Aslında ayağa düştü diye başlık atacaktım ama yazar dostum Vahap Munyar; “dil ile yetinsen” deyince, tepkimi sınırladım. Peki, neden tepkiliyim bu “sürdürülebilirlik” kelimesine? Açıklayayım; herkesin dilinde, içi boşaltılmış, gerekli gereksiz kullanımda ve hiçbir yere götürmeyen slogan olmuş.
Aslında hiçbir şey sürdürülebilir değildir. Güneşin bile ömrü 4,5 milyar yılla sınırlı… Newton dahi termodinamik kıyametten söz ediyor. Halk şiirindeki gibi “çok yaşayan yüze kadar yaşıyor / Nedir bu telaşın ey deli gönül.” Bana göre sürdürülebilirlik; “birikim yeteneğini koruyarak, geleceği güven altına almaktır.”
KURAL KOY, DENGE KUR, DÖNGÜYE UY
Yeni kavramları alıp içini boşaltmakta üzerimize yok. Az gelişmişliğin en önemli göstergesi; ciddi fikirleri slogana dönüştürmek, içini boşaltmaktır. Sürdürülebilirliğin 3 temel bileşeni; 1- değer yapıları oluşturmak, 2-sürekliliği tanımlamak ve 3-bunun kültürünü var etmektir. Gerisi, laf ola beri geledir.
Biliyoruz ki evren; sürdürülebilirlik gayretini bir dinamizme oturtur; ürettiğinden fazlasını tüketmemek için; 1-kuralları koymak, 2-dengesini kurmak ve 3-döngüsüne riayet etmek… Bu kelimeyi ağzına alan her kim ise kavramın içeriğine bakmıyorsa ortada sürdürülebilen şey kalmayacaktır.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Neden dilimize doladık?
Çünkü yabancılar kullanıyor, o halde bir hikmeti olmalı diye biz de kullanalım dedik. Çünkü fiyakalı (!) bir kelime… Çünkü iş kitaplarında çok geçiyor. Çünkü sunumlarda kullanınca ciddiye (!) alınıyoruz. Çünkü ne yaptığımızı, ne söylediğimizi düşünmediğimiz için dilimize sakız ediverdik.
Gerekli mi?
Elbette. Ancak sürdürülebilirlik ile neyi kastettiğimizi de belirterek… Misal daha dayanıklı yapılar oluşturmak, kabiliyeti korumada daha gayretli olmak gibi adımları tanımlayarak… Kimi bu kelimeyi çevreye, yeşil ekonomiye, kimi büyümeye, finansa, eğitime, sağlığa bağlıyor. Kimi de laf olsun torba dolsun kabilinden dilinden döküveriyor.
NOT
ATA BİNER ATAYI UNUTUR ATTAN İNER ATI UNUTUR
Sürdürülemez eylemlerin toplamı, sürdürülebilirlik sağlar mı? Tabii ki hayır… Kendine bak; hangi eylemini sürgit devam ettiriyorsun ki neticesinde sürdürülebilir ödül peşindesin? Perhize başlarsın, ertesi gün ihlaledersin, finansal disiplinin yoktur, sürdürülebilir maddiyat özlersin.
Cumhurbaşkanlığı forsuna bak; 16 devlet ile övünürüz ama 16’sına dair sürdürülebilirlik sorunumuzu da itiraf etmiş oluruz. Bir Aborjin, yerden patates toplar, yediğini yer, artanını ise sürdürülebilir beslenme adınayeniden toprağa gömer.
Şu sürdürülebilirlik ifadesiyle konuşmayı maharet sayanlara önerim şudur; “işe yaramıyor, sizi daha akıllı yapmıyor, işinize değer katmıyor, içi boş bir söylemden öte itibar da sağlamıyor.” Dilden çıkan kulaktan döner de kalpten çıkan kalbe girer… Kalpten çıkan sürdürülebilir değerin yoksa dilini bu kelimeyle meşgul etme, kulaklarımızı da yorma…