Küresel tekstil ve moda endüstrisi, yıllık yaklaşık 2,5 trilyon dolar değerinde devasa bir sektör. Bu devasa sektörün çevresel ve sosyal etkileri de kendisi kadar büyük.
Çevresel etkiler arasında su tüketimi ve kirliliği önemli bir yer tutuyor. Bir kot pantolon üretimi için ortalama 7 bin 500 litre su kullanılıyor ki bu, bir kişinin yaklaşık 10 yıl boyunca içebileceği suya eşit. Endüstri, küresel su kirliliğinin önemli bir kısmından da sorumlu. Endüstriyel atık suyun yüzde 20'si bu sektörden geliyor. Ayrıca, üretimde kullanılan 8.000'den fazla kimyasal, çevre ve insan sağlığına zarar veriyor.
Sektör, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 8'ini oluşturuyor. Bu oran, uluslararası havacılık ve deniz taşımacılığının toplamından fazla.
Atık problemi de ciddi boyutlarda. Hızlı moda çok hızlı tüketiliyor ve kıyafetler bir iki kere giyildikten sonra çöpe gidiyor. Her yıl 92 milyon ton tekstil atığı oluşuyor ki bu, her saniye bir çöp kamyonu dolusu tekstilin çöpe atılması anlamına geliyor.
Bunlar, devasa sektörün çevresel etkisi için çarpıcı rakamlar. Ancak, sosyal olarak da sektörün önemli etkileri var. Küresel düzeyde, tekstil işçilerinin büyük bir kısmı yaşam standardının altında kazanç elde ediyor; uzun çalışma saatleri, güvenlik önlemlerinin eksikliği ve sendikal hakların sınırlı olması da yaygın sorunlar arasında. Dünya genelinde 152 milyon çocuk işçinin önemli bir kısmı da tekstil sektöründe çalışıyor.
Çözüm: Sürdürülebilir moda
Bu devasa sektör için sürdürülebilirlik odaklı dönüşüm bir zorunluluk. Regülasyonlar ve tüketici talepleri nedeniyle bu alandaki çalışmalar da hız kazanmış durumda.
Küresel moda markalarının yüzde 67'si koleksiyonlarında sürdürülebilir malzemelere yer vermeye başladı. Bu oran 2015'te sadece yüzde 30'du. Deloitte'un 2023 raporuna göre, tüketicilerin yüzde 88'i ürün tercihinde sürdürülebilirlik kriterlerini dikkate alıyor. Avrupa Birliği'nin "Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstil Stratejisi" de 2030'a kadar tekstil ürünlerinin çevresel etkilerini yüzde 50 azaltmayı hedefliyor. Yani, topyekûn bir dönüşüm çabası var.
Teknoloji burada da görevde!
Moda teknolojilerine 2022'de 5,5 milyar dolar yatırım yapıldı. Bu yatırımların yüzde 60'ı sürdürülebilirlik odaklı teknolojilere gitti.
Teknolojinin rolü ve çözümler açısından, yeni malzemelerin üretilmesi önemli bir gelişme. Örneğin, mikrobiyal fermentasyonla üretilen kumaşlar, geleneksel üretime göre yüzde 50 daha az enerji ve yüzde 90 daha az su kullanıyor.
Geri dönüştürülmüş ve biyobazlı malzemeler yaygınlaşıyor. Örneğin, econyl, balık ağları ve naylon atıklardan geri dönüştürülen bir iplik türü. Bir diğer örnek lyocell, sürdürülebilir ormanlardan elde edilen selülozik liflerden üretiliyor ve geleneksel pamuğa göre üretiminde yüzde 95 daha az su kullanılıyor.
Döngüsel ekonomi ve geri dönüşüm teknolojileri sektörde önemli rol oynarken, blokzincir teknolojileri de ürünlerin tedarik zinciri boyunca izlenmesini sağlayarak şeffaflık ve güvenilirliği artırıyor.
Zorluk ve fırsatlar bir arada!
Böylesi devasa bir sektörün dönüşümü elbette kolay değil. Sürdürülebilir malzemeler genellikle geleneksel malzemelerden yüzde 20-30 daha pahalı, bu da maliyetler üzerinde ciddi bir baskı demek. Teknolojiye erişim, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için sınırlı. Ayrıca, sürdürülebilirlik kriterleri ve sertifikasyon süreçlerinde global düzeyde bir standardizasyon yok.
Bu zorluklarına rağmen, dönüşümün yaratacağı fırsatlar da büyük. Sektörün dijitalleşmesi daha da arttığında, tasarım aşamasından üretime kadar dijital teknolojilerin entegrasyonu sağlanacak. Üretim ve stok yönetimi optimize edilecek, fazla üretim önlenecek. Akıllı giysiler sayesinde sensörlerle donatılmış ürünler, kullanım ömrü boyunca veri toplayarak geri dönüşüm süreçlerini iyileştirecek.
Sonuç
Sürdürülebilir moda ve teknolojinin güçlü birleşimiyle, tekstil endüstrisinde devrim niteliğinde bir dönüşüm mümkün.
Teknolojik inovasyonlar sayesinde, kaynakların daha verimli kullanıldığı, atıkların en aza indirildiği ve etik standartların yükseltildiği bir geleceğe doğru ilerlemek gerekiyor. Bu süreçte tüketicilerden üreticilere, hükümetlerden sivil toplum kuruluşlarına kadar tüm paydaşların sorumluluk alması ve iş birliği içinde hareket etmesi gerekiyor.
Sürdürülebilir moda, sadece bir trend değil, sektörün uzun vadeli başarısı ve gezegenimizin sağlığı için stratejik bir gereklilik. Teknolojinin sunduğu imkânları etkin bir şekilde kullanarak, daha sorumlu, etik ve sürdürülebilir bir moda endüstrisi inşa etmek de elimizde.