Ankara'daki diplomatik kulislerde bugünlerde en çok sorulan soru, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yeni bir kara operasyonu yapıp yapmayacağı.
Genel kanı, AK Parti hükümetinin ekonomik krize bağlı oy kaybını durdurabilmek için böylesi bir kara operasyonuna girişebileceği yönünde. Ancak yapılsa bile, olası kara harekâtının küçük ölçekli, süresi ve hedefleri çok kısıtlı olacağına ilişkin görüş hâkim.
Nitekim alandan da bunun işaretleri geliyor;
ABD Savunma Bakanı'ndan net uyarı
ABD'nin Suriye'nin kuzeyindeki, diplomatlar dahil, tüm teknik personelini apar topar Erbil'e çektiğine ilişkin haberler, Washington'da da Türkiye'nin bir kara operasyonu ihtimalinin güçlü göründüğünü ortaya koyuyor.
Ancak ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Türk mevkidaşı Hulusi Akar'la yaptığı görüşmede, Suriye'ye yönelik olası bir operasyona net ifadelerle karşı çıkması, üstelik bunun resmen basına açıklanması da kritik önemde; Austin-Akar görüşmesinden sonra ABD Savunma Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada kullanılan ifadeler, Washington yönetiminin bir yandan Türkiye'nin terörle mücadelesine destek verdiğini ortaya koyarken, diğer yandan bu mücadelenin- IŞİD gibi -başka terör örgütlerinin güçlenmesine yol açmaması gerektiğini vurgular nitelikte.
Rusya da açık çek vermiş değil
Rusya cephesinde de durum pek farklı değil;
Moskova da, Türkiye'nin Esad rejimi ile barışmasına karşılık, küçük çaplı bir Türk kara operasyonuna göz yumacak gibi görünüyor. Nitekim AK Parti hükümetinden de ard arda, Şam rejimi ile diyalog açıklamaları geliyor.
Rusya'nın Ankara'ya bu konudaki bir diğer şartı ise Çin'in bir şekilde Suriye'de çözüm denklemine sokulması gibi görünüyor. Ak Parti eğer Rusya'nın son Astana süreci toplantısında önerdiği "Çin'i de sürece dâhil edelim" önerisini kabul ederse, Batı'yla, en çok da ABD ile sıkıntı yaşayacak. Ancak eğer Çin'in Astana sürecine dâhil olmasına karşı çıkarsa, buradaki iki partneri Rusya ve İran'ı "hayal kırıklığına uğratacak." Zor denklem.
Operasyon konusundaki bir başka sıkıntı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son altı aydır defaatle olası hedefleri, üstelik isim isim açıklamış olması; Erdoğan'ın son altı ayda birkaç kez, başta Menbiç ve Tel Rıfat'ın PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG'den temizlenmesinden bahsetmesi, operasyonun yoğun nüfuslu bu kent merkezlerine yapılma ihtimalini arttırır nitelikte. Kent merkezine yönelik operasyon ise, silahlı kuvvetler açısından daha zorlu ve daha özel bir kuvvet kullanımını zorunlu kılıyor. Üstelik PYD-YPG unsurlarının kent içinde yıllardır yerleşik durumda olmaları, olası operasyonun süresi açısından Ankara'yı düşündürecek nitelikte.
İşin bir de ekonomik boyutu var elbette;
AK Parti hükümeti, yaşanan ekonomik krizin büyümesini ve derinleşmesini durdurabilmiş değil. Bu da, çapı ve süresi arttıkça, maliyeti de artacak bir sınır ötesi operasyon açısından en büyük engellerden biri gibi görünüyor. Bir de yaklaşan seçim öncesinde, uzayacak bir operasyonun, zaten Türkiye'de çokca tartışılan hükümetin Suriye politikalarının, daha sert eleştirilmesine de yol açabilecek.
Suriye'ye çok bahsedilen kara operasyonu için son karar, tüm bu unsurlar gözönüne alınarak verilecek.
Tüm işaretler, operasyonun -eğer yapılırsa- sınırlı süreli ve kapsamlı olacağını gösterir nitelikte...