Sürdürülebilir bir ekonomiye doğru hızlı bir geçişe acilen ihtiyaç olan bir dönemdeyiz. Paris Anlaşması, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nda (SKA) ve AB Yeşil Mutabakatı’nda yer alan öncelikleri karşılayabilmek için iklim nötr, kaynakların verimli kullanıldığı kamu ve özel sektör yatırımlarını kapsayan sürdürülebilir finans çözümleri giderek önem kazanıyor. Çözümler finansal ürünün niteliğine göre Yeşil Kredi, Yeşil Tahvil, Yeşil Sukuk, Düşük Karbonlu Ekonomiye Geçiş Tahvilleri, Sürdürülebilirlik Bağlantılı Krediler ve Tahviller, Sosyal Tahvil ve Sürdürülebilir Tahviller olarak çeşitlenebiliyor.
ESG temalı tahvil piyasasının hacmi genişliyor
2020'de yaşanan tüm zorluklara rağmen, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) temalı tahvil piyasası dayanıklılığını kanıtladı. ESG temalı tahvil piyasasında en büyük hacme sahip olan küresel yeşil tahvil piyasasında, 2020'de 40 milyarı gelişmekte olan ülke piyasalarında olmak üzere 280 milyar ABD doları ihraç gerçekleşerek 2007'den bu yana kümülatif ihraç, 1 trilyon ABD doları tutarında önemli bir seviyeye ulaştı. Genel olarak, diğer ESG temalı tahviller için de ivme hızlanarak sosyal, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilirlik bağlantılı tahvillerde de rekor seviyelerde ihraçlara ulaşıldı. Gelişmekte olan ülkeler arasında da önemli bir farklılaşma söz konusu. Yeşil tahvil ihracında gelişmekte olan ülkeler arasında ilk sırada yer alan Çin, 2020 yılında 18 milyar ABD doları yeşil tahvil ihracı gerçekleştirirken, Türkiye 115 milyon ABD doları ile gerilerde kaldı. Gelişmekte olan ülkelerde yeşil tahvil ihracının önceki üç yıla kıyasla önümüzdeki üç yıl içinde iki katına çıkması ve piyasanın 2023 yılına kadar 100 milyar dolarlık yıllık ihraç sınırını aşması bekleniyor.
Sürdürülebilirliğin finansmanı, konvansiyonel finansman yöntemlerinden oldukça farklı özelliklere sahip. Sadece finansman kaynağı sağlamak yeterli değil, aynı zamanda sürecin teknik ve hukuksal uygunluk kriterlerinin itina ile izlenmesi gerekiyor. Finanse edilen projelerin sürdürülebilirliğini belirlemek için de özel metrikler, performans göstergeleri ve raporlama tekniklerine ihtiyaç var.
Standardizasyona doğru İlk yeşil enstrümanlar piyasaya sürüldüğünden bu yana, standardizasyona doğru hızlı bir ilerleme oldu. 2007 yılında beyan bazlı ihraçlar olarak çıkarılan ilk yeşil tahvillerden iki yıl sonra “Yeşil Tahvil İlkeleri” (The Green Bond Principles - GBP) yayımlandı ve en son 2018 yılında güncellendi. Bu ilkeleri, “Sosyal Tahvil İlkeleri” (SBG), “Sürdürülebilirlik Tahvilleri Rehberi” (SBG) “Sürdürülebilirlikle Bağlantılı Tahvil İlkeleri” (SLBP) izledi. Standardizasyonu hızlandırmaya yönelik gelişmelerden bir diğeri ise “AB Yeşil Taksonomisi” oldu. Taksonomi ile AB, yeşil yatırımları kapsayan kriterleri uyumlu hale getirmek için anlaştı. Avrupa’nın yanı sıra Çin Merkez Bankası tarafından 2020 yılında yayımlanan “Onaylı Yeşil Tahvil Projeleri Kataloğu” da standardizasyona yönelik adımlar arasında.
Türkiye’de ileriye gitmek için iyi uygulama örnekleri önemli
Türkiye’de ise bankalar konunun gelişimine öncülük ediyor. TSKB’nin gerçekleştirdiği ve dünyada bir ilk niteliği taşıyan “Sürdürülebilir Sukuk” ihracı; Türkiye'de ilk kez Garanti BBVA tarafından uygulanan “Cinsiyet Eşitliği Kredisi”; Kamu mevduat bankaları arasında ilk kez Vakıfb ank tarafından gerçekleştirilen “Sürdürülebilir Eurobond” ihracı, ilk olarak Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB) tarafından gerçekleştirilen “Düşük Karbonlu Ekonomiye Geçiş Tahvil” ihracı Türkiye’de sürdürülebilirliğin finansmanı için atılan önemli kilometre taşlarından. Aynı zamanda, Türkiye İş Bankası, Yapı Kredi Bankası, Akbank, Halkbank ve ING Bank da yeşil kredi veya finansal ürün ihraç eden bankalar arasında yer alıyor. Önemli bir başka gelişme; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı “ESG Odaklı Tahvil” ihracına olanak sağlayacak bir çerçeve ile Hazine farklı para birimleri cinsinden ve rüzgar santrali gibi düşük karbon emisyonu üreten projeleri finanse edebilecek. Türkiye de böylelikle çok hızlı büyüyen bir pazara da giriş yapmış olacak. Bu geçiş sürecinin merkez bankalarını, maliye ve ekonomi bakanlıklarını, düzenleyici kurumları, borsaları, mali ve mali olmayan kurumları ve ilgili ağları içeren çok paydaşlı bir iş birliğini gerektirdiğini unutmamak gerekiyor.