Zeynep Sungu
Nestlé Türkiye Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü
Sürdürülebilir bir gelecek yaratmak, insanlık olarak artık çok daha yüksek sesle dille getirdiğimiz ortak bir hedef. Bu hedefe ulaşabilmek için ise gezegeni paylaştığımız herkese, varlığını sürdüren her şirkete büyük sorumluluk düşüyor. İnsana, topluma ve gezegene karşı sorumluluk duyan şirketler, performanslarını geliştirirken ve iş stratejilerini kurgularken doğayı iyileştirecek bir dönüşüm yaratmanın yollarını arıyor.
Kirlilik, kuraklık, iklim değişikliği ve artan çevre felaketleri son yıllarda etkisini giderek artıran çevre sorunları olarak öne çıkıyor. Sadece gezegenin geleceğini değil insanlığın geleceğini de tehdit eden bu önemli sorunların çözümünde, iklim değişikliği ile mücadele kritik bir rol oynuyor. Ekolojik dengenin bozulması, aynı zamanda gıdanın geleceğini de tehdit ediyor. Doğa kendi döngüsünü kesintisiz sürdürürken hiç zaman kaybetmeden doğa üzerindeki baskıyı azaltmak ve gezegeni iyileştirecek aksiyonlar almak çözüm yolunda atılacak önemli adımları oluşturuyor. Çünkü iklim değişikliği ile mücadele bekleyemez, bizler de beklememeliyiz.
Küresel Sözleşme dönüşüm için güç birliği öneriyor
Birleşmiş Milletler Küresel Sözleşmesi (UN Global Compact) çerçevesinde belirlenen 17 sürdürülebilir kalkınma hedefi, global şirketler başta olmak üzere uzun yıllardır hemen hemen her sektörden şirkete rehberlik ediyor. Birbiri ile bağlantılı olan amaçlar, çözümün parçası olmak için gayretle çalışan şirketlere yol gösteriyor. 17. hedef olan Amaç için ortaklıklar, sorunları çözmek için şirketler ve girişimlerle iş birliği yapmayı içeriyor. Sürdürülebilir kalkınma için küresel ortaklığı canlandırmayı önceliklendiren bu hedef, şirketleri; yeryüzünü etkileyen, tüm insanlığı ilgilendiren küresel meselelerin ancak güçlü iş birlikleriyle çözüme ulaştırılabileceği yaklaşımı etrafında buluşturuyor. Belli bir ölçeğin üzerindeki kurumların finans, teknoloji, kapasite geliştirme ve sistemik konularda ortak akılla aksiyon alabilmesi için zemin oluşturuyor. Bu amacı benimseyen kurumların ortaya koyduğu güçlü projeler ise çok daha geniş bir etki alanı oluşturarak yankısını çoğaltabiliyor.
“Net Sıfır” ve sürdürülebilirliğin ötesi
Şirketler, iş süreçlerini, stratejilerini ve kurumsal sosyal sorumluk projelerini sürdürülebilir şekilde planlayarak yarattıkları faydayı da çoğaltabiliyor. Şimdiyi olduğu kadar yarını da gözeten her adım, geleceğin mirasına katkı sağlıyor. Bugünün ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini artırmak ancak uzun vadeli, sürdürülebilir çalışmalara odaklanan kayıpsız bir yaşam döngüsüyle mümkün olabiliyor. “Net sıfır” hedefi şirketlere güç verirken gezegeni iyileştirme, kaynakların sürdürülebilir yöntemlerle tedariki, karbon nötr markalar yaratma, ambalaj ve paketlemede plastik kullanım oranının azaltılması gibi konulara giderek daha fazla önem atfediliyor.
Bunun yanında şirketlerin iklim değişikliği ile mücadele için ekosistemi koruyucu çözümleri yalnızca gezegene değil kendi gelecekleri için de kalıcı değer sağlıyor. Bugün sürdürülebilir iş stratejileri için yapılan yatırımlar, şirketlerin gelecekte kar etmelerini hatta varlık gösterebilmelerini sağlayacak adımlar olarak görülüyor. Sürdürülebilirlik alanında gerçekleştirilmiş cesur ve anlamlı bir eylem, iyileştirilmiş pazar payına ve büyümeye katkıda bulunarak rekabet avantajı haline gelebiliyor.
Şu ana kadar daha iyi bir gelecek yolunda sorumluluk alan şirketler yeni sistemler geliştirerek çözüme ortak olmak ve pozitif etki yaratmak için büyük bir çaba gösteriyor. Yapılan çalışmalar, ortaya konan projeler çok daha fazlasını yapmak ve sürdürülebilirliğin ötesine geçmek için umut veriyor.