Suriye'de işler kötüye gidiyor

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ardından Ankara'ya yerleşen "zafer havası" soluklaşıyor, ülkedeki İsrail ağırlığı giderek artıyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu, güneydeki Kuneytra, Dara ve Süveyda'nın HTŞ ya da kurulmakta olan Suriye ordusundan temizleneceğini açıkladı, İsrail ordusu bölgeyi işgale başladı.

DÜRZİLER HTŞ YÖNETİMİNE BAĞLANMIYOR: İsrail'in bu adımında, Suriye'nin güneyinde yaşayan Dürzi nüfusun Şam'daki HTŞ yönetimine bağlanmak istememesini kullandığı açık. HTŞ öncülüğündeki yeni orduya katılmayı reddeden Dürzi topluluğu, bölgeyi teslim almaya gelen HTŞ birliklerini de geri püskürtmüştü. Kendi askeri meclislerini oluşturduklarını da açıklayan Dürziler, bir nevi özerklik ilan ettiler. Dürziler'in yoğun yaşadığı Suriye'nin güneyi tam da Netanyahu'nun "HTŞ'den temizleyeceğiz" dediği alan.

TÜRKMENLER DIŞLANDI: Buna, yeni devlet sürecinin Suriye'deki tüm toplulukların katılımıyla gerçekleşeceği sözü veren HTŞ yönetiminin yalpalamasını da eklemek gerek elbette.

Şam'da toplanan Ulusal Diyalog Konferansı'na Suriyeli Türkmenler davet edilmedi. Bir bildiri ile rahatsızlığı ilan eden Suriye Türkmen Meclisi, "bu dışlayıcı tavrı reddediyoruz" dedi.

Konferansa davet edilmeyen sadece Türkmenler değil; Türkiye'nin PKK terör örgütünün uzantısı olarak kabul ettiği PYD-YPG de konferanstan dışlandı. Bunun Ankara'yı memnun edeceği açık. Ancak Türkmen grupların da dışlanmış olması, akla Ankara-Şam arasında bir "pazarlığı" getirmiyor da değil.

PYD-YPG İLE HTŞ ARASINDA PETROL ANLAŞMASI: Bir başka ilginç gelişme ise PYD-YPG'nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri ile Şam'daki HTŞ yönetimi arasında varılan bir anlaşma.

Şam'daki petrol bakanlığı, anlaşma uyarınca PYD-YPG kontrolündeki Deyrizor ve Haseke bölgelerinden çıkarılan petrolden günlük beş bin varil Humus rafinerisine gönderileceğini açıkladı. Anlaşma, Kuzey Irak'taki Kürt yönetimi ile Bağdat arasındaki petrol alışverişini hatırlatır nitelikte. Kürtler'in Irak'ta federal yönetime sahip oldukları düşünüldüğünde, mevcut anlaşmayı Suriye'de de benzer bir yapının taşlarının örülmesi olarak yorumlamak mümkün.

Üstelik İsrail sadece Dürzilere değil, kuzeydoğudaki PYD-YPG güçlerine de arka çıkıyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gidon Saar'ın Brüksel'deki "İstikrarlı bir Suriye, ancak farklı Özerk bölgelere sahip ve farklı yaşam biçimlerine saygı gösteren Federal bir Suriye olabilir" sözleri anlamlı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok yakın zamanda Şam'a yapması beklenen ziyaretin sembolik "zafer" jestleriyle, hamasi açıklamalarla doldurulması büyük ihtimal; Ancak bu ziyaret pratikte Suriye'de artan İsrail etkisini geri döndürebilecek mi? Şam İsrail bombardımanı altındayken zor görünüyor.

Bir de tabii vize meselesi var; Cumhurbaşkanı'nın beraberinde seyahat edecek olan kalabalık heyetin ödeyeceği kişi başı 150 dolar vize ücreti, yeni Suriye'ye Ankara'nın "sembolik katkısı" olacaktır herhalde.

Kimbilir? İsrail'in ülkenin üçte birini işgal etmesine sessiz kalan HTŞ Lideri El Şara, Türkiye Cumhurbaşkanı heyetine de bir kerelik "ücretsiz giriş" jesti yapabilir…

Tüm yazılarını göster