Kavramların içini boşaltmakta, kısa zamanda önemsizleştirmekte üstümüze yoktur her halde. Nelere tanık olmadık ki; “halkla ilişkiler” dendi, cici kızlar öne sürüldü, “koçluk” dendi, hayat tecrübesi olmayanlar meydana çıktı, “iletişim”dendi, iletişim faciaları yaşandı, “kurumsal sosyal sorumluluk” dendi, reklam kampanyasına döndü. 2.0’lar, 3.0’lar, 4.0’lar gündeme geldiği hızla gündemden çıktı.
“Metaverse”in başına ne gelecek meraktayım. Son günlerin moda kavramı “sürdürülebilirlik” için de bir kader planı var mı? Onun da kısa zamanda içini boşaltacak mıyız? Biliyoruz ki tüm bu yeni kavramlar bizim dışımızda gelişti. Belirli bir gelişme sürecinin evreleri, sonuçları olarak başka yerlerden önümüze geldi. Kopyaladık ama özensiz, eğri büğrü yapıştırınca gördük ki olmuyor. Bari sürdürülebilirliği harcamayalım. Çünkü bu kavram sadece belli bir alanı, belli bir grubu ilgilendirmiyor; top yekün hepimizi ilgilendiriyor, çünkü geleceğimizle ilgili!
Benim de 2006 yılından bu yana ülke direktörlüğünü yürüttüğüm dünyanın önder marka değerleme ve danışmanlık firması BRAND FINANCE ilk kez bu yıl “Küresel Sürdürülebilirlik Algısı” raporunu yayınladı. Bu raporda dünyanın belli başlı markaları sürdürülebilirlik algılarına göre sıralanıyor. Yapılan araştırma ve değerlendirmelere göre, insanların algısı “zarar vermesin”den “olumlu etki yaratsın”a evrilmiş durumda. Yani zarar vermemesi yetmiyor, olumlu etki yaratması bekleniyor.
Son yıllarda tanık olduğumuz küresel salgın, tedarik zincirinde bozulma, enerji tedarikinde sıkıntı, sıra dışı iklim hareketleri ve dahası ne kadar kırılgan bir çevrede, sosyal ve ekonomik iklimde yaşadığımızı bizlere anımsattı. Böyle dönemlerde hem çevresel hem sosyal dönüşüme ve işbirliğine duyulan ihtiyaç daha da iyi anlaşıldı. İnsanlar için kurum ve kuruluşların gerçekçiliği, samimiyeti, şeffaflığı böyle dönemlerde daha fazla gerekli; “ne kadar güvenebilirim?”.
Sürdürülebilirlik ne demek? Şimdiki kuşakların ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını gözeterek gidermesi demek. Bunun için ekonomik büyüme, gelişme ile çevre koruma ve sosyal refah arasında bir denge kurulması demek. Yani, öyle bir denge kurayım ki hem ben iyi yaşayayım hem de benden sonrakiler, demek. Bencil olmamak demek. Kendi refahı için sonrakilerin refah fırsatını harcamamak, demek. İşte bu nedenle başta çevre sorunlarıyla mücadele geliyor. Doğayı koruyup kollamak geliyor. Kaynakların tüketilmemesi geliyor. Har vurup harman savurmamak geliyor. “Hepsi benim değil, bunda bir sonrakilerin de payı var” diyebildiğimiz ve dediğimizi gerçekleştirebildiğimiz kadar sürdürebiliriz.
Peki, biz sürdürebilir miyiz? Hoyratça talan ederken, sadece günü kurtarmaya uğraşırken, gelecek kuşakları göz ardı ederken ve tüm uyarılara rağmen bu bencilce gidişte ısrar ederken biz neyi vaat edebiliriz? Olsa, olsa gelecek kuşaklara yaşamı zehir eden bedbaht bir geleceği. Harcanan ekonomik bağımsızlığımızı, fırsatlarımızı. Tüm bu nedenlerle sürdürülebilirlik yaşamsal bir gereklilik. Sözde değil, özde tutum ve davranışları gerekli kılan bir gerçeklik. İşte tam da bunun için altı oyulmaması gereken bir kavram. Hakkınca buyrukları yerine getirilmesi gereken bir ödev. Yok öyle geçmişteki “PR’cılar”, sözde “koçlar”, yapmacık “iletişim”, reklam kokan “kurumsal sosyal sorumluluk”. Bunların hiç biri gelecek kuşaklara hesap niteliğinde değilken sürdürülebilirlik öyle olmayacak. “Dilimin yarısı benimdi, niye onu da yedin, bitirdin?” diye sorulacak, yakana yapışılacak. O nedenle sahtecilik OUT, samimiyet IN!
Haftanın Yeri: Salla, Finlandiya
Salla, Finlandiya’nın Kuzey Kutbu’na yakın Lapland Bölgesi’nde yer alan 3,500 nüfuslu bir yerleşim. Çok soğuk bir iklime sahip. İlk kayağın burada bulunduğu belirtiliyor; 5,000 yıl öncesine ait! Çok uzun geçen kış günleri gittikçe kısalmaya başlayınca dünyanın dikkatini küresel ısınmaya çekmek için yaratıcı bir kampanya başlatmışlar; 2032 Dünya Yaz Olimpiyatlarına aday olmuşlar! Tabii ki gerçek anlamda değil. Ancak bu kampanyanın etkisi çok büyük olmuş. Sosyal platformlarda küresel ısınma ile ilgili tartışmalar yüzde 879 artmış! Kampanya izleme yüz milyonlara erişmiş.
Hazırlanan video ve görsellerde kar buz içerisinde yaz anlarını anımsatan giysiler, donanımlar ile Sallalılar yer alıyor. Gelecek günlerin endişesini yansıtmaya çalışıyorlar. Kestirilemez hava koşullarından, kısalan kış döneminden söz ediyorlar ve herkesi iklim kriziyle mücadeleye davet ediyorlar. Seçilen yöntem oldukça çarpıcı ve ince alay, kara mizah içeriyor. Doğal olarak da çok etkili oluyor. Kampanyanın yaklaşık 100 ülkede izlendiği belirtiliyor. Kampanyanın destekçileri arasında ünlü çevre aktivisti Greta Thunberg de yar alıyor. İklim sorununun sadece yerel yönetimlerin üstesinden gelebileceği bir sorun olmadığı vurgulanıyor. Her bireyin katkısının önemli olduğu, toplumda zihinsel dönüşüm, tutum ve davranışlarda değişiklik gerektiği belirtiliyor. Küçük derelerin bir araya gelip büyük nehirler oluşturduğu anlatılıyor. Yayınlanan video şu soruyla sona eriyor: “2032 yaz olimpiyatlarının burada olmasını gerçekten istiyor musunuz?” Salla 2032 - Full Film HD - YouTube