Dünya borsaları yıla güçlü bir başlangıç yaptı. Güçlü ekonomi verileri Fed’in şahin açıklamaları tahvilden hisse senedine rotasyonu hızlandırıyor. Yüksek enflasyon finansal baskılamanın boyutunu artırarak sabit getirili yatırım araçlarından hisse senedi emtia gibi büyümeden yararlanan yatırım araçlarına geçişi teşvik ediyor.
Geçmiş verinin incelenmesi bu eğilimin Fed faizleri reel getiri sağlayana kadar veya büyüme yavaşlayana kadar süreceğine işaret ediyor. Geçmiş enflasyon verisiyle hisse senedine emtiaya ilginin azalacağı faiz oranı yüzde 2- yüzde 2,25 civarında buluyoruz. Pandemi sonrası enflasyonun nerede dengeleneceğine göre bu rakam değişecek.
Finansal baskılama ortamında elde nakit tutmak veya sabit getirili yatırım aracı almak paranızın reel olarak erimesi anlamına geliyor. Küresel kriz sonrası 12 yılık dönemde gelişmiş ülkeler için söz konusu erime yıllık yüzde 1- yüzde 2 civarındaydı. Pandemi sonrası bu oran yüzde 4-6 bandına yükseldi. Parasının yirmide birini reel olarak kaybetmek istemeyen yatırımcı emtia ve hisse senedine yöneliyor.
Türkiye’de finansal baskılama gelişmiş ülkelere göre 3 kat daha fazla. Merkez Bankası’nın politika faizi ve gerçekleşen enflasyona göre çalıştığınızda – yüzde 16 reel faiz buluyorsunuz. Diğer bir deyişle paranızın altıda birini reel olarak kaybediyorsunuz. Türk lirasından kaçıp dolar gibi bir küresel para birimine yöneldiğinizde finansal baskılamadan kurtulamıyorsunuz. Ama reel kaybınız yıllık yüzde 5’e civarına geriliyor.
Enflasyonun yükselişi karşısında merkez bankalarının elinde faiz artırmak ve munzam karşılık oranını yükseltmek dışında bir araç yok. Merkez bankaları para politikasını, çekirdek enflasyonu aşağı çekecek ve istihdamda en az kayba yol açacak, şekilde sıkılaştıracak. Merkez bankası ne kadar itibarlı ise bu süreç o kadar az maliyetle oluşacak.
Fiyatlama alışkanlığı ve enflasyon beklentileri bozulan Türkiye’nin işi kolay değil. Fiyat istikrarını sağlayacak politika faizi yüzde 30’un üzerinde. Ancak Ankara ısrarla faiz artırmayacağım mesajı veriyor. 2023 Haziran’ın da seçim olması asgari ücrette üretkenliğin çok üzerinde zam yapılmasına yol açarak sorunun çözümün daha da zorlaştırıyor.
Lafı çok uzatmadan toparlayalım. Ankara’nın politika faizini yüzde 19’dan yüzde 14’e indirmesiyle başlayan yüksek enflasyon maceramızın kısa vadede çözülmesini beklemiyoruz. Yatırımcılar dövize yönelerek veya kura karşı korumalı mevduatla finansal baskılamadan kurtulamazlar. Ancak baskılamanın boyutunu azaltabilirler.
Hisse senedi, gayrimenkul, emtia gibi reel varlıklara yönelmek enflasyona karşı görece daha iyi bir koruma sağlayabilir. Tasarruf sahibinin hisse senedine yönelme eğilimin devam etmesini bekliyoruz. Küresel risk iştahının güçlü, yabancı yatırımcının çıkışının sınırlı olduğu baz senaryomuzda Borsa İstanbul’da yukarı yönlü dalgalı seyrin devam edeceğini öngörüyoruz.