Tahammül mülkünü yıkmak insana zarar verir

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Hoşgörüsüzlük endekslerinde ülkemiz hala ilk sıralarda… Oysa dinimiz aksini emrediyor, Ramazan, bağışlamaktan, sevmekten söz ediyor. Ben ve “öteki” arasındaki ilişkiyi, “katlanmak” boyutundan “sevmek” düzlemine çekince pek çok sıkıntının kendiliğinden çözüldüğünü görüyoruz.

Küresel krizle belirginleşen ve Korona sürecinde açığa çıkan kapitalizmin en büyük hastalığı, insanı kâr odaklı düşünme alışkanlığına çok çabuk evirebilmesidir. Bu yüzden patron çalışanına, tedarikçisi işletmeye, yurttaşı devletine, bankası müşterisine karşı daima “kâr mesafesi” koyar.

Müşteriyi sevmez ama ona tahammül eder. Ortağını sevmez ama ona katlanır. Devletini sever gibi görünür ama onu yolunası kaz görür. Patron da devlet de bu yüzden sevgi odağından katlanma pratiğine geçer. Karşılıklı tahammül ise işler yolunda iken sorun oluşturmasa da ilk krizde açığa çıkar.

Şu sıra durgunluk baş sorun… Gerçi piyasalar yavaş yavaş açılmaya başlasa da insanlar aralarındaki fiziki mesafeden ziyade “ihtiyat mesafesini” daha uzun süre koruyacağa benzer. İhtiyat mesafesi, karşındakini sevmek yerine ona tahammülün ifadesidir.

Müşteriyi velinimet görmek yerine, “benim paramı cebinde taşıyan insan” diye algılamak demektir. Sigorta şirketi ise poliçe ile müşteriye cennet vaat ederken risk gerçekleştiğinde dolandırılacağı vehmine kapılır. Neden? Sevgi uçmuş, güven yeşermemiş, birbirine tahammül patlayıvermiştir.

KATLANMAK YERİNE SEVMEYİ DENESEK?

Sevgi, kâinattaki en temel çekim gücüdür. En detaylı tedbir dahi, ilişkinin selametinde sevginin yerini tutamaz. Tahammül, iyi bir şeydir… En azından karşılıklı müsamaha ortamı oluşturur, kişiler arasında tolerans sağlar.

Ancak ötekine katlanmak yerine sevmeyi deneyenler, aklında daha az şey tutar, ilişkisini daha uzun ömürlü kılar. İşi, ticareti sürdürülebilir hale getirir.

Tüm yazılarını göster