Takvim ya da ajanda, plân da olur program da

Hasan ARDIÇ Dünyada Ekonomi

Şimdi belki bana “ Ooo beyim yılbaşı geçeli epey oldu, ne takvimi, ne ajandası?” diyenler olursa, yazıma girişte bana yardımcı olurlar. Ben de tam bunu söyletmeye çalışıyordum. Evet, takvimler, ajandalar iş dünyasında bir dönemin yılbaşı hediyeleri olarak görülürdü. Şimdi kalmadı, son derece doğal olarak dijital bunların yerini aldı, gün geçtikçe de almakta. Yani artık (var ama) ECE Ajandası kullanılmıyor. 2022’nin Kasım-Aralık aylarında Sirkeci, Bab-i Âli turumda kırtasiyecilerde gördüm. Bilgisayar öncesi dönemde kullanırdım, severdim de…

Kırtasiye nostaljisi yapmayı bırakıp esas konumuza dönersek; Takvim-Ajanda-Plân-Program yapmanın (Eğer halâ yapmadıysak) zamanı geçti. Mart bitti. İyimser bakışla ucundan yakalayabilirsek ne mutlu… En azından bir kısmını kurtarabiliriz. Zor, geç kaldık ama umudu yitirmemek lâzım.

Sanıyorum bir önceki yazımdı; yılın ¼ ü gitti, elde kaldı 3/4 gibi bir başlık kullanarak son üççeyreği değerlendirelim de başta enflasyon olmak üzere birçok ekonomik zorluğun kısmen de olsa üstesinden gelebilelim demek istedim. Okurlardan ve arkadaşlardan olumlu dönüşler de aldım, sağ olsunlar. 

Daha önce www.ekonomim.com da herhalde en az 4-5 defa yazdım, keza sosyal medyada da LinkedIn ve Twitter de de yayınladım. Enflasyon… Şimdi ister istemez yeni durumunda, yani biraz güncellenmiş haliyle tekrar okura sunuyorum. Çünkü artık bu tür iktisadî konuların bazılarını, zamanla ilişkili olarak değerlendirmenin daha yararlı olacağını düşünüyorum. Hani “İkaz” demeyelim, haddimizi aşmayalım ama bu tür uyarıları yapmak emin olun çok önemli, gerekli ve yararlı. Hele ki dikkate alınırsa… 

Yıllar önce bir DPT, Devlet Plânlama Teşkilâtı vardı. Devlete ilişkin plânlamaları yapan, takip eden ve denetleyen bir kuruluş olarak görev yapardı. İyi eğitim almış, liyakât sahibi gençlerin çalışmak için can attıkları saygın bir kurumdu. Sonraları iktidardaki koalisyon partileri ile muhalefetteki partilerin anlaşamadıkları, adeta politika ve propaganda platformu yaptılar. Yazık oldu. Sonra zaten kapattılar. Son dönemde ağırlıklı olarak Hazine ve  Dış Ticaret Müsteşarlığı ile çalışıyordu DPT. Planlı ekonominin göstergesiydi bence gerekliydi de.

Daha ileriki; günlerde, aylarda, çeyrek dönemlerde ve ileri tabii yıllarda, daha fazla sorunu tam karşımızda ve zor sayılardaki maliyetleri karşılayabilmek yerine, alınacak önlem varsa, geç olmadan o önlemleri almak, uygulamak gerekli. Tam olarak yapamadık desem yanlış değildir. Bu durumu bir analiz edelim. Analizi de son derece basit koşullara indirgeyerek yapalım. 


- Öncelikli önerim; Ortada sorun olduğu düşünülen, varsayılan bir konu varsa, bu sorun olarak adlandırılıyorsa, araştırıp, objektif olarak bu sorunun var olduğunu kabul etmek, net tanımlama yapabilmek ve çözümüne ilişkin bilimsel değeri olan yöntemlerle çözmeye çalışmaktadır. Sorun; kabul edilmeden ve bilimsel yöntemler kullanılmadan çözümlenemez.

- İstatistiklere ve diğer bilimsel, sayısal değerlere uygun bir matematik anlayışla, aritmetiği tarafsız kullanmak diğer önerim ki en az birincisi kadar önemli…

- Önceden yapılmış, hazırlanmış, gereğine göre güncellenmiş, çalışılmış, tamamen bilim kurallarına bağlı plân, programları zamanı içinde tartışmak ve genelleştirmek, hattâ yayınlamak da önemlidir.

Bu, gayet anlaşılabilir, işi zorlamayan bir analizdir. Uygulaması sorunsuz ve tabiidir. Özetle belki kullanılması gereken bağlantıları, ilişkileri ve zamanı çok doğru değerlendirmek, gösteriş duygusuna kapılmadan çalışmak şarttır.

Enflasyon mücadelesini kimler yapar. 

Esasen akla ilk gelen cevap; herkes, her kişi, kurum ve kuruluş şeklinde olsa bile ki bu doğru bir cevaptır, bu yanıtı biraz daha açarak ortaya koymak; kuralların belirlenmesi ve uygulanmasına ilişkin formatı da açıklamak bakımından yararlı olur.

1- Elbette ki devlet ve kamu kurum ve kuruluşları

2- Özel şirketler

3- Şahıslar

Genelde kuralları koyan taraf kamu kesimi, önerilerde bulunanlar üniversiteler, iktisadın gerektirdiği gerçekler ve tüm bunların ikili, üçlü ve çoklu karışımlarıdır. 

Bu aşamada enflasyonun basit, en basit tanımını hatırlayalım. Biliyorsunuz enflasyon, ülke ekonomisindeki mal ve hizmet fiyatlarındaki sürekli artış anlamında kullanılan bir iktisat tabiridir. 

Burada iki özellik vardır;

a.) Fiyatlarda artış olacak,

b.) ve bu fiyat artışlarında süreklilik olacak.

Enflasyonun da kendi içinde çeşitleri vardır;

a.) Talep enflasyonu (Buna maliyet enflasyonu da diyoruz.)

b.) Arz enflasyonu

Türkiye’de ve esasen birçok ülkede de enflasyonun kontrolü MB Merkez Bankaları tarafından yapılır. Türkiye’de, 11 Haziran 1930 yılında Merkezi Ankara’da, kurulmuş, özel bir kanuna sahip bir bankadır. Kuruluş amacı ve görevi; Türkiye’de fiyat istikrarını sağlamak (Enflasyonla mücadele etmek) ve istihdamı artırmaya çalışmak ve banknot ihraç etmek, para ve kur politikalarını yönetmektir. TCMB sadece TBMM’ye hesap verir (Yılda bir defa), para politikalarının tutmaması, bütçede, borçlanmada hedeflenenin çok uzağında olunduğunda hükümete mektup yazarak gereken uyarıları yapar. 

TCMB kararlarında tam bağımsızdır

Konunun devlet tarafını açıklarken enflasyon mücadelesine katkıda bulunan, bulunması gereken kurumlar, kuruluşlar vardır.

Başlıca kurumlar;

- Bankalar Birliği,

- BDDK,

- TMSF,

- TÜİK,

- TOBB,

- Hazine

- Maliye Bakanlığı

- vd… 

Tabii bir de özel sektör kuruluşları var ki onların da enflasyonla mücadelede mutlak katkıları (Pozitif / Negatif) olduğu kesindir. Bu aşamada tek tek hangi kurumun ya da şirketin ne gibi bir katkısı olduğuna dair açıklamalar yapmak pek anlamlı gelmiyor. Ancak tabii ki her biri ayrı ayrı ve birlikte ortak katkıda bulunuyorlar. Çünkü kontrol dışı enflasyon ekonomideki tüm birimlere daima önemli güçlükler yaratır.

Genel bir fikir vermesi bakımından aşağıdaki tabloya bir bakalım: Görülen nettir. Türkiye’de yakın dönemde TEFE  2019 yılından beri çift haneli, TÜFE’nin de 2020 yılından beribenzer durumda olduğudur. Yani; Türkiye Ekonomisinde enflasyon vardır, özellikle Batı standartlarına göre yüksek oranda bir enflasyondur bu.

Çok kısa ama gerekli olduğu ölçüde, üretim, satınalma, uluslararası satın almalar (PMI), ücretler vb birçok etkenle beraber enflasyon son derece etkileşim içinde hareket eder. Ayrıca tabii ki kurlar, faizler ve benzeri diğer malî faaliyetler de enflasyonun etkileştiği unsurlardır.

Enflasyonun; kurlarla, istihdamla, faizlerle doğrudan ilişkili olduğu, bütçelerin açık vermemesi gayretlerinde mücadele edilmesi gereken bir konumu vardır. Özetle bütün bunları bir arada yönetmenin bir dışsal parametresi vardır ki o da zamandır. Bilhassa anî gelişmelerde hızlı ve doğru kararlar verebilmek için önceden yapılmış, tartışılmış ve karara bağlanmış plân, programların hazır olması beklenir.

Eğer böyle bir çalışma zamanında hazırlanmamışsa, ya da üzerinde tam hakkıyla çalışılmamışsa işte o zaman ve maalesef bu yazımızın konusunda haklı çıkarız ki; bunu istenen bir durum değildir. Örneğin enflasyonda, ortalamada düşmesi için bir sürenin geçmesi ve hep daha da az enflasyonla ortalamanın düşürülmesi beklenir. Ama bahsettiğim gibi erken ve yerinde önlem iktisatta bu tür artışlarda, azalışlarda etkin rol üstlenir.

Bu bakımdan;

- Yıl içindeki gidişatın takvimini yapmak,

- Takvimden daha da ayrıntılı bir ajandanın olması,

- Planlama,

- Bu planlamanın programlanması,

dikkat edilirse, ekonominin sürdürülebilir istikrarı, olası problemlerin zamanında çözümlenmesine verilen önem, ciddi ve planlı olmalıdır. İşte yazımı konusu ve yazımın önemi de buradadır.

Tüm yazılarını göster