Olmaz tabii ki… Zira sürdürülebilirlik, büyümeye dair her ne yapıyorsan onu biteviye tekrarından gelir. Ata biner atayı unutur, attan iner atı unutur zihin yapısıyla büyümeniz, taşikardi kalp kardiyo kaydı gibi, bir yukarı bir aşağı zıplayıp durur, orta gelir tuzağında patinaj yaparsın.
Sürdürülebilir büyümek tüm toplumların dilinde ancak herkesin harcı değil. Zira sürdürülebilirlik, söylemle değil, eylemle mümkün. Birbiriyle tutarlı, bütüncül yaklaşımla hazırlanmış, siyaset ve partiler üstü anlayışı benimsenmiş toplumların harcı… Bizde ise içi boşaltılmış bir slogan yalnızca…
Sürdürülebilir büyüme ne işimize yarayacak?
1-Öncelikle fiyat istikrarın olur. Enflasyonun kontrol altındadır. Merkez bankası paranın dümenindedir. Faizini siyaset değil, piyasayı da bilen uzmanların belirler.
2-Büyüme, sürdürülebildiği oranda refaha yansır. Kalıcı refahın birincil şartı da büyümenin sürmesidir.
3-İşsizliğin düşüktür ve mesleki derinlikler oluşmaya başlar. Yeni işler üretilir, olanlar geliştirilir.
4-Özgürlükler artar. Piyasa ekonomisi içinde daha az yasaya ihtiyaç duyarsın. İktisadi düşünce özgürleşir. Malına, servetine çökmek isteyen siyasiler türemez. Evrensel hukuk hizmetindedir.
5-Cari fazla verirsin, altyapı yatırımlarına özkaynak temin eder, ithalata bağımlılığını azaltırsın.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…
Büyüme sürerse mutluluk endeksi de yükselir mi?
Evet. Bu da seni göç veren ülke olmaktan çıkarır, daha fazla milletlerin cazibe merkezi haline gelirsin. Eğitim kurumların küresel markalar üretir, kültürel unsurların senin yumuşak gücün haline gelir. Vietnam’a bak… Eğitimi çözdü ve kendi ekonomik mucizesini gerçekleştirdi. Biz ise hala sürünüyoruz.
Toplumda hoşgörü artar mı?
Refah artışı, daha fazla bireyin uygarlık talebini tetikler. Bu da işbirliği kültürünü yüceltir. Ardından hoşgörü ortamında toplumsal barışın çimentosu oluşur. Çatışmalar yerini işbölümüne bırakır. Eğer üretmiyorsan, çatışma üremeye başlamıştır. Üreten insandan korkma, hoşgörüyü de geliştirecektir.
not/ Büyürken enflasyonu çözme modelimiz, Con Ahmet’in devridaim makinesi gibi
Türkiye, zaman zaman yüksek büyüme oranlarını gerçekleştirdi. Ancak bunu sürdüremedik. Zira dış kaynağa bağlı ekonomik modellerimiz, ithalata mahkûm ihracatımız ve ekonomi yönetimindeki zaaflarımız bizi yüksek büyümeden alıkoydu. 2011’deki çift haneli büyüme bol sıcak paradan gelmişti.
Ara malı ve hammadde ithalatımız için gereken dövizi zaten bu kaynaklarla sürdürülebilir kılamazdık. Bu tıpkı, “Con Ahmet’in devridaim makinesi” gibi imkânsızdı. Hani şu sürekli dönerek sonsuz enerji üretebildiğini iddia eden bir mucidimiz var ya…
Con Ahmet’in devridaim makinesi; ürettiği enerjiden başka kaynak olmadan, tükettiği enerjiyle sürgit hareket edebileceğini sanmanın sembolik ifadesidir. Bir dinamonun ürettiği elektrikle çalışan motorun, aynı dinamoyu çevirmesi hali… Milyonlarca devridaim modeli denenmiş ve çalışmamıştır.
Bugün büyüme modelimizde Con Ahmet’liğimiz, bir yandan yüksek büyüme umarken enflasyonu düşüreceğimizi sanmak oldu. Sahi, ne kadar fazla Con Ahmet’lerimiz varmış ve tükenmediler hala…