Türkiye topraklarının çok önemli bir bölümüne tahıl ekiliyor. Bu nedenle tahıl konusundaki politikalar, uygulamalar hemen her çiftçiyi doğrudan etkiliyor. Buğday, arpa, mısır fiyatı bu nedenle çok konuşuluyor. Alım politikaları tartışma yaratıyor.
Hububat Tedarikçileri Derneği (HUBUDER) “Türkiye Tahıl arz Güvenliğini Tehdit Eden Hususlar ve Çözüm Önerileri” başlığı ile önemli bir rapor yayınladı. Raporu Prof. Dr. Zeki Bayramoğlu, İsmail Kemaloğlu ve Öğretim Görevlisi Dr. Kemalettin Ağızan hazırladı. Toplam 150 sayfayı bulan rapor hem Türkiye ve dünya tahıl durumunu, üretimden dış ticarete ve en önemlisi de geleceğe ilişkin projeksiyonları içeriyor.
HUBUDER Yönetim Kurulu Başkanı Gülfem Eren, ülke tarımının gelişmesi, toprakların en verimli biçimde kullanılması ve stratejik öneme haiz tahıl ürünlerinde arz güvenliğinin sağlanması hayati öneme sahip olduğunu belirterek raporla ilgili şu bilgiyi veriyor: “Ümit ediyoruz ki bu çalışma, ülkemiz tahıl arz güvenliğiyle ilgili riskleri bertaraf edecek uzun vadeli planlamalar yapılmasına ve önemi itibariyle daha geniş bir kamusal tartışmayı başlatmaya vesile olur.”
Tarımda 3 stratejik üstünlük
Raporda yapılan tespitlerden en önemlisi Türkiye’nin tarımdaki stratejik üstünlükleri yanında yaşanan sorunların üretim üzerine olumsuz etkileridir. Rapora göre, artan nüfus, iklim değişikliği, kentleşme, gıda israfı, toprak kayıpları, daha az çiftçinin daha çok nüfusu besleme ihtiyacı, gıda güvenliği ve gıda güvenilirliği gibi sebeplerle su, enerji ve tarım-gıda 3 stratejik alan olarak önemini artırmaktadır.
Her şeyden önce Türkiye’nin bir tarım-gıda ülkesi olduğu ve tarımda net ihracatçı olduğu belirtilen raporda: “Tarım-gıda sektöründe dünyada çok az ülkede bulunan 3 stratejik üstünlüğümüz var.
1- Üretip ihraç edebilme kapasitemiz,
2- Üretemediğimiz hammaddeyi ithal edip işleyerek ihraç edebilme kapasitemiz,
3- Bölgesel köprü, tarım-gıda üssü olmamız dolayısı ile transit geçişten ticari pay alabilme potansiyelimiz.
Dünya tahıl ürünleri ticareti Karadeniz havzasında şekilleniyor, etrafımızda artan tarım-gıda ticareti bölgesel önemimizi de artırıyor. Bu kapsamda dünya un, makarna, bulgur gibi işlenmiş tahıl ürünlerinde elde ettiğimiz ihracat başarısını üretim artışında da gerçekleştirebiliriz” bilgisine yer veriliyor.
Buğday ve arpada ekim alanları azalırken mısırda artıyor
Tahıl ürünlerinin Türkiye’nin tarımsal ekiliş, üretim ve ticaretinde her zaman en önemli ürün grupları olduğu belirtilen raporda tahıllarla ilgili tespitler özetle şöyle: “Tahıllar stratejik ürünlerdir. İnsan beslenmesi yanında hayvan beslenmesi için de hayatidir. Çiftçilerin üretim kültürüne uyan, her bölgede yetiştirilebilen ürünlerdir. Ancak, uzun yılların verileri incelendiğinde; tahıl ürünleri ekilişindeki değişimin, iklim riskleri ile birleşmesi sonucu arz ve talep dengesine dair endişelerin arttığı görülmektedir. Son 20 yıllık sürede; tarımsal arazi varlığımız %5 azalırken, tahıl ekilen alanlarımız %14 civarında azalmıştır. Diğer taraftan dünya genelinde aynı sürede tahıl ekili alanların %10 arttığı görülmektedir. Buğday ekim alanlarımızdaki azalma %25, arpa ekim alanlarımızdaki azalma %4 iken, mısır ekim alanları %71 oranında artmıştır. Buğday verimindeki %54 artış üretimin yıllar itibarı ile ortalama 20 milyon tonlarda gerçekleşmesini sağlamıştır. Son yıllarda mısır fiyatlarının cazibesi ve verimliliğe bağlı olarak mısır üretiminde ciddi artışlar gerçekleşmiştir. Ancak 2023/24 hasat sezonunda mısır için açıklanan müdahale fiyatı ile buğday yerlerde mısırın öncelikli ürün olmaması gerekir. “
Buğday çiftçisinin aylık geliri 5 bin lira civarında
Hayvancılıkta yaklaşık 30 milyon tona ulaşan karma yem üretiminin neredeyse yarısının tahıl ürünleri kaynaklı olduğu ifade edilen raporda: “Hem gıda hem yem için tahıl kullanımının artması toplam tahıl ihtiyacını da artırmaktadır. Ülkemiz arz güvenliği için önümüzdeki 10 yıllık periyotta buğday üretiminin 25 milyon tonlara ulaştırılması gerekmektedir. Yem sektörünün büyüme ivmesine bağlı toplam tahıl üretim ihtiyacı da artacaktır. Öte yandan tarımsal arazilerimizin yaklaşık %83’lük kısmı 100 dekarın altındadır. Bu arazilerin de %65’lik kısmı 50 dekar altındadır. Ülke geneli ortalama arazi büyüklüğümüzün 6 hektar civarında olduğu göz önüne alındığında, 300 kg/dekar verim ortalaması ile normal iklim şartlarında 18-20 ton buğday üreten bir çiftçi profilimiz mevcuttur. 2023 yılı hasat sezonu fiyatları ile 8,5 TL/Kg buğday fiyatı baz alındığında bir yıllık emek sonucu masraflar dahil çiftçinin eline 150 bin TL civarı ürün bedeli geçmektedir. Her bölge ve araziye göre değişmekle birlikte satış fiyatının %60’ını maliyet olarak alırsak dahi, destekler hariç bir buğday üreticisinin ülkemiz arazi ölçeğinde aylık geliri 5 bin TL civarı olmaktadır” bilgisine yer veriliyor.
Köyler boşaldı üretimden kaçış arttı
“Türkiye Tahıl arz Güvenliğini Tehdit Eden Hususlar ve Çözüm Önerileri” raporunda il ve bölge bazında tahıl üretimindeki değişime vurgu yapılarak şu görüşlere yer veriliyor: “Anadolu coğrafyasını dolaştığınızda çoğu köylerde yaşayan insan kalmadığını, parçalı toprakların yıllardır ekilmediğini veya verimsiz kaldığını gözlemleyebilirsiniz. Kırsal nüfus 2000’de toplam nüfusun %35,1’i iken bugün bu oran 2022’de %6,6’ya kadar gerilemiş ancak 2023’te %7’ye yükselmiştir (1935’te %76,5).
Kırsaldaki göç en fazla kuru tarım yapılan ve ölçek sorunu yaşayan bölgelerde yoğunlaşmıştır. Sivas, Yozgat, Çankırı, Kastamonu, Kırşehir gibi çok sayıda il, buğday ve arpa üretimi için önemli potansiyeli olan illerdir. Ülke geneli bitki değişimi yanında daha detaylı analiz açısından en fazla tahıl ekim ve üretimi olan illerin son 20 yıllık bitki deseni değişimi incelendiğinde; bütün illerde buğday ve arpa üretiminde ciddi düşüşler olduğu tespit edilmiştir. Bu sürede buğday ekimi açısından; Adana’da %54, Afyon’da %20, Ankara’da %29, Çorum’da %35, Diyarbakır’da %7, Edirne’de 35, Erzurum’da %35, Kahramanmaraş’ta %30, Konya’da %19, Manisa’da %30, Muş’ta %18, Şanlıurfa’da %17, Tokat’ta %19 azalma görülmüştür (sadece Tekirdağ ilinde ekim aynı kalmıştır).
Buna karşılık söz konusu illerde; patates, şekerpancarı, silajlık mısır, dane mısır, yonca, yulaf, ayçiçeği, nohut ekimlerinde ciddi artışlar gözlenmiştir. Hayvancılıktaki değişim ve dönüşüm tahıl arz ve talep dengesini olumsuz etkileyen diğer önemli bir faktördür.”
Tarım politikasında 4 temel alanda iyileştirme sağlanmalı
Raporun çözüm ve öneriler bölümünde uygulanacak tarım politika ve projelerinde 4 temel alanda iyileştirme sağlanması gerektiği belirtilerek bu 4 alan şöyle ifade ediliyor:
“1- Çiftçilerin bilgi ve finansmana erişiminde kolaylık,
2- Altyapıda iyileşme, verimlilik artışı,
3- Ölçekte büyüme, ekilmeyen arazileri üretime kazandırma, maliyetlerde düşüş,
4- Pazara erişim imkânı.
Bu çerçevede tahıl arz güvenliğinin sağlanması ve üretimde sürdürülebilirlik için ekilmeyen ve/veya parçalılık, dağınıklık ve ölçekten uzaklık gibi sebeplerle verimli yönetilemeyen toprakların üretime kazandırılması gerekmektedir. Sulu tarım yapılan bölgelerde alternatif ürünlerin karlılık ve yıllık piyasa gelişmelerine göre ürünler arası kayış olacaktır. Kaldı ki tarım topraklarının münavebe ile kullanımı da toprakların beslenmesi açısından önemlidir.”
Kırsalda yeni bir üretim hikâyesi yazılmalı
Toprakların parçalı yapısına dikkat çekilen raporda: “Topraklarımızın son derece parçalı, dağınık ve ölçekten uzak yapısı yanında kırsal nüfusun boşalması göz önüne alınarak bütüncül bir anlayışla değerlendirildiğinde, kırsal tarım toprakları için yeni bir üretim hikayesi yazılması kaçınılmaz olmaktadır. Zira ölçekten uzak tarımsal yapımız, çiftçinin bilgi ve finansmana erişimine de engel olmaktadır. Uygulanacak üretim modelinin ortak bilgi ve finans kullanım kolaylığı sağlaması şarttır” deniliyor.
Ülkenin sosyolojik yapısı, arazi şartları göz önüne alınarak uygulanacak üretim modeli; çiftçinin tapusuna ve sınırına dokunmadan, çiftçi ile toprağın tarihi bağlarını koparmaya zorlanmadan, parçaları bir arada yönetecek mahiyette olması gerektiği belirtilen raporda: “Yani, ‘her köy, belde, ilçe tek bir tarımsal işletme’ yaklaşımına dayanan ve bütüncül bir bakış açısı getiren; ‘Birlikte Üretim, Yönetimin Toplulaştırılması’ uygulamasına geçilmelidir. Bu sayede bütün boş araziler üretime kazandırılmalı, mevcut ekilenlerde verim artırılırken, üretim maliyetleri düşürülmelidir. Aynı yaklaşım hayvancılık için de gerçekleştirilmelidir. Yetiştirici ve besicilerin birlikte üretim yapacakları ilkeler belirlenerek kırsalda yeni bir üretim hikâyesi yazılmalıdır. Saha gözlemlerimizde bazı bölgelerde otlar heba olurken, bazı bölgelerde yem krizi yaşanmaktadır. Doğu Anadolu illerinde hayvan otlatma işleri ortaklaşadır. Çobanlar köylerin sürülerini toplu yönetirler. Bunu iktisadi bir anlayışla ölçek büyütmek ve kırsalda hayvancılığı yaygınlaştırmak için kullanmalıyız. Sosyolojiye, kültüre uygun olarak ahırların hayvan refahına uygun yapılanması dahil yönetimi toplulaştıracak modelleri hayata geçirmeliyiz. “ önerisine yer veriliyor.
Tarım Ürünleri Piyasa Düzenleme Kurumu kurulmalı
Tarım topraklarının öncelikle stratejik ürünler için ayrılması yanında piyasa şartlarının ürünler arası denge ve karlılıkta çiftçinin sürdürülebilirliğini garanti etmesi açısından, tarım piyasaları yönetimine bütüncül bir yaklaşımla bakmanın şart olduğu belirtilen raporda bu amaçla; tahıl ürünleri, et ve süt ürünleri, şekerpancarı, yem bitkileri, bakliyat ve yağlı tohumlar için bütün düzenleyici kurumları içine alan şemsiye bir ‘Tarım Ürünleri Piyasa Düzenleme Kurumu’ kurulması öneriliyor.
Gelir koruma sigortası etkin olarak kullanılmalı
Türkiye Tahıl arz Güvenliğini Tehdit Eden Hususlar ve Çözüm Önerileri Raporu’nda iklim ve pazar risklerine karşı üreticileri korumak için, ‘Gelir Koruma Sigortası’ uygulamasının son derece etkili hale getirilmesi ve tarımsal desteklerin önemli bir kısmının bu sigorta kapsamında bütçelendirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Raporda: “ ABD(Amerika Birleşik Devletleri) gibi ülkelerde tarım bütçesinin önemli bir kısmı bu amaçla kullanılmaktadır. Çiftçinin; kooperatif ve birliklerinin etkin olmaması, iklim ve pazar risklerinin artması karşısında gelir koruma sigortası ile üretimde sürdürülebilirlik sağlanacaktır. Bu konuda tahıl üreten çiftçiler için pozitif ayrımcılık yapılarak ekim alanları korunabilir” deniliyor.
Desteklerin payı artırılmalı
Tarımsal desteklerin toplam üretim maliyeti içindeki payının artırılması, dezavantajlı ve ağırlıklı tahıl üreten bölgeler için desteklemelerde farklı uygulamaya geçilmesi ve yaygınlaştırılması önerilen raporda desteklerin ekim döneminde ödenmesi isteniyor.
Özellikle sulu tarım yapılan ve alternatif ürün yetiştirme imkânı olan Güneydoğu Anadolu, Akdeniz, İç Anadolu gibi bölgelerinde makarnalık buğday için pozitif ayrımcılık yapılarak ekim alanlarının yaygınlaştırılması önerilirken kamunun müdahale alım politikasında fiyat paritesi cazip kılınarak çiftçi için her zaman karlılığı olan alternatif ürün olması isteniyor.
Özetle, “Türkiye Tahıl arz Güvenliğini Tehdit Eden Hususlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporda sadece tahıllarla ilgili değil ülke tarımı için de doğru tespit ve çözüm önerileri var. Umarız yazılanlar dikkate alınır ve uygulanır.