Tahterevalli gibi

Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ

İniş çıkışlarını endişeli bakışlarla izlediğim döviz kurlarının, ihracat maliyeti fiyatlandırmasına yaptığı etkileri konuşurken, dünkü gazetemizde manşet yapılan “Yüksek değil dengeli kur” haberine denk geldik.

ABD Doları’nın TL karşısındaki hareketliliği üzerine yazdığım ve 22.03.2008 gününde yayınlanan sohbetimizin başlığı “Tahterevalli.”

Aynı konuyu geçen yıl da ele alıp “Tahterevalliye dikkat” diye yazmışım.

Manşeti görüp haberi okuyunca, eski sohbetlerimizden biraz alıntı yaparak bugünkü sohbeti oluşturmak istedim.

2008 yılında “…..Hep tartıştığımız ve şikâyet ettiğimiz düşük kurlar çıktı nihayet.

İyi de niye yine şikâyet ediyoruz?

Tahterevalli oyun ve eğlence aracı olarak çok güzel ancak, öteki uçtakinin sizi birdenbire yere vurmasının verdiği rahatsızlık da pek yadsınacak bir konu değil….. Eğer karşımızdakinin bu oyunu yapabileceğini tahmin etmiyorsak, yere yuvarlanmak da kaçınılmaz olur…. fiyat belirleme kriterlerini uluslararası verilere dayandırmamızı, müşterilerle mutlaka anlaşma yaparak fiyat düzeltmelerini belirli kriterlere dayandırmamızı öneriyoruz ” demişiz.

2019 yılındaki sohbetimizde de “Fiyat vermekten vaz geçin, teklif verin” demişiz.

Çünkü her zaman her ortamda dilimden düşürmediğim ve neredeyse atasözü haline getirdiği “ Fiyat çok şeydir amma teklif her şeydir “ ifadesinin önemi her taşın altından çıkıveriyor.

Özetle tekrarlamak istediğim konu da Türkiye gibi sürprizlere çok açık bir ekonomide yaşayan biz ihracatçılar için sözleşmenin sadece malın nitelikleri, teslimi, fiyatı gibi unsurları kapsıyor olması yetersizdir.

Aynı sohbetimizde yer alan bazı noktaları, üretimlerimizin ciddi boyutta bir kısmının yurt dışından ham madde ve malzeme teminine bağlı olması nedeniyle burada yinelemek isterim.

“ …..Zaten içinde fiyat olmayan teklif çalışmaz amma teklifin diğer unsurları sigortanız olabilir. Bazılarımız pek sevmese de maliyetimizin dövize bağlı oranını belirleyelim.

Sözleşme tarihindeki yabancı para ve Türk Lirası kurlarını da belirleyelim.

Eğer ithalatımızda ve ihracatımızda farklı paralarla alım satım yapıyorsak, bu paraların birbirlerine olan kurlarını, başka bir deyişle çapraz kurları belirleyelim.

Ayrıca TL/yabancı para ve çapraz kurlardaki değişimlerin maliyetlerimizi sert etkileyebileceği seviyeleri belirleyelim.

Sonra da sözleşmemize özel bir madde ekleyip, bu değişimlerin etkilerinden zarar görmeyeceğimiz seviyeleri belirleyerek, fiyat arttırımı isteyebileceğimiz veya fiyat indirimi verebileceğimiz oranları sözleşmemize koyalım.

Kurların aşırı dalgalanmalarından ve çapraz kurların sert değişiminden ancak bu şekilde uzak kalabiliriz…..”

İşin içerisinde fiyat indirimi olunca birçok ihracatçımıza bu konu pek cazip gelmese de kazan / kazan kapsamındaki sözleşmelerin, bizleri her zaman koruyacağı kesindir.

Bazı dostlarımız “ Hocam özellikle Araplar olmak üzere bir kısım müşteriler sözleşmeye yanaşmıyor “ diye yakınıyorlar.

Doğrudur bunlar oluyor…

O zaman da kurları falan unutup kendimizi tam anlamıyla emniyete alarak “Para içeri mal dışarı” diyerek işimizi yapmayı öneririm.

Tüm yazılarını göster