“Daha iyi ve daha adil bir dünya yaratma yolunda ilerliyoruz. Piyasalar, şirketleri iyilik yaparak kar etmeye yönlendiriyor; insanlar ise hem iyilik yapmayı, hem de fayda sağlamayı hedefliyor. Her yatırımın, işin ve kararın yarattığı etkiyi hesaplamamız gerekiyor. Bunu; piyasaların ‘gizli eline’ rehberlik eden ‘gizli kalp’ olarak tanımlayabiliriz. Bu yeni dünya, daha adil ve daha parlak bir geleceği hazırlıyor.”
Bu sözler, etki yatırımcılığına öncülük eden isim olarak değerlendirilen Sir Ronald Cohen’e ait. Etki yatırımcılığı; bir yatırımın finansal getiriye ek olarak; ölçülebilir, net pozitif sosyal ve çevresel etkiyi amaçladığı yatırım türü olarak nitelendiriliyor; ve küresel sanitasyon ihtiyacının giderilmesi, gıda atığı, sağlıklı gıdaya erişim, dağıtık yenilenebilir enerji sistemleri, mikrofinans, istihdam yaratma, nitelikli eğitim ve kapsayıcı sağlık hizmetleri gibi küresel çetrefilli problemlerin çözümüne sermaye akışı sağlamayı hedefliyor.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşma yolunda dünyanın zamanı giderek daralıyor. İklim krizinin yanı sıra bu yıl yaşanılan pandemi bize daha da hızlanmamız gerektiğini söylüyor. Bu nedenle sosyal girişimcilerin yaratacakları etkiyi çok daha hızlı göstermelerini sağlayacak yöntemler geliştirilmesi çok önemli. Imece impact programı da işte tam bu noktada çok önemli bir misyon üstleniyor.
Zorlu Holding’in de kurucu ortakları arasında yer aldığı sosyal inovasyon platformu imece, sosyal girişimlere verdiği desteği, ileri seviye girişimler için ‘etki hızlandırıcısı programı’na dönüştürdü. imece impact etki hızlandırıcısı programı, Türkiye’de sosyal etki üreten girişimlerin etkilerini daha görünür kılarak müşteri, özel sektör partnerleri ve etki yatırımcıları tarafından daha anlaşılır olmasını amaçlıyor. Sürecin nasıl hayata geçirildiğini iş birliğini oluşturan tüm paydaşlardan dinleyelim
“Zorlu Holding olarak Akıllı Hayat 2030 sürdürülebilirlik vizyonumuza paralel; eşit, kapsayıcı, adil ve akıllı bir gelecek için insan odaklı ekosistemler ve yenileyici iş modelleri kuruyor; radikal iş birliklerinden güç alıyoruz. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma için belirlediği ‘Amaçlar için Ortaklıklar’ isimli 17. Maddesi doğrultusunda; toplumsal etkimizi paydaşlarımızla yaptığımız iş birlikleriyle artırmayı; rekabet değil rekaberlik ilkesiyle hareket etmeyi önemsiyoruz. Bu dönüşüm hem işimizin devamlılığı hem de dünyanın geleceği adına, artık bir seçim değil, bir zorunluluk olmak durumunda. Kolektif aklı ve emeği ortaya koymalı ve aksiyon almalıyız zira gerçek bir değişim için sistem temelli bir dönüşüme ihtiyacımız var. Akıllı Hayat 2030 sürdürülebilirlik vizyonumuz doğrultusunda kaynaklarımızı sosyal etki yaratabilecek alanlara yönlendiriyoruz. Dört yıl önce Zorlu Holding olarak sosyal inovasyon platformu imece’nin kurucu ortaklarından biri ve aynı zamanda ilk üç destek programının da partneri olduk. İlk üç mesele sürecini de Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma için belirlediği 17 amaç arasında yer alan “Nitelikli Eğitim” “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ve “Eşitsizliklerin Azaltılması” konuları etrafında gerçekleştirdik. imece ile bugüne kadar 43 sosyal girişimle yollarımız kesişti. Bu süre zarfında 10 sosyal girişim ile oldukça yakından çalışma fırsatına erişildi. 1 milyon TL hibe desteğinin yanı sıra 232 mentor ile 2.000’den fazla saat mentorluk ve eğitim gerçekleştirildi. imece 2020 itibarıyla büyüme aşamasındaki etki girişimcilerinin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir program eksikliğinden yola çıkarak, girişimlerin büyüme adımları ve yatırım süreçlerinde etkilerini daha net görmeleri için destek programını bir etki hızlandırma programına dönüştürdü. imece Impact Etki Hızlandırma Programı kapsamında; 3’ü Döngüsel Ekonomi, 4’ü Nitelikli Eğitim alanlarına odaklanan 7 girişim ile birlikte çalışılıyor. Biz de Zorlu Holding olarak programın ana partneriyiz. Bununla birlikte yine yakın dönemde sosyal, kültürel ve çevresel meselelere kolektif bir şekilde gençlerle birlikte çözüm üretilmesini sağlayan, imece’nin açık inovasyon laboratuvarı imeceLAB’in Yeni Bir Lider Derneği ile ‘Sağlıklı Bireyler ve Topluluklar’ temasıyla gerçekleştirdiği mesele sürecinin ana partneri olduk. Bu sürece katılan 20 farklı şehirden 115 genç, insan odaklı tasarım metodolojisini takip ederek sosyal fayda odaklı çözüm fikirleri geliştirdiler."
“Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak için önümüzde çok fazla bir zaman yok. 2030’a 114 aydan az bir zaman kaldı. Önceliklerimizi belirleyerek çok daha fazla hızlanmamız gereken bir sürece giriyoruz. Bu hızlanmayı desteklemek için insani ve nakdi sermayeyi artırmamız gerekiyor. O yüzden ekonominin temel sürükleyici gücü olan şirketler burada çok kritik bir sorumluluk alarak hızlandırıcı rolü üstlenebilirler. Bunun için şirketlerin kaynaklarını ve yatırımlarını etki gücü yüksek alanlara kaydırmaları, değişim ve dönüşüm hızını daha da artıracak önemli bir faktör.”
AB Yeşil Mutabakat (Green Deal) ile sürdürülebilirliği kurumsallaştırmaya hazırlanıyor. Bu strateji doğrultusunda hazırlanan Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ile ilk defa döngüsel ekonomiyle şekillenecek yeni nesil bir ekonominin temelleri atılıyor. Pandemi öncesi verilere baktığımızda Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın gerçekleşmesinin 12 trilyon dolarlık pazar fırsatı ve 380 milyonluk istihdam yaratacağı gibi bir öngörü olduğunu görüyoruz. Araştırmalara göre düşük karbon ekonomisine geçiş, alışılagelmiş işe kıyasla 26 trilyon dolarlık tasarrufa yol açacak. Bu doğrultuda şirketlerin etki yatırımlarına doğru yönelmeleri çok büyük bir çarpan etkisi yaratabilir. Paydaş temelli bir yapıya dönüşmeye istekli tüm şirketlerin imece gibi ortak zeminlerde buluşması ve aynı ekosistem içerisinde rekaberlik anlayışıyla bu konularda iş birliği içinde olmasının çok önemli ve kritik olduğunu düşünüyorum.
“Günümüzde sosyal ve çevresel problemlerin çözümünü sadece kamunun elindeki müdahale araçları ile çözebilmemiz imkansız. Diğer yandan sınırlı kaynakları olan bir gezegende sınırsız büyümeyi devam ettirebilmek de mümkün değil. Bu nedenle, iklim krizi ve pandemi gibi global sistemik riskler ile kaynak yoksunluğu, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, biyoçeşitlilik kaybı ve dijital ayrışma gibi ana meselelerden kendini soyutlamış şirketlerin orta ve uzun vadede sağlıklı bir büyüme şekli ortaya koyması çok zor. Ancak, bu şirketlerin yerleşik üretim modellerini dönüştürebilmeleri ve değişen iş ortamına hızla adapte olabilmeleri de oldukça zor. Bu kapsamda, sorunlara daha hızlı çözüm üretebilen, yerleşik düzenin dışında düşünebilme kabiliyeti olan, yetenek ve inovasyon gücünü bir araya getirebilmiş yeni girişimlerin sayısı her geçen gün artıyor. Hızlı büyüme zemini bulan bu girişimlere yönelik yeni bir yatırım ekosistemi de gelişiyor.”
“Son 10 yılda etki odaklı girişimlere yatırım yapmak isteyen toplam yönetilen varlıklar birkaç milyar dolardan 715 milyar dolara gelmiş durumda. 2030’a kadar da 5’e katlanması bekleniyor. Hatta, gelecekte yeni unicornların etki odaklı girişimlerden gelmesi yüksek muhtemel. Özellikle; finansal güçlendirme ve finansmana erişim (Fintech), sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık teknolojileri (Healthtech), eğitime erişim (Edutech) ve özellikle iklim değişikliği ile mücadele alanında temiz teknolojilerin (Cleantech) çok yüksek bir potansiyeli var. Etki yatırımlarında oyun değiştirici unsur ise sermaye piyasasının elinde bulunan kaynakları etki odaklı girişimlere aktaracak modellerin geliştirilmesi. Bu anlamda, kaldıraç etkisi yaratacak iki müdahale alanı ise; büyük kurumsal yatırımcıların ellerindeki varlıkları etki odaklı şirketlere aktarmalarını sağlayacak ürünlerin geliştirilmesi ve yeni jenerasyon bireysel tasarruf sahiplerinin ve yatırımcıların varlıklarının etki odaklı girişimlerle buluşacağı platformların oluşturulması.”
Son yıllarda Türkiye’de geliştirilen Girişim Sermayesi Fonları bu anlamda oldukça değerli. Girişimlerin yatırımcı ile buluşmasını sağlayan çok önemli bir fonlama aracı. Diğer yandan, özellikle etki odaklı yatırımlarda en önemli sorunlardan birisi melek yatırım ile ilk yatırım turu arasında ölçeklenmeyi sağlayacak olan finansman boşluğu. Bunun için de Türkiye’de hızlıca “equity crowding” yaklaşımına izin veren düzenlemelerin çıkarılması gerekir. Özellikle bireysel tasarruf sahiplerinin küçük meblağlar ile de olsa etki odaklı girişimlere ortak olmalarının sağlanması genç nesilde uzun vadeli yatırım anlayışını güçlendirirken hem de ölçeklenme konusunda sorun yaşayan girişimlerin sermaye ile buluşmasını sağlar. Halka açık şirketlerin de bu dönüşüme katılması, ekonominin ve dolayısıyla sistemin dönüşümü açısından çok değerli fırsatlar sunuyor. Bu anlamda; etki odaklı tematik fonlar olarak değerlendirebileceğimiz yeni ürünlerin portföy yönetim şirketleri tarafından piyasaya sunulması (Alternatif Enerji Teknolojileri Fonları, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği temelinde geliştirilen Kadın Hisse Senedi Fonu) bu anlamda önemli bir gelişme. Öte yandan, konvansiyonel şirketler açısından da bu alanlarda hiçbir şey yapmamanın maliyetinin uzun vadede çok yüksek boyutlara ulaşacağını söylemek lazım. Araştırmalar da bunu destekliyor. Son 20 yılda sürdürülebilirliğe yatırım yapan şirketlere yapılan 1 doları yatırımın ortalama getirisinin 28 doları, yapmayanların ise 14 doları civarında kaldığını görüyoruz.”
“Topluluk yaklaşımıyla karmaşık meselelere nasıl çözüm bulabiliriz sorusuyla yola çıkan imece; toplumsal, ekolojik ve kültürel meselelere çözüm üreten bireylerin ve kurumların bir araya geldiği bir sosyal inovasyon platformu. imece olarak, 2020’ye kadar 50’ye yakın girişime toplam 232 mentor ile 2000’den fazla saat eğitim ve mentorluk imkanı sunarak 10 girişime 1 milyon TL hibe sağladık. imece olarak, sosyal girişimlerin gezegenin ve toplumun yaralarına dokunan, çözümler getiren ve sistemsel dönüşümleri tetikleyen en etkin ve en güncel yapılar olduğuna inanıyoruz. 2016 yılından bu yana imece Sosyal Girişim Destek Programı adını verdiğimiz girişimcilik programı ile 43 sosyal girişimin fikir aşamasından büyümesine şahit olduk. Bu süre zarfında 10 girişime hibe desteği vererek ölçümlenmelerinde rol oynadık. Ancak, pandeminin getirmiş olduğu mevcut durum ve Küresel Amaçlara ulaşmak için kalan zamanın giderek azalması ile birlikte hızlanma ihtiyacını fark ettik. Bu nedenle fikir aşamasını geçmiş, büyüme aşamasında sosyal girişimlerin üretmiş olduğu etkiyi görünür kılan ve girişime yönelik 1-1 girişim koçluğu çalışmaları kapsayan yeni etki hızlandırma programımızı Kasım 2020 itibariyle başlattık. Nitelikli Eğitim ve Döngüsel Ekonomi konularını mesele edinmiş girişimlere başvuru çağrısı yaptık. Programımız ile bu alanlardaki ölçeklenebilir girişimleri desteklemeyi amaçlıyoruz. Zorlu Holding’in ana parnerliğinde sunduğumuz etki hızlandırma programı kapsamında, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile birlikte, girişimlerin üretmiş oldukları etkiyi ölçülebilir kılarak, kime, ne için, ne kadar ve hangi kapsamda sosyal ve çevresel etki ürettiklerini görünür kılıyoruz, girişimlerin sosyal etki raporlarını hazırlıyoruz.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplumsal ve çevresel sorunların çözümüne yönelik bir finansman açığı bulunuyor. Küresel piyasalar için de oldukça yeni olan etki yatırımcılığı Türkiye’de özellikle pandemi ve iklim krizinin somut etkilerini görmemiz ile birlikte daha konuşulur oldu. 18-19 Mart 2021 tarihlerinde düzenlediğimiz imece summit: Geleceğe Etki Zirvesi sonuçları, sürdürülebilirliğin sadece dünyada yükselen bir trend olmaktan çıktığını ve olumlu etki yaratmanın artık şirketler için bir zorunluluğa dönüştüğünü gösterdi. Türkiye’de etki yatırımının gelişmesi için geleneksel yatırımcıların bakış açısını değiştirmenin gerekliliği vurgulandıktan sonra küresel perspektifte dönüşüm için atılan adımların, yatırımcıları etki yatırımına yönlenmeye teşvik edeceği sonucu ortaya çıktı. Gördüğümüz bir diğer sonuç, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın da girişimlerin faaliyetlerini ana akım haline getirmesine ve organize etmesine yardımcı olduğu için etki yatırımı için de sağlıklı bir çerçeve sağladığı yönünde. 2021’in ikinci yarısı itibariyle, ekosistemden çeşitli aktörlerin etki fonları kurduklarını görüyoruz. Kısacası ülkemizde etki yatırımcılığı konsepti henüz başlangıç aşamasında olsa da, hem arz tarafında etki yatırımcılarının sayısının arttığı hem de talep tarafında etki üreten girişimlerin her geçen gün büyüdüğünü gözlemliyoruz.
AnadOlive kurulduğu ilk günden bu yana etki yaratmak üzere hareket ediyor. Bu etki hem insan hem de doğa için. Bir tarafta ortaya koyduğumuz inovatif ürünümüzle çevre için fayda yaratırken diğer taraftan ürünümüzün sağlıklı içeriği ile doğru beslenmeye katkı sağlıyoruz. İlk ürünümüz olan Toz Zeytin ile zeytin ve zeytinyağı prosesinden çıkan yan ürünler artık doğanın karşısında değil doğanın yanında yer alıyor. Çünkü biz onları yeni teknolojik yöntemlerle işleyip Toz Zeytinin bileşeni haline getirdik. Böylelikle doğadan insana, insandan doğaya faydalı olabileceğimizi ortaya koyduk. Yüksek katma değerli, besin içeriği bakımından zengin, konsantre bir ürün ortaya çıkardık. Öyle ki 20 gr Toz Zeytinin içerisine 100 adet zeytini sığdırmayı başardık. Etki odaklı girişimcilik ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) adeta birbiri ile iç içe geçmiş diyebiliriz. AnadOlive bir dizi amaç için taahhütte bulunuyor; SKA 6-Temiz Su ve Sanitasyon, 9-Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı, 12-Sorumlu Üretim ve Tüketim, 15-Karasal Yaşam. Seçtiği hammadde ve kimyasalsız üretim ile toprağı ve suyu koruyor. Bunun yanında yeni teknolojik yöntemlerle ürün işlediği için kaynak kullanımı konusunda da çevre odaklı ilerliyor. Nihayetinde yaptığı ileri dönüşümle de sorumlu üretim ve tüketimi destekliyor. Bunun yanında bir kadın girişimci tarafından kurulmuş olan AnadOlive aynı zamanda kadın mühendis istihdamına da öncelik veriyor.
“Bugün sorunlara akılcı ve alternatif çözümler getirmek daha yaşanabilir bir gelecek için oldukça gerekli. Etki odaklı girişimciliği, çevresel ve toplumsal sorunları göz önünde bulundurarak sosyal ve çevresel etki yaratmayı öncelikli amaç olarak belirlenmiş, ekonomi ve ekoloji arasındaki doğru köprünün kurulduğu girişimcilik anlayışı olarak tanımlayabiliriz. Laska yenilikçi, çevre dostu ve sürdürülebilir üretim yaklaşımları ve döngüsel ekonomi anlayışı ile ömrünü tamamlamış lastikleri dönüştürürek ekonomiye geri kazandıran bir yüksek teknoloji girişimi. Laska olarak sahip olduğumuz yüksek teknoloji ve benimsediğimiz döngüsel ekonomi anlayışı ile atık lastiklerden iki ayrı hammadde elde ediyoruz: karbon siyahı ve yenilenebilir yakıt. Hammadde olarak kullanılan iki ürünümüz en temelde müşterinin sürdürülebilir ve çevreci hammadde ihtiyacına yanıt veriyor. Yaptığımız dönüşüm ve elde ettiğimiz ürünlerle atık lastikleri çevresel bir sorun ve ekonomik bir kayıp olmaktan kurtarıyoruz. Atık lastik dönüşümü ile elde ettiğimiz yüksek teknoloji ürünü çevre dostu ürünler, iklim krizi, doğal kaynakların kirliliği ve bunların tetiklediği ekonomik sorunların çözümüne katkı sağlıyor. imece impact etki hızlandırma programı kapsamında bir araya geldiğimiz imece ekibi ve program ortakları, Laska olarak yarattığımız sosyal ve çevresel etkiyi görünür kılmamız noktasında bizim için destekleyici etmenler oldu.”
İnternete ulaşabilen her çocuk yazılımcı ekosistemine dâhil olabilecek Etki odaklı girişimcilik dediğimiz zaman bizler için bir probleme
Etki odaklı girişimcilik dediğimiz zaman bizler için bir probleme çözüm bulmanın haricinde insanlara fayda sağlamak ve geleceklerini şekillendirmek geliyor. Günümüzde hayatın her alanında yer alan teknoloji ve yazılımlar sayesinde insan yaşamı daha kolaylaşmakta ve insan gücü gerektiren birçok alanda makineleşmeye gidilmekte. Bizler de Kodris olarak hayatımızdaki önemi giderek artan yazılımların geliştirilmesi için geleceğin yazılımcılarını yetiştirmeyi hedefliyoruz ve bu hedefimiz kapsamında küçük yaştan itibaren her yaş grubundaki çocuklara, cinsiyet, gelir durumu, ırk gibi ayrımlar yapmaksızın, herkes için erişilebilir kodlama eğitimi hizmeti sağlamayı amaçlıyoruz. İnternete ulaşabilen her bir çocuk Kodris ile birlikte yazılımcı ekosistemine dâhil olabilecek alt yapıya sahip oluyor. Oyunlaştırılmış kodlama eğitimi hizmeti sunduğumuz platformumuz sayesinde çocuklarımız problem çözme, analitik ve algoritmik düşünme gibi 21.yüzyıl becerilerini sahip oluyorlar. Bu beceriler ile çocuklar toplumsal problemlere çözüm oluşturabilme yetkinliğini kazanıyor ve yazılım dünyasında kariyere sahip olmak için ilk adımı atıyor. imece impact programı kapsamında diğer sosyal girişimciler ile bir araya gelerek ekosisteminde yer alan diğer girişimleri tanıma fırsatına sahip olduk ve düzenli aralıklarla yapılan görüşmelerle iyi bir iletişim ağı kurduk.