BÜLENT GÖRER
Yeminli Mali Müşavir
Pera ESG Kurucusu
Rekabetin yoğunlaştığı günümüz dünyasında, sürdürülebilirlik kapsamında her geçen gün bir başka haber okuyarak güne başlıyoruz. Özellikle okuduğunuz bu gazetenin yıllardır son sayfasını yeşil kapağıyla sürdürülebilirliğe ayırmış olduğunu da hatırlatmak isterim.
Finansal konularda sınırlama ve ölçümlemeler yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu görüyoruz. Örneğin 1878 yılında ABD’de QFF fonu alkol ve tütün kullanımına ilişkin kısıtlamaları getiren tahvilleri yayınlayarak bu konuda bir ilk olmuştu. Yine ilk sosyal sorumluluk projeleriyle öne çıktığı bilinen 1928 yılında Pioneer Fund, tahvilleriyle her yıl projeleri destek olmuş halen ABD devlet tahvillerinin de üzerinde getiriye sahip ve 2018 yılında ESG skorlamasını tüzüğüne katmış bir tahvil ihraççısı olarak günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.(1)
1977 yılına gelindiğinde sosyal eşitlik ve dengeyi korumak adına (S-Social-Sosyal vurgusu) Leon Sullivan’ın uyguladığı ve belirttiği ilkeler Birleşmiş Milletler küresel ilkelerin içine girmeye başlamıştı bile.
1980 yılında Çernobil olayı ile birlikte çevre (E-Environmental-Çevre) odak konusu haline geldi. Bunun üzerine 1983 yılında Dünya Çevre Kalkınma Platformu kuruldu. 1985 yılında ozon deliği olduğu öğrenildiğinden sadece 3 yıl sonra 1988 de Birleşmiş Milletler Çevre Programı açıklandı. 1990 yılında ilk ESG endeksi MSCI tarafından açıklandı. 1997 yılında GRI adlı kuruluş sürdürülebilirlik standartlarını belirlemek adına kuruldu. 2005 yılına geldiğimizde ESG Terimi yaygın olarak kullanılmaya başlandı. 2006 yılında da Birleşmiş Milletler sorumlu yatırım ilklerini yayınladı.
Peki, nedir bu ESG?
Environmental, Social, and Governance veya güncel olarak kullanılan ifadesiyle ESG, bir yatırımın performansı üzerinde önemli etkileri bulunabilecek çevresel, sosyal ve yönetimsel uygulamaları ifade eder. ESG skorlaması, standart finansal analize ek olarak finansal olmayan verilerinde dikkate alınarak potansiyel risk ve fırsatları değerlendirmeye katmak suretiyle yatırımcılara daha kapsamlı bir analiz yapma imkânı sunan bir skorlama. Sürdürülebilirliğin ölçümlemesi olarak nitelendireceğimiz ESG skorlaması ile işletmelerin sadece rakamsal verilerle değil rakamsal olmayan sosyal ve yönetim modelleriyle de değerlendirmesine olanak sunulmaktadır.
ESG skorlamasının faydası nedir?
ESG skorlamasını yaptıran firmalar, değişen dünyada ucuz finansmana erişim imkânı elde ediyorlar. 2022 yılsonu verilerine göre Avrupa’da ihraç edilen tahvillerin %26’sı yeşil finansman konusuna girmektedir. Bu fonlara ulaşmak yani tahvil ihraç etmek için ESG skorlaması yapılması şarttır. Birleşmiş Milletlerin 2006 yılında yayınladığı sorumlu yatırım ilkelerine baktığımızda da sorumlu üretim modelleriyle çalışan firmaların yatırım konusunda destekleneceği belirtilmiştir.
Ayrıca, rekabet koşulları değişiyor, Birleşmiş Milletler’in 2015 yılında yayınladığı 17 temel amaç kapsamında sorumlu üretim ve tüketim amaçlarına uygun olarak rekabetin her geçen gün arttığını görüyoruz. Sınırda karbon uygulamaları, karbon ayak izlerinin belirlenmesi her geçen gün duymaya başladığımız başlıklar arasına girdi bile.
Firmalarımızın sürdürülebilirlik ile ilgili risk ve fırsatları yakalaması ve eksiklerini görmesi için bu skorlamadan faydalanmaları gerekmektedir. Başlangıçta maliyeti yüksek gibi görünse de uzun vadede mutlaka ekonomik faydaları hissedilecektir. Örneğin dünya çapında bir akaryakıt firmasının Meksiko körfezindeki çevreye verdiği hasar sebebiyle ESG notunda E bölümünde ciddi kötüleşme yaşamış ve skorlaması gerilemişti. Buna istinaden yeşil finansman sağlayan fonlar bu firmanın tahvillerini almaktan vazgeçmişti. Ancak firmanın tekrar çevreye olan katkı ve çabalarıyla skorunu yükseltmesi ile yeniden fonlama sağlamayı başarması çok uzun sürmedi. Bir başka örnekte ülkemizden verecek olursak, ülkemizin büyük bir beyaz eşya firmasının 2022 yılında daha az su ve elektrik tüketen çamaşır ve bulaşık makinesi yapmak amacıyla yurtdışından yeşil finansmana ulaşması ve borçlanma oranında döviz bazında % 1 oranında daha ucuz finansman sağlaması yine ESG skorunun yüksek olmasına bağlıydı.
Dünyada 25 ülkede halka arz edilen firmalar için ESG skorlaması zorunlu hale geldi. Her geçen gün ESG skorlamasına katılım sayısı artıyor. Türkiye’de Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) geçtiğimiz aylarda sürdürülebilirlik ile ilgili derecelendirme kuruluşarına bir taslak gönderdi, öyle görünüyor ki yakında ülkemizde de ESG skorlaması zorunlu hale gelecek.
ESG skorlamasını kimler yapmalı diye baktığımızda;
- Ucuz finansmana ihtiyaç duyanlar,
- İhracat yapan şirketler
- Avrupa Birliğinin 2027 yılında devreye alacağı ithalat yapanlar için sınırda karbon vergisinin ödenmesinde rekabet avantajı yakalamak isteyenler
- Halka açık şirketler,
- Sürdürülebilirlik raporu yayınlayan şirket ve kuruluşlar,
- Büyük proje yapanlar,
- Finansal kuruluşlar,
- Melek yatırımcı fon sahipleri,
- Rekabete ayak uydurmak isteyen modern işletmeler,
olarak sıralamak mümkün.
İşletmelerin ve özelikle aile şirketleri için ESG’ye bakış açışı 3 nedenle çok önem arz ediyor:
1) Yönetim modelinin değişimi için ESG önemli. Çünkü şeffaf, gelişimi takip eden yönetim kurullarının hayata geçmesi gerekiyor. Yönetimde performans artıran kadın yönetim kurulu üyeleri ile aile üyelerinin dışında bağımsız yönetim kurulu üyelerinin atanması önem arz ediyor. Böylece görev tanımları yapılmış, KPI’ları tanımlanmış etkin bir yönetim kurulu ile yönetim modeline geçiş yapılmalıdır. Bu yönetim kurulu ile yönetilen şirketlerin ESG skoru yüksek çıkmaktadır.
2) Üretim modelinin değişimi için ESG önemli. Çünkü yalın üretim modelleri yerini sosyal sorumlu üretime bırakıyor. Birleşmiş Milletlerin 17 amacının arasında belirlediği üretim modeli çok önemli bir gösterge olacaktır. Üretim süreçlerinin dijitalleşmesi, inovatif modellerle geliştirilmesi ile eko sistemi koruyan çevreye duyarlı ürünlerin tüketiciye sunulması önem kazanacaktır.
3) Ölçümleme modeli içinde ESG önemli. Çünkü, risk yönetiminin bir parçası olarak sürdürülebilirlik için fırsatları ve riskleri belirlemek, skorlama (rating) modellerini hem kredi hem ESG açısından takip etmek işletmelerin yönetim seviyesini belirleyecektir. KPI’ları belirlenmiş iş modelleri ile trendleri takip eden analizle işletmesini yönetenler bunu finansallarına mutlaka yansıtacaktır.
Şu anda bir çok futurist ve stratejistlerin dünyadaki en büyük 10 trend sıralamasında mutlaka sürdürülebilirlik ve ESG skorlaması var. Şirket değerinin belirlenmesinde dahi ESG skorunu almış olmak artı değer olarak yerini almaya başlamıştır.
Ekonomik modeller değişiyor, işletmeler öncelikle ESG skoru için mevcut profillerini belirlemeli, uzman kadrolarla çalışmalı, sosyal sorumlu üretim modeline geçişte sürdürülebilirlik için ölçümlemelerin yapmaya başlamalıdır. ESG skorlamasına başlamak uzun soluklu bir maraton gibidir. İşletme yönetiminin bu çalışmanın uzun dönemli bir yatırımın parçası olarak bu adımları atmasında ve işletme prensiplerine dahil etmelerinde fayda görüyorum.
1 (https://www.amundi.com/usinvestors/dl/doc/fund-teaser/US7236821002/ENG/USA/RETAIL/AMUNDI)