Sürdürülebilir kalkınma amaçları için 2030 hedefi mümkün mü?

2030 yılına kadar ulaşılması hedeflenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) için son on yıllık periyoda girdik. Yaşadığımız COVID-19 krizi, 90 yılın en büyük durgunluğunu tetiklerken, hedeflenen SKA ilerlemesini de önemli ölçüde geciktirdi. Özellikle gelişmiş ülkelerde daha önce benzeri görülmemiş mali ve parasal önlemlere şahit olduğumuz bu dönemde, bazı piyasa endekslerinin de yeni zirveye ulaştığını gördük. Öngörmediğimiz bazı karşıt gelişmeler sistemik bir mali krizi bir ölçüde engellemiş oldu. Bununla birlikte, dünya genelinde aşırı yoksul nüfus 120 milyon artarak 684 milyon kişiye ulaşırken, 114 milyon kişi de işini kaybetti. Vergi gelirleri ve doğrudan yabancı yatırımlar azalırken borç seviyelerindeki artışla birlikte ülkelerin finansal sistemlerinin kırılganlığı arttı.

Sürdürülebilir yatırımlara ve sürdürülebilir finansmana ihtiyacımız var

Finansal sistemdeki ve küresel ekonomideki acil reform gerektiren alanlar ve eşitsizlikler pandemi ile birlikte daha açık bir şekilde ortaya çıktı. Küresel ticareti ve finansal akışları kesintiye uğratan kriz ve etkileri, giderek artan iklimle ilgili riskler, tam anlamıyla iç içe geçmiş bir dünyada riskin sistemik ve birbiriyle bağlantılı doğasının altını çizmiş oldu. Yaşadığımız durum bir anlamda, küresel ekonominin temelinde yatan kırılganlıkları da bir kez daha belirginleştirdi. Finansal piyasalarda kısa vadelilik, yüksek kaldıraç ve genellikle reel ekonomiden kopuk olma eğilimi devam ederken, aşırı borç yükü bir çok ülkenin acil çözümlemesi gereken sorunlarının ilk sırasına yerleşti. Üstelik az gelişmiş ve diğer düşük gelirli ülkelerin yaklaşık yarısı, COVID-19 şokundan önce de yüksek risk ve aşırı borç yükü altındaydı. Üzerinde durulması gereken bir başka konu ise, bu sürecin ekonomilerin ve toplumların dijitalleşmesini daha da hızlandırmış olması. Bu noktada dijital teknolojilere erişimi olan ülkeler için iş sürekliliğini sağlamak mümkünken, erişim ve bunların kullanımı noktasında yaşanan sorunlar eşitsizlikleri daha çok belirginleştirdi. Özetle, pandemi bize SKA'lara ulaşmak için riski azaltma ve dayanıklılığa odaklanan sürdürülebilir yatırımlara ve bunun için de sürdürülebilir finansmana ihtiyacımız olduğunu hatırlattı.

Tek başına yatırım yeterli değil

Uluslararası finans mimarisindeki boşluklar, ulusal ve uluslararası düzeylerdeki politika tutarsızlıkları, sürdürülebilir kalkınma için finansmanı zayıflatan önemli engeller. Kalan kısa sürede SKA’lara ulaşmak için, politika ve kurumsal mimarinin ulusal ve küresel düzeyde geleceğe hazırlanması büyük önem taşıyor. Bunun için, vergi politikaları, sermaye piyasası kuralları, kalkınma iş birliği, ticaret kuralları, mali sektör düzenlemeleri ve rekabet politikalarının, giderek dijitalleşen ekonomi ve riskin sistemik doğası dahil olmak üzere yeni gerçeklerle uyumlu olmasını sağlamak için güncellenmesi kaçınılmaz görünüyor. Küresel tutarlılığı sağlamak için mevcut sürdürülebilirlik raporlama çerçevelerini daha da sağlamlaştırmak, asgari düzeyde kurumsal açıklamaları zorunlu kılmak, tutarlı taksonomiler geliştirmek ve yatırımcıları yatırım yaptıkları şirketlerin dönüşümüne yardımcı olmayı teşvik edecek mekanizmalar geliştirmek, atılması gereken önemli adımlar arasında yer alıyor.

Gerekli reformlar için küresel fikir birliğine ihtiyacımız var

Mevcut kriz, uluslararası toplum için küresel bir iklim felaketinden kaçınmak, direnç oluşturmak ve SKA’lara ulaşmak için finansal, ekonomik, çevresel ve sosyal politikalar ile kurumlar için, sistemi dizayn etmek ve gerekli reformların hayata geçirilmesinde küresel fikir birliği oluşturulması için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmeli ve acilen harekete geçilmeli. Zira, büyük ölçekli, sürdürülebilir bir kriz müdahalesi için kaynakları seferber edip adil bir şekilde tahsis etmedikçe, SKA'lara ulaşma hedefinden çok uzak olacağımız aşikâr.

Tüm yazılarını göster