küresel ısınma", "halk sağlığı ve çevre", "kıyı güvenliği ve Pasifik adalarının egemenlik haklarının korunması" adı altında başlatılan ABD'nin "Pasifik açılımı", Amerikan sahil güvenlik ve donanma gemilerinin de bölgede devriye gezmesinin önünü açıyor aslında.
ABD'nin yeni açıklanan Pasifik strateji belgesinde, bölge Dünya yüzölçümünün neredeyse yüzde 15'ini kapsayan, bir "Okyanus kıtası" olarak nitelendiriliyor. ABD'nin, bölgesel etkinliğini Çin'e kaptırmak istemeyeceği kadar büyük bir "Okyanus kıtası" bu elbette.
İRAN ÜZERİNDEN ÇİNLİ ŞİRKETLERE YAPTIRIM
ABD'nin geçen hafta attığı ikinci adım, tam da "bir taşla iki kuş" söylemini hayata geçiren nitelikte. ABD Hazine Bakanlığı, İran'la petrol işi yapan beş Çinli şirkete yaptırım koyduğunu açıkladı. Yaptırımın gerekçesi, Tahran yönetimini çıkmaza giren İran nükleer görüşmelerinde adım atmaya zorlamak. Ama bir yandan da İran’la iş yapan Hong Kong merkezli Çinli firmalar da "cezalandırılmış" oluyor bu yeni yaptırım kararları ile.
Bitmedi; Ayrıca İran'la büyük petrol işi yapan dev Çinli firmalara koyulan yaptırımlar ile, İran petrolünün Çin üzerinden üçüncü ülkelere gönderilmesinin önünün kapanması da amaçlanıyor. Yaptırım koyulan Çinli şirketlerle iş yapmakta olan Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri firmalarının da adı geçiriliyor Amerikan Hazine Bakanlığı açıklamasında. Küresel dünyaya verilen tam bir "ya bizimlesin, ya da karşı tarafta" mesajı bu Washington yönetimi açısından.
AVRUPA DA BOŞ DURMUYOR
Avrupalılar da bu süreçte Washington yönetiminin ayak izlerini takip ediyorlar.
Türkiye'yi de çok yakından ilgilendiren bu yöndeki son adım Hollanda'dan geldi. Rusya'nın Ukrayna'yı by-pass ederek Türkiye üzerinden Doğu Avrupa'ya doğalgaz gönderdiği Türk Akım boru hattını işleten Rus şirketin ihracat lisansı Hollanda hükümeti tarafından iptal edildi.
Rusya'nın milli doğalgaz şirketi Gazprom'un çatısı altında faaliyet gösteren South Stream Transport B.V. adlı şirket, lisans iptali konusunda yaptığı açıklamada, bunun ne Türkiye'ye ne de Doğu Avrupa'ya doğalgaz aktarımını "kısa ve uzun vadede etkilemeyeceğini" açıkladı.
Ancak perde gerisinde durum alarm verici; Çünkü Hollanda makamları Rusya'ya resmen, söz konusu şirketin "yaptırım listesine dahil olduğunu", dolayısıyla "münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı da dahil olmak üzere, teknik yardım ve bakıma yönelik ürün tedariki ve hizmeti verilemeyeceğini" bildirmiş durumda.
Hollanda'nın öncüsü olduğu bu yasak kararının diğer AB ülkeleri tarafından da izlenebileceğini düşünmek yanlış olmaz. Bu durumda, herhangi bir arıza halinde sevkiyatın duracağı Türk Akım'a yeniden işlerlik kazandırılması iyiden iyiye çıkmaza girebilecek.
ABD ve Avrupa Birliği'nin giderek el yükselttiği, Rusya'nın ise Ukrayna topraklarını resmen ilhak ederek, seferberlik emri yayınlayarak karşılık verdiği ortamda, Türkiye'nin yürütmeye çalıştığı "olabildiğince tarafsız kalma" ve "arabuluculuk yapma" politikaları da giderek sıkıntılı bir hale bürünmekte.
AK Parti hükümetinin, ayak sürüyerek de olsa, Rus Mir ödeme sisteminden resmen çıkma kararı da bu durumun ilk adımı.
Batı baskısı arttıkça, Putin'e kapalı kapılar ardında ne sözler verilirse verilsin, ekonomik krizle boğuşan Ankara'dan Rusya'yı dışlayacak benzer yeni adımlar gelmesi büyük olasılık.
"Ne klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım" bir yere kadar elbette...