Suriye’de 10 yıldan fazladır yaşanan iç savaşın ardından işler tamamen tersine döndü.
Bir dönem Esad yönetimini Suriye’den silmek için elinden geleni yapan uluslararası sistem, şimdilerde Esad yönetiminin adım adım “geri dönüşüne” şahit oluyor, hatta önünü açıyor.
Bu yöndeki gelişmeler artarda geliyor;
- İç savaşın ilk günlerinden itibaren Arap Birliği’nden dışlanmış olan Suriye’nin, bir sonraki zirve toplantısında birliğe yeniden katılması bekleniyor.
Bunda Mısır’ın payı büyük. Mısır Dışişleri Bakanı Şükri’nin New York BM Genel Kurulu çerçevesinde Suriyeli mevkidaşı ile görüşmesi Arap Birliği’ndeki sandalyeyi geri almaya giden yolu iyiden iyiye açtı. Cezayir’deki zirvede Esad’ın kendisi olmasa bile, yönetiminden Arap Birliği masasındaki Suriye sandalyesine oturacağı ifade ediliyor.
Mısır’daki El Sisi yönetiminin hem ABD ile, hem de Körfez Arapları ile yakın ilişkileri gözönüne alındığında, Esad’ın tekrar Arap Birliği masasına oturmasına Washington’un da perde arkasından yeşil ışık yaktığını söylemek mümkün.
- Üstelik bu kadar da değil; Lübnan’ın enerji krizini çözmek için Mısır’dan Lübnan’a uzanan, Suriye’den geçen doğalgaz boru hattına da yeniden işlerlik kazandırılıyor.
Karar, Ürdün’ün evsahipliğinde 10 Eylül’de gerçekleştirilen dörtlü toplantıda alındı. Ürdün’ün yanısıra toplantıya Suriye, Lübnan ve Mısır’ın enerji, petrol ve tabi kaynaklardan sorumlu bakanları katıldı. Suriye’nin, boru hattının topraklarından geçen ancak iç savaşta zarar görmüş bölümü onarılacak ve ardından Mısır gazı bu hat üzerinden Lübnan’a akıtılacak.
Bunda da Washington’un yeşil ışığını görmek mümkün; Nitekim ABD’nin Lübnan’daki Büyükelçisi Dorothy Shea’nın projeye ABD’nin de destek ifade ettiği bizzat Lübnan Cumhurbaşkanlığı tarafından duyuruldu. –ABD’nin bu tavır değişikliğinde, Lübnan’ın enerji krizini çözmek için İran’ın hareketlenmesi, ambargoya rağmen tankerlerle petrol göndermesi neden oldu. Lübnan’daki enerji krizi o kadar büyük ki, ABD İran’ın ambargoyu göz göre göre delmesine bile fazla ses çıkartamadı.-
Bir başka ilginç nokta; Lübnan, Suriye topraklarındaki zarar görmüş boru hattının yeniden inşasına mali destek için Dünya Bankası’na başvuracağını da açıkladı. Eğer Dünya Bankası’ndan kredi çıkarsa, bu durum Suriye’deki Esad rejiminin uluslararası finans sistemine de fiili olarak geri dönmesi olarak yorumlanabilir.
- Suriye, sessiz sedasız yeniden Interpol üyeliğine geri döndü. Interpol’ün Suriye’deki ofisine atama yapıldı. Böylece Esad yönetimi, uluslararası alanda bir meşruiyet daha kazanmış oldu.
TÜRKİYE İDLİB’LE UĞRAŞIRKEN
Tüm bunlar, AK Parti hükümetinin “Esad’ı Suriye’nin meşru yöneticisi görmeme” politikasında giderek yalnızlaştığının da göstergeleri.
İşin kötüsü Mehmetçiğin görev yapmakta olduğu Suriye topraklarında da işler iyi gitmiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi’de geçen ay Rusya Lideri Putin ile yaptığı görüşmenin ardından İdlib’de bir uzlaşma olup olmadığı konusunda net bir açıklama yapılmamıştı.
Sahadaki durum Soçi’nin uzlaşmasız sonuçlandığını gösterir nitelikte. İdlib’de TSK unsurlarının bulunduğu gözlem noktalarının çok yakınına yönelik Rus-Suriye hava akınları devam ediyor.
Üstelik Ruslar, sadece İdlib’de değil, Fırat Kalkanı bölgesinde bile –göz yumdukları- saldırılarla Ankara’ya “Suriye’den çekil” mesajı vermeye başladılar. Hafta sonunda gerçekleşen iki özel harekat polisinin şehit olduğu saldırıyı, PKK terör örgütünün Suriye uzantısı YPG gerçekleştirdi.
Ancak saldırının “gerçekleştirildiği” yer kritik önemde; İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Türk polisleri, Fırat Kalkanı içinde yer alan Azez’de devriye gezerken güdümlü füze saldırısıyla şehit edildiler. Aynı açıklamada, saldırının Tel Rıfat bölgesinden yapıldığı bilgisi de yer alıyor.
Oysa Erdoğan ile Putin’in 22 Ekim 2019 tarihinde yaptıkları görüşmenin ardından açıkladığı anlaşmada, Tel Rıfat ve Membiç’in Rusya tarafından “YPG unsurlarından arındırılacağı” yer alıyordu. Belli ki Ruslar anlaşmaya uymamakla kalmadılar, bir de YPG’nin saldırmasına –hadi teşvik etti demeyelim- göz yumdular. –Bu arada, YPG’yi Tel Rıfat’tan temizlemek Rusya’nın yükümlülüğü olmasına rağmen, saldırı ve şehit bilgisinin verildiği İçişleri Bakanlığı açıklamasında Rusya’dan hiç bahsedilmemesi de dikkate değer.-
BİDEN’IN KONGRE’YE MEKTUBU
ABD bir yandan Esad’ın uluslararası sisteme geri dönmesine yeşil ışık yakarken, diğer taraftan Türkiye’nin Suriye’deki askeri müdahalelerini de “Amerikan ulusal çıkarlarına aykırı” olduğunu bizzat ABD Başkanı Joe Biden’ın imzasıyla açıkladı. Biden, Kongre’ye gönderdiği Suriye politikasına ilişkin bilgi mektubunda, selefi Donald Trump’ın giderayak çıkardığı kararnameyi –neredeyse virgülüne dokunmadan- tekrarladı. Kararnamede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Suriye’de IŞİD’le mücadeleye darbe vurduğunun” öne sürülmesi de Ankara açısından durumu daha da kötüleştirir nitelikte.
AK Parti’nin izlediği Suriye politikası tam bir çıkmaza girmiş, Türkiye’yi tamamen yalnızlaştırmış durumda. Rusya zaten Suriye’nin yanında, Araplar Esad’ı bağırlarına basmaya hazırlanırken, ABD de artık Esad rejimiyle barışma yoluna girmiş görünüyor.
Siyasette inat olmaz;
Hele hele ülke çıkarları ve Mehmetçiğin canı söz konusuyla hiç inat olmaz…