Türkiye’nin tarımda sahip olduğu potansiyeli yeterince değerlendirilemediğini her fırsatta dile getiriyoruz. Bu konuda önemli örneklerden birisi de süs bitkileri. Daha birkaç yıl öncesine kadar ithalatı ihracatından yüksek olan süs bitkilerinde yerel yönetimlerin alım politikası ve Avrupa’da üretimde yaşanan sorunlar Türkiye için önemli fırsatlar getirdi. İhracat, ithalatın 3 katına çıktı. Üstelik yaşanan sorunlara rağmen sektör üretmeye devam ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti 100. yılını kutlarken, Türkiye İş Bankası da 99. yılını kutluyor. Son yıllarda tarım konusuna özel önem veren Türkiye İş Bankası, ülke genelinde özellikle büyük ovalarda hizmet veren şubelerini “Tarım İhtisas Şubesi”ne dönüştürüyor. Bu yıl 24 tarım ihtisas şubesine ulaşan İş Bankası, 2024’te yani 100. yılında bu şubelerin sayısını 50’ye çıkarmayı hedefliyor.
Dönüştürülen ve açılışı yapılan şubelerde çiftçilerle buluşarak sohbet ediyoruz. Bulunduğu bölgenin potansiyelini, yapılması gerekenleri, çiftçilerin sorunlarını ve güncel konuları karşılıklı konuşuyor, görüşlerimizi paylaşıyoruz.
Manisa Saruhanlı ile başladığımız bu sohbetler serisine Antalya Turunçova, Konya Karapınar ile devam ettik. Geçen Perşembe(14 Eylül) İzmir Bayındır’daydık. Türkiye İş Bankası’nın organizasyonu ile 19 Eylül’de Konya Cihanbeyli’de saat 11.00’de Ziraat Odası toplantı salonunda, 20 Eylül’de ise Konya Ereğli’de Ticaret Borsası salonunda çiftçilerle sohbet edeceğiz.
İzmir’in Bayındır ilçesi “Çiçeğin Başkenti” olarak anılıyor. İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün 2022 verilerine göre, Bayındır, 55 bin 741 hektar araziye sahip. Bunun yüzde 57,6’sı işlenebiliyor. Arazi işleme oranı bakımından Bayındır, İzmir’in 30 ilçesi arasında ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada yüzde 53 ile Torbalı, üçüncü sırada ise yüzde 52 ile Tire geliyor. Süs bitkileri üretiminde İzmir’in ülke içerisindeki payı dış mekân süs bitkilerinde yaklaşık yüzde 40, kesme çiçekte ise yüzde 14. Bunun çok büyük bölümü Bayındır’da üretiliyor.
Bayındır’a gitmeden önce Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan’ı arayıp sektörle ilgili bilgiler aldım. Savaş Akcan söze KDV( Katma Değer Vergisi) sorunu ile başladı.
Bitkisel üretim alanında katma değer vergisinin yüzde 20 olarak uygulanan tek ürün gurubunun süs bitkileri olduğuna dikkat çeken Savaş Akcan şu değerlendirmeyi yaptı: “ Tohumda KDV yüzde 1, sertifikalı fidanda yüzde 1, süs bitkilerinde yüzde 20. Bunu anlamakta ve anlatmakta zorluk çekiyoruz. Pandemi döneminde sektör büyük bir sıkıntıya girince KDV yüzde 8’e düşürüldü. Sonra tekrar yüzde 20’ye çıkarıldı. Bakanlık yetkilileriyle görüşüyoruz en azından yüzde 8’e düşürülsün diyoruz. Herkes bize “haklısınız” diyor. Ama vergiyi düşürmüyorlar. KDV bu kadar yüksek olunca kayıt dışılığı ciddi olarak teşvik ediyor. İklim krizi, küresel ısınmadan herkes şikâyetçi. Süs bitkisi, ağaçlandırma buna çare olacak en önemli üretimdir. Yani iklim krizini çözecek konulardan birisi süs bitkisi ve ağaçlandırmadır. Bugünkü vergilerle sektör her beş fidandan birini devlete veriyor. Bu da ciddi olarak sektörü zorluyor. Sektörün büyümesini engelliyor.”
Katma değer vergisinin indirilmemesinin temel gerekçelerinden birisinin geçmişte ithalatın yüksek olması gösterildiğini hatırlatan Akcan: “Bakanlıkta 2018’de yapılan görüşmede “siz ithalatçı bir sektörsünüz bu vergiyi düşüremeyiz” demişlerdi. Bugün gelinen noktada süs bitkilerinde Türkiye’nin 40 milyon dolarlık ithalatı, 120 milyon dolarlık ihracatı var Yani üç katı ihracat var. Bunu daha da artırmak mümkün. Katma değer vergisi yüzde 8’e çekilse ihracat daha çok artar. Ama sektör vergi ile cezalandırılıyor. Bunu anlamak mümkün değil. “dedi.
Savaş Akcan, kayıtdışılık nedeniyle planlama yapılamadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Katma değer vergisinin yüzde 20 olması sektörü kayıtdışılığa itiyor. Bu nedenle sektörün envanter çıkarması bile mümkün olmuyor. Sektörde 1758 işletme var ama kimin ne kadar üretim yaptığı net olarak ortaya konulamıyor. Avrupa’dan bir talep geldiğinde bunu karşılamak için planlama yapılamıyor. Çünkü kayıtdışılık olunca kimin ne kadar ürettiği bilinmiyor. Pandemi döneminde KDV yüzde 8’e düşürülünce herkes faturalı iş yapmaya başladı ve devletin de ciddi bir vergi geliri oldu. Sonra bundan tekrar vazgeçildi ve şimdi yüzde 20 KDV uygulanıyor. Oysa, sektörümüzün önü çok açık bu verginin düşürülmesi ile sektör ihracatta büyük bir atak yapabilir.”
Arazi kullanımında da sorunlar yaşandığını, arazi kiralarının yüksek olduğunu hatırlatan Akcan, Menderes Havzası’na da sanayinin girdiğini ve üretim için arazi bulmanın her geçen gün zorlaştığını söyledi.
Avrupa’da süs bitkisi üretiminin bitmek üzere olduğunu belirten Akcan: “ Bunun iki önemli nedeni var. Birisi nüfus yaşlandı. Bizde kırsaldaki nüfusun yaş ortalaması 57- 60 diyoruz. Avrupa’da bu 80 - 90‘ı buldu. Dolayısıyla İtalya, İspanya, Hollanda, Almanya ve diğer birçok ülkede süs bitkileri üretimi bu yaşlı nüfus nedeniyle azaldı. İkincisi; son yıllarda enerji fiyatlarındaki aşırı yükselme ile üretim azaldı. Bu yönüyle bakıldığında da, Türkiye için çok büyük bir potansiyel doğdu. Sadece Avrupa da değil, Türk Cumhuriyetleri, Körfez ülkeleri, Libya, Irak, Suriye gibi yakın coğrafyadaki ülkeler için Türkiye büyük bir fırsat. Bizim için de buralar çok büyük bir pazar. Savaş çıkınca Rusya’ya uygulanan ambargo da Rusya’yı da Türkiye için cazip bir Pazar yaptı. Bu fırsatların değerlendirilmesi için sektörün, üretimin desteklenmesi gerekiyor. Bu desteği ne yazık ki göremiyoruz. Yıllardır büyük çabalarımıza rağmen KDV bile düşürülmedi” bilgisini verdi.
Özetle, süs bitkileri konusunda Türkiye’nin önünde çok büyük fırsatlar var. Ancak KDV engeli ve sektörün desteklenmemesi nedeniyle bu fırsatlar değerlendirilemiyor. Üretimi, üreticiyi destekleyen bir yapı oluşturulsa Türkiye bu alanda ciddi bir atılım yapacaktır. Bunu kim neden engelliyor?
Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, Bayındır Tarım İhtisas Şubesi açılışında yaptığı konuşmada özetle şu bilgileri verdi: “Çiçeğin kenti’’ olarak bilinen Bayındır’ın, başlıca yerleşim yerlerine, liman ve havalimanına, ulusal ve uluslararası ticarette köprü görevi gören merkezlere yakınlığıyla giderek daha da önem kazanıyor. İlçenin dış mekân süs bitkilerinin yanı sıra sebze-meyve ve zeytin üretiminde dikkat çeken bir üretim potansiyeli bulunuyor. 1948’den beri faaliyet gösteren Bayındır şubemizin tarımdaki potansiyelini bankamızın tarım bankacılığı vizyonuyla örtüştürerek burayı daha farklı bir yapıda hizmet sunmak üzere dönüştürmeye karar verdik. Tarım, kimya, tekstil, gıda gibi sanayideki birçok sektöre girdi sağlıyor. Milli gelir içindeki payına salt tarımın kendi büyüklüğüyle de sınırlı bakmamak lazım. Tarım sektörünün milli gelir içindeki payı gittikçe azalıyor. Buna karşın istihdam açısından bakıldığında çok daha yüksek bir paya sahip. Dolayısıyla gelir yaratma imkânı giderek azalma eğiliminde olan sektörün, önemli büyüklükte bir nüfusu doyurması gerekiyor. Bu da tarım sektöründe - dünyada olduğu gibi – ‘katma değeri artıracak neler yapmalıyız, bu anlamda ne tür sorumluluklar almalıyız’ sorularını hep karşımıza çıkarıyor. Son yıllarda yaşanan pandemi, jeopolitik gelişmeler, küresel iklim değişikliğinin neden olduğu ani hava olaylarının tarımın ne kadar stratejik bir sektör olduğunu, daha da önemlisi tarımın sürdürülebilirliğinin ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha gösterdi. Kuruluşumuzdan bu yana tarıma hep finansman sağladık. Ama bu işin finansman sağlamanın ötesine geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tarımda önemli bir sorun olan verimlilikte artış ancak teknolojiyle mümkün olabilir. Ekosistemin tüm paydaşlarıyla etkileşim içinde olan bir kurum olarak biz de bu konuda katkı sunmanın görevimiz olduğunu düşünüyoruz. Tarım ihtisas şubelerimiz, bunun en önemli çıktılarından biri. Eğer tarım sektöründe geleneksel bankacılığın dışında bir şey yapmak istiyorsak bilgi paylaşımına imkân sağlamamız, teknolojiyi merkeze alarak çözümler üretmemiz gerekiyor. Bizim çiftçilerimizden öğrendiğimiz şeyler olduğu gibi buradaki kadim bilginin üzerine ekleyeceğimiz bilgiler de var. Bu işe bir yol arkadaşlığı olarak bakıyoruz. Ülkemizin verimli ovalarında açmaya başladığımız ve şu anda 24 olan tarım ihtisas şubemizin sayısını, Bankamızın 100. yaşını kutlayacağımız 2024’te 50’ye çıkarmayı hedefliyoruz.”
Türkiye İş Bankası’nın Bayındır Şubesi 1948 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Bayındır Şubesi bundan sonra “tarım ihtisas şubesi” olarak hizmet vermeye devam edecek.
İzmir Bayındır Tarım İhtisas Şubesi’nin açılışına Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, Belediye Başkanı Uğur Demirezen, Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, Tarım Bankacılığı Pazarlama Bölüm Müdürü Kerem Akıner, İzmir Ticaret Borsası Başkan Yardımcıları Ercan Korkmaz ve Bülent Uçak, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım satış Kooperatifleri Birliği Başkanı Hilmi Sürek, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği önceki dönem başkanlarından Halil Tokoğlu, Bayındır Ziraat Odası Başkanı Mehmet Gelir, Bayındır Süt Üreticileri Kooperatifi Başkanı Ali Günçe, çok sayıda üretici, yerel yöneticiler, banka yöneticileri katıldı. Bayındır Tarım İhtisas Şubesi Müdürlüğünü Okşan Talaz yapıyor.
Bayındır süs bitkilerinin yanı sıra hayvancılıkta da çok önemli bir yere sahip. İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü verilerine göre; Bayındır, 94 bin büyükbaş hayvan varlığı ile İzmir’in 30 ilçesi arasında Ödemiş, Tire ve Kiraz’dan sonra 4.sırada. Küçükbaş hayvancılıkta ise 39 bin baş ile 12. sırada yer alıyor. Türkiye İş Bankası Bayındır Tarım İhtisas Şubesi açılışından sonra çiftçilerle sohbetimizde hayvancılık özellikle süt hayvancılığı ana konulardan birisi oldu. Çiftçiler özellikle çiğ süt fiyatının düşük olmasından şikâyet etti. Maliyetler artarken fiyatın artmamasından yakınarak mazotun litresinin 40 lirayı aşmasına dikkat çektiler. Küçük aile işletmelerinin zor günler yaşadığını belirten yetiştiriciler çiğ süt ödemelerinin çok geç yapılmasının da üreticileri zor duruma düşürdüğünü dile getirdi.