Yatırımcı davranışlarının kitapta yazan kural setine göre standart bir etki-tepki mekanizması yok. Globalleşen dünyanın en önemli getirilerinden birisi fiziki sınırların kalkmış olması. Bu durumu zihinlerdeki sınırlardan, para transferlerine ve ülkeler arasındaki geçişe dek geniş bir yelpazede değerlendirmek mümkün. Genel gidişata çok fazla karşı durma isteği içerisinde değilseniz eksene paralel eğilim sergiliyorsunuz. Daha basit ifade ile: Emsallerinizdeki yatırım davranışları ve fon akımları bir şekilde sizi de etkiliyor. Yeter ki siz olmaması için ekstra çaba içerisine girmeyin.
Her yılın bu dönemlerinde sıklıkla tartışılan bir başlık vardır: Meşhur “Noel Baba rallisi” konusu. Yıl tamamlanmadan önce para ve sermaye piyasalarında oluşan iyimserlik için atfedilen bir konudur bu. O nedenle işlem hacimlerindeki dönemsel azalıştan ve fonlardaki muhasebeleşme eğiliminden önce varlık sınıflarında son bir yükseliş isteği belirmesine yönelik yapılan tanımlama olarak da kullanılır.
2020 yılı daha önceki eğilimlerin aksine seyredilen bir yıl oldu. Maalesef çok tatsız gelişmelerin birlikte değerlendirilmek zorunda kaldığı bir dönem olarak hatırlanacak. Pandemi kaynaklı globalde 65 milyondan fazla kişinin hastalığa yakalanmış olması matematiksel olarak verilebilecek en kayda değer örnek olsa gerek. Öte yandan finansal davranışlar da değişiklik gösterdi. ABD seçimlerine denk gelen bir yıl olması nedeniyle eğilimler farklılaştı. Ne gibi? Örneğin seçimler öncesinde keskin bir fiyatlama değişikliği görmedik. Daha ziyade alınan pozisyonların korunma isteği ve olası negatif sürpriz durumunda volatilitesi yüksek işlemlerin bizi beklediği bir ortam söz konusuydu. Tam da bu noktada hikayeleri birleştirebilme şansımız doğuyor. Bahsettiğimiz “Noel Baba rallisi” teması Kasım ayı işlemleri ile devreye girmiş olabilir. Yani, takvim olarak öne çekilmiş bir durumdan söz ediyoruz. MSCI dünya endeksi Kasım’da yüzde 12.6 yükselirken, bu değere en yakın performans Ocak 87’de yüzde 11.57 olmuştu. Dahası, gelişmekte olan ülke varlıkları da nihayet genel iyimserlikten nemalanır duruma geldi. MSCI GOÜ Kasım’da yüzde 9.21 artarken, benzer en yakın gelişme Nisan’da yüzde 9 ile dipten dönüş senaryolarının konuşulduğu ortamda izlenmişti. Olumlu mu? N et.
Takip ettiğimiz negatif başlıkları bir yana bırakacak olursak 2020’nin ana fiyatlama temaları olarak üç başlığın öne çıktığını düşünüyorum. Özellikle de yılın ikinci yarısı itibarıyla. Bunlar; EUR, GBP ve ons altın eksenli gelişmeler. O nedenle fiyatlama eğilimleri ağırlıklı üçlü üzerinden gerçekleşti demek yanlış olmaz. Bilhassa yaz döneminde EUR’daki değerlenme bir hayli dikkat çekmişti. Hikayenin temelinde ise çoğunluk kesimin ikna olmakta güçlük çektiği, belki de hala daha inatlaşır pozisyonunu koruduğu “zayıf Amerikan doları teması” olduğunu belirtmek gerekiyor. Tabii ki tartışmalar bir noktada “değerli EUR” kısır döngüsünde girecekti. Girdi de. Eylül ayı ECB toplantısını hatırlayalım. Bu köşede de paylaşmıştım. Herhangi bir şeye pahalı ya da ucuz demek için farklı metriklerden hesaplamak, geçmiş ve ortalamalar ile karşılaştırmak gerek.
Bugünlerde EUR-USD paritesi genel USD eğilimine paralel 1.22 sınırında işlem görüyor. Gelecek hafta ECB’nin aralık ayı toplantısı gerçekleştirilecek. Genel konsensüs pandemide devreye alınan PEPP varlık alım programı ve kredi işlemlerinde güncellemeye gidilmesi. Tabii ki EUR seviyeleri de tartışma konusu olacaktır. Hatırlatalım: 2015-19 EURUSD paritesi ortalaması 1.1295. 2020 ise henüz 1.1356’da. Sadece bu haliyle dahi 2017’de 1.13’ün hafif üzerinde. Deutsche Bank’ın ticaret ağırlıklı endeksinin yıllık ortalama değişimi yüzde 0. Citi’nin reel değer endeksinde ise yüzde 2 primde. Yani, ekstra bir durum yok. DXY 2020’de ortalama yüzde 2 zayıfladı.
Son durumu konuşurken fon akımlarına değinmeden olmaz. Kasım ayı her anlamda olumlu gelişmelere gebeydi. IIF hesaplaması GOÜ grubuna 76.4 milyar dolar ile rekor portföy girişine işaret ediyor. Dahası, Türk varlıkları Şubat-Ekim dönemindeki çıkışları ilk kez terse döndürdü. Ana etken değişim sinyali ve iletişim. Bu arada unutmadan; 3 Aralık’ta her anlamda çok kötü bir enflasyon verisi takip ettik. Fiyatlamalardaki ilk olumsuzluğu Bakan Elvan’ın mesajları geriye çevirdi ve CDS 360bp’dan kapanış yaptı. Buna da kredibilitesi yüksek ortamda iletişim gücü deniyor. Henüz PPK tartışmaları başlamadan bu detay bir köşede dursun.