Karşılıklı ziyaretlerin ardından Türkiye ve Suudi Arabistan arasında buzlar erirken, ekonomik ve ticari ilişkilerin hızlanması bekleniyor. İlk aşamada Türkiye’de geniş katılımlı bir iş forumu düzenlenecek, ardından benzer bir forum Suudi Arabistan’da tekrarlanacak. Sonrasında da Türkiye’den alım gerçekleştirilmesi için mini bir fuar organize edilecek. DEİK Başkanı Nail Olpak, kurulun yeni yerinde sorularımızı yanıtladı. Olpak, vize sorununun da çözüldüğüne işaret ederek, “Schengen, ABD, Kanada veya İngiltere vizeniz varsa ve bir kez kullanmışsanız, Suudi Arabistan kapıda size 90 günlük vize veriyor” dedi.
Sıcak yaz aylarının hemen sonrasında, sonbaharda Suudi Arabistan’la yeni çalışmaların devreye alınacağını kaydeden DEİK Başkanı Nail Olpak, “Vize sorunu da çözüldü. Schengen, ABD, Kanada veya İngiltere vizeniz varsa ve bir kez kullanmışsanız, kapıda size 90 günlük vize veriyor. İş insanında bu dört vizeden birinden mutlaka vardır” dedi. Olpak, dev Neom Şehri için de Türk yatırımcılara fırsat olduğunu kaydetti.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın haziran sonunda yaptığı Türkiye ziyaretinin ardından, sonbaharda gerçekleşmek üzere üç önemli adım atılacağını söyledi. Olpak, bu adımlardan önce vize ve yatırımların önündeki engellerin hemen kaldırıldığına dikkat çekerek, sonbaharda Türkiye’de ve Suudi Arabistan’da birer iş forumu düzenleneceğini üçüncü adımın da mini bir alım fuarıyla atılacağını söyledi.
DEİK’in yeni binasında DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan Başkan Nail Olpak, “Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın haziran sonunda yaptığı Ankara ziyaretinden sonra önemli adımlar atıldı. Prense iki önemli bakan eşlik ediyordu. Suudi Arabistan Ticaret Bakanı Macid Bin Abdullah Al Kasabi ve Yatırım Bakanı Khalid bin Abdulaziz Al-Falih. Ticaretin önündeki engeli hemen orada kaldırdılar. İkinci sorun vizelerdi. Schengen, ABD, Kanada veya İngiltere vizeniz varsa ve bir kez kullanmışsanız, Suudi Arabistan kapıda size 90 günlük vize veriyor. Onun dışında da normal vize prosedürüne konsolosluktan başvurabiliyorsunuz. Bu da işliyor. Ama ilki insanları daha çok rahatlatır. İş insanında bu dört vizeden birinden mutlaka vardır” diye konuştu.
Yatırımlarla ilgili konunun daha orta vadeli bir iş olduğunu kaydeden Olpak, şunları söyledi: “Biliyorsunuz ilk iki sıkıntı hemen halledildi. Bu tür toplantılarda genelde, ‘yapacağız, edeceğiz’ diye konuşulur. İfadeleri de şu; ‘Biz burada neticede bir siyasi iradenin görevlendirdiği bakanlarız, talimat aldık. Bu talimat bugünden itibaren yerine getirilecektir. Bugünden itibaren de bu koordinasyon, yanımızda oturan Yatırım Bakan Yardımcımızdadır. Her türlü sistemi de onun üzerinden götüreceksiniz’ dediler. Yatırımlarla ilgili iyileştirici bir şey önceden orada yatırım yapmak istediğinizde Suudlu bir ortağın olması gerekirdi. Çok büyük bir rakam olmamakla birlikte belirli bir rakamda yatırımcıysanız, ortak olma şansını da kaldırmışlar. Devamında dediler ki ‘Bizim biliyorsunuz Neom Şehri projemiz var. Buradaki yatırımın büyüklüğünü biliyorsunuz. Türk müteahhitlerinin başarısının farkındayız. Yer almanızı istiyoruz. Sıcakları atlatınca üç ayrı program yapalım. İstanbul’da ya da Ankara’da, nerede istiyorsanız geniş katılımlı bir iş forumu yapalım. İkincisi Suudi Arabistan’da bir iş forumu yapalım. Üçüncüsü de sizin ürünlerinize yönelik mini bir Türk ürünleri fuarı gibi bir etkinlik yapalım.'
Eylülden itibaren süreç başlar. Orada hac dönemi ve sonrasında hayat duruyor biraz. Türkiye’ye yönelik düşüncelerde ise klasik gayrimenkulün dışında ‘Biz özellikle enerji, gıda, bilgi teknolojileri konusuyla ilgileniyoruz’ dediler. 35 kişi bizden 35 kişi onlardan vardı. Problemler anlatıldı sürekli. 'Sorunları çözdük sormayın' denildiği halde bir iki iş adamı ‘Sayın bakan bugünden itibaren diyorsunuz değil mi’ dediler. ‘Evet beyler şu andan itibaren sorunlar olmayacak’ dedi. Suudi Arabistan’la aramızdaki ticaret neredeyse sıfırlandı. Resmi rakamlar 300 milyon dolarlara kadar indi. Oraya yine mal sattık ama başka ülkeler üzerinden pazara ulaştık. Eski hacmin yakalanmasını hatta üstüne çıkmasını öngörüyorum. Çünkü eski rakam dediğimiz 3,5 milyar dolar.”
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafında Dubai ile Abu Dabi dengesini görmek gerektiğini anlatan Başkan Olpak, “Aynı devlet ama prenslikler orda da olduğu için her iki tarafla da hadiseyi ayrı götürmek gerekiyor. Fonlar daha ziyade Abu Dabi’de. Dubai’de gayrimenkulcülerle ilgili etkinlikler yaptık. Bayramın dördüncü günü, Sanayi Bakanımız Mustafa Varank’ın organizasyonu bizim desteklerimizle Abu Dabi Yatırım Fonu Başkanı ve üç Bakan Türkiye’deydi. Salı akşamı bizden 10 firma ile birebir görüşme yaptılar. Çarşamba günü 13 Temmuz’da Dolmabahçe’de hemen geniş katılımlı bir toplantı yapıldı. Onlarda bayramın dördüncü günü yok, çalışmaya dönüyorlar. Enerjide Kalyon’la devam ediyorlar. Önümüzdeki günlerde görüşmelerinin devam ettiği sağlık alanında bir anons duyabiliriz. Suudi Arabistan’la daha çok yeni çalışmalar. Prensin gelmesi haziran ayında. Ama BAE ile geçen sene ekimden itibaren başladık. Öyle olunca somut yatırımlar var” açıklamalarında bulundu.
“Şimdi Suudi Arabistan ve BAE ile esen bu olumlu rüzgara Mısır da eklenirse daha rahat oluruz” diyen Olpak, “Şu ana kadar Mısır’la ticaret anlamında bir sorun yaşamadık işin psikolojik kısmı zordu. Mısır’da ciddi yatırımlarımız var. Siyasi ilişkilerimiz gergin olduğu dönemde bile Mısır bizim yatırımcılarımıza kötü davranmadı” şeklinde konuştu.
Olpak, öte yandan Ukrayna- Rusya savaşını değerlendirerek, “Rusya’da Batı’nın çıktığı yerler mutlaka dolacak. Tabiat boşluk kabul etmez. Oligarkların paralarını alalım demiyoruz ama Rusya ile iş yapacağız gibi gözüküyor. Ülke olarak sıkıntının olduğunu biliyoruz, ama fırsat pencereleri var” dedi.
Hızımız çok iyi. Kalite, fiyatta sorunumuz yok. Cesuruz, gözü karayız. Afrika’da çok proje var. 3 milyon dolarla 3 milyar dolar arasında proje var. Ama finansmanı da getir diyorlar. Yurtdışı müteahhitlikte elimizde Eximbank’ımız var. Ben de yönetim kurulu üyesiyim. Eximbank, bugün taşı sıksa 10 yılın üzerinde vade ile para verme şansı yok. Hele bugünkü borçlanma maliyetlerinizle baktığınızda, rakiplerimiz bizi finansmanla dövüyorlar. Eximbank mevduat bankası değil, kendi öz kaynağı var. Merkez Bankası’ndan reeskont kullanıyor. Bir de sendikasyon yapıyor. Ama maliyeti çok yüksek. Kendi özkaynağı 1 milyar dolar. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, bir limitiniz var. İş dünyasının sesi olarak zorluyoruz. KOBİ’lerin kullanması için sağlıyoruz. Ancak Afrika’da EFSF (Avrupa Finansal İstikrar Fonu) dediğimiz proje tarzı çok yaygın. “Gel finansmanı bul, projeyi yap ama borçlu sen olma. Ben Hazine garantisi vereyim.” Doğru da bir yöntem. Burada bir şeyler yapabilirsek, müteahhitlerin projelerinin bir kısmı finanse edilebilirse, 31 milyar dolarlık rakam 62 milyar dolara fırlar. Bu rakamla da Afrika’da müteahhitlerimiz düşük kar marjının olduğu yerde çalışmazlar o para tümüyle Türkiye’ye gelir, malzemeler de hariç. Bu sene ihracatta 250 milyar dolarlık hedef var. Yakalanır mı… Parite bu halde olmasaydı daha iyi olurdu, ama belirli bir noktaya geldiğimiz için orada büyümemiz artık yavaş yavaş olur. Müteahhitlik bu alanda bizim için bir fırsat alanı.
Geçen sene müteahhitlik sektörü yaklaşık 31 milyar dolara yakın bir hacme ulaştı. Pandemide 13 milyar dolara inmiştik. 35 milyar dolarları gördüğümüz bir yerden buralara inmiştik. Can sıkıcıydı. Ama ilk fırsatta hızla toparlandılar. Bizim müteahhitlerimiz, Ortadoğu, Körfez, Kuzey Afrika’da iş yaptılar bir de Avrasyamız vardı. Bir miktar da Afrika’da yaptık. Afrika’da çok ciddi fırsat var. Birincisi Afrika’da Türklerin algısı çok güçlü. Bir önceki Antalya Diplomasi Forumu’nda kendilerinden dinledik. Ben bu seferdekinde COVID olmuştum. Katılamadım. Bir öncekinde Afrika oturumunda moderatördüm. 14 Afrika dış işleri bakanı panelist. Bir bakan dedi ki “Türkleri çok seviyoruz. Sizin tarihinizde hiç sömürgecilik yok. Bir de avcı gibi davranmıyorsunuz. Avcı nişan alır vurur gider. Siz bizimle avınızı paylaşıyorsunuz. Bize de gelir kalıyor.”
İhracatta Almanya hala bir numaralı dış ticaret ortağımız. İngiltere ikinci sırada olurdu. Şimdi ikide ABD var. Hem de artı değerle ikinci numaraya çıktı. Önceden 60 alır 40 satardık. Şu anda 55 satıp 45 alır seviyesine geldik. Geçen sene 28 milyar dolarla kapandı. Bu sene 30 milyar doların üstünü görürüz. Demir-çelikçiler ABD’nin koymuş olduğu ek vergilere rağmen bu pazarda güzel bir performans gösterdiler. Ticaret Bakanımız Mehmet Muş’un, uzak pazara gitme, oralarla çalışma hedefl eri var. Belirli bölgelerle navlun desteği ya da ihracat merkezleri ile ilgili çalışmalar var. Onun üzerine gidilmek isteniyor. ABD pazarının zor ve güzel tarafı; ölçek büyüklüğü. Girerseniz, doymak bilmeyen de bir pazar.
Orta vadede bir fırsat alanımız da var. Dijital Teknolojiler İş Konseyimizi kurduk. Belki bugünden yarına değil ama beni şu aralar en çok heyecanlandıran iş bu. Çok fazla sayıda sektörel iş konseyimiz yok. Biz ülke bazlı iş konseylerine daha çok ağırlık veriyoruz. Hatta Afrika bazında iki yeni iş konseyi kuruyoruz. Üyelerden dijital teknolojiler konusunda talep geldi. Üyelerimize sektörel büyümek istemediğimizi ilettik. Ama bize öyle yoğun talep geldi ki kayıtsız kalamadık. Üyelerimize bir e-mail gönderdik. 308 başvuru oldu. Yüzde 80’i de DEİK üyesi değil. Bizde üyelik süreci uzun. 150-200 üyeliği şu anda tamamladılar. Piyasanın oyuncularını anlamaya çalıştık, aşina olduğumuz da bir piyasa değil. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile yakın bir çalışmaya gittik. Şu anda altında 9 komitesi olan bir konseye dönüştü. Bununla ilgili bir lansman yapacağız. Bulut teknoloji, siber güvenlik, mobil teknoloji, fintek, yazılım, oyun, girişim sermayesi, sağlık. Konsey başkanımız Erdem Erkul bey. İki yardımcısı var biri Serkan Sevim TÜSİAD bu alandaki iyi isimlerinden, diğeri Fahrettin Oylum o da MÜSİAD’tan. Tamamen tesadüfen başkan yardımcılarından biri TÜSİAD’tan biri MÜSİAD’tan. Her sektörü yatayda ve dikeyde kesen bir iş konseyi bu. Gencecik arkadaşlar var, havalı da bir sektör. Görüştüklerimde inanılmaz bir çalışkanlık, mütevazilik ve Türkiye sevdası var. Bizim yaptığımız kapsamda bir çalışma hiç olmamış. Çok inanılmaz işler var. Fintekciyi dinlerseniz, “Başkanım geçen yıl biz 55 milyar doları devirdik. Fazla temkinli gitmesek 4 katına çıkarız” diyor. Rakamlar ilginç. Sektörün iki girdisi var; laptop ve insan. Regülasyonların oluşturulması, piyasanın taleplerinin oluşturulması, dış oyuncuların bir araya getirilmesi lazım. Bu noktada Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin Başkanı Ali Taha Koç Bey başta olmak üzere bizimle yaptıkları çalışmalar için kendilerine teşekkür ederiz. Süreçte en az bizim kadar çalıştılar.
DEİK’in eski yerinden, yani Özdilek’ten memnunduk. Sahibi Hüseyin Özdilek bey de bize çok yardımcı oluyordu. Pandemi döneminde minik bir zam yaptı. Ama yer almak istedik, orada satılık yer yoktu. Bugün gelinen durum malum. Kiralar inanılmaz arttı. O gün aldığımız kendi yerimiz olsun kararının bugün ne kadar doğru olduğunu görüyoruz. Bütçemizde paramız vardı ama kara gün paramız olsun istedik. Hem yönetimle hem konsey başkanlarıyla görüştüm. Onlar da “Nail başkan sen biraz naif gidiyorsun, racon kes dediler.” Ben elbette kararı yönetime getirdim. Önce gönüllü para toplayalım istedik. Ancak kimse yanaşmadı. Biz de seçimde iki zorunluluk getirdik. Birisi konseylerden bu parayı almaktı. İkincisi seçime girecek başkan adayı, talip olduğu ülke için orada iş yapan birisi olmak zorundaydı. O ülkeyle iş yapmak istiyorsa üye olur, yönetime de girerler ama mevcut işi yoksa başkan olamaz. Çünkü o ülkede iş dünyamıza liderlik edecekler. Buna kimse itiraz edemedi, çünkü çok doğru karardı. Öyle olunca para üzerinden, üstümüze geldiler. “Parayla mı başkan olacağız” dediler.Ama bu bir defaya mahsus bir şeydi. Karar verdiğiniz zaman yürüyeceksiniz, böylece yürüdük. Bu genel giderden kurtulduk. Sadece bir giderden de kurtulmuş olmadık. Pek çok gider kalemimizi artık düşünmek zorunda değiliz. Çok amaçlı salonumuz var. 30 kişiyle 230 kişi arasında toplantı yapabiliyoruz. Biliyorsunuz yurtdışından bakanlarla ilgili bir heyet geldiğinde otellere gitmek zorunda kalıyorduk. Elbetteki büyük organizasyonlarda yine otellerimizden faydalanacağız. Ama daha dar kapsamlı işler için burada dijital ekranım dahil her şeyim hazır. Bu masrafları nereden alıyordum, zaten iş konseylerinden alıyordum. Uzun ömürlü bakıldığında stratejik bir karar almış olduk. Bize itiraz eden birçok iş konseyi başkanımız sonra geldi teşekkür etti. Hepimiz bu koltuklardan kalkacağız. Burası sadece ticaret diplomasimize değil, Türkiye'ye kazandırılmış oldu. İstanbul'un gözbebeği bir noktasındayız. Ali Sami Yen Spor Kompeksi Nef Stadyumu'nun yanındayız. Yani Galatasaray'ın stadının yanındaki Skyland'deyiz. Yerimiz 3 bin 500 metrekare. 100 araçlık otoparkımız var. 75 milyon TL’ye aldığımız bu yerin şu andaki fiyatı belki dört katına çıktı. Nereden baksanız kârlı bir durum.
DÜNYA Gazetesi Üst Yöneticisi Hakan Güldağ ile birlikte sorularımızı yanıtlayan Başkan Nail Olpak’a, kuruldan Selin Sirer de eşlik etti. Olpak, tüm faaliyetlerinin yüzde 95’ini yeni binalarında yaptıklarını kaydetti.