Çocukluğum dayımlarla birlikte oturduğumuz iki bölümden oluşan avlulu bir evde geçti. Şimdi bir tek taşı bile kalmamış, arsaya dönüşmüş bir kısmı betonarme ve taş, bir kısmı da ahşap olan eski bir evde... Tabii ki her gün bir aradaydık. İlkokulda gerçekten çok başarılı bir öğrenciydim. Dayım, hiç kuşkum yok, iyi niyetli bir yaklaşımla yararıma olacağını düşünerek beni motive etmek amacıyla hep şöyle derdi:
“Sen şimdi ilkokulda böylesin, ortaokula başla, bu kadar başarılı olamaz, bu kadar iyi not alamazsın!”
“Hele bir ortaokulu git, görürüz seni!”
“İlkokulda çalışkan çocuk olmak ne ki, seni ortaokulda görelim!”
Bir, üç, beş; ben dayımdan hep bu yaklaşımı gördüm. Dedim ya, kesinlikle iyi niyetliydi ve beni motive etmeye çalışıyordu.
Ama bu yaklaşım ters tepti! Sonraları düşünüyorum da, zamanla ben şöyle düşünmeye başladım:
“Demek ki ortaokulda çok başarılı olmamak normal, ben de diğer çocuklar gibi not alsam olur, çok çalışmama gerek yok.”
Ortaokula başlamamla birlikte ilkokuldaki o pekiyi notlar da kalmadı, takdir belgeleri de. Sıradan, sınıfını ancak geçen bir öğrenci olmuştum.
Küçük bir çocuğa defalarca (iyi niyetli de olsa) “Başarılı olamazsın” denilmesi etkisini göstermişti. Kafama, başarısızlığın normalliği kazınmıştı çünkü.
“Niye yapmayalım” dedirtmeyin!
Konu, benim çocukluğum ve okul hayatım değil tabii ki.
Konu, yanlış yaptığı düşünülen bir kuruma karşı cephe alındığı zannedilirken, "Nasıl olsa yine yaparlar" gibi bir tutumla farkında olmadan o yanlışın yapılmasının normal bulunur hale gelmesi.
Çocuk ya da büyük, birine sürekli olarak “Sen bunu yapamazsın” derseniz onu yapamayacağına ikna etmiş olursunuz.
Bir kuruma da sürekli olarak “Sen oranlarla oynarsın, zaten oynuyorsun” derseniz, o kurum da hiç yapmıyorsa bile gün gelir “Demek ki oranlarla oynamam normal bulunacak, yapayım bari” deyiverir.
Konu enflasyon, konu TÜİK
Bu kadar uzun girizgahtan sonra gelelim sadede...
Türkiye İstatistik Kurumu denildi mi geniş kitlelerin aklına yalnızca enflasyon verisi gelir. Vatandaş geçim derdinde olduğu için bu gayet normaldir.
Çünkü açıklanan oran vatandaşın gelirini doğrudan etkiliyor. Devlet memurları ve emekliler ile diğer çalışanların büyük bir kısmının maaş ve ücret artışı TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranına göre belirleniyor.
TÜİK adeta ağzıyla kuş tutsa, inandırıcılığı olmayan bir kurum haline geldi. Açıklanan enflasyon oranını neredeyse kimse gerçekçi bulmuyor.
Herhangi bir hesaplamayı yanlış yapmak başka, özellikle kasıtlı düşük açıklamak başka!
TÜİK, yanlış hesaplama yapmakla olduğu kadar, bundan daha çok ölçümü doğru yapmakla birlikte oranı düşük açıklamakla eleştiriliyor.
Ama eleştirideki yaklaşım yanlış! Bu eleştiriyi yapanların söylemlerine bakıyoruz; TÜİK eğer oranı 5 belirleyip 3 açıklıyorsa bunu sürdürmesi için adeta teşvik ediliyor!
Evet teşvik ediliyor! Nasıl mı?
Şunlar söylenerek:
-
TÜİK’ten başka ne beklenirdi ki...
-
TÜİK yine yaptı yapacağını.
-
TÜİK enflasyonu yine gizledi.
-
Bunlar memura az zam verilsin diye her şeyi yapar.
-
Yüksek enflasyon oranı açıklanır diye beklemeyin, TÜİK halleder!
-
TÜİK sıfırlar!
-
TÜİK bir yolunu bulur!
-
TÜİK hükümeti üzmez!
-
TÜİK ayarlar!
Söylenenler üç aşağı beş yukarı bunlar.
Siz suçu normal görür, normal gösterir, sineye çekerseniz ve daha kötüsü tekrarını beklediğinizi belirtirseniz, hiç merak etmeyin o suç tekrarlanır.
Siz de aynısını yapardınız!
Varsayın ki enflasyon oranlarıyla oynadığını ileri sürdüğünüz TÜİK yöneticilerinin koltuğunda siz oturuyorsunuz. Karşı tarafa, yani vatandaşa bakıyorsunuz; kimse açıkladığınız oranlara inanmıyor.
İnanmıyor ama bu yaptığınızın suç olduğunu ve bir gün bundan dolayı yargılanacağınızı, ceza alacağınızı da kimse söylemiyor.
Koro halinde bu suçu işlemeye devam edeceğiniz dile getiriliyor. Aslında suç ya da görevi kötüye kullanmak diyen de yok; en fazla beddua ediliyor size. Çoğu işimizde olduğu gibi bu da dua ya da bedduaya kalmış görünüyor!
Sizi yüksek belirleseniz bile düşük oran açıklamaya adeta teşvik ediyorlar. Çünkü herkes bunu yapacağınızı söylüyor. Kabul etmişler, normal buluyorlar bunu, siz de niye yapmayasınız ki!
Oranı yüksek açıklayıp siyasilerle sıkıntı yaşamaktansa düşük açıklar, yukarıyla arayı iyi tutarsınız; vatandaş da zaten nasıl olsa böyle yapacağınızı kabullenmiş!
Sürekli olarak “Böyle yaparak suç işliyorsunuz ve günün birinde bu yüzden hesap verecek, yargılanacaksınız, bu yaptıklarınızın hesabı yargı önünde sorulacak” denilse keyfiniz kaçar belki; ama bunu yapan, söyleyen yok ki.
“Desek ne olur ki?”
Bir de şöyle bir durum var. “TÜİK zaten böyle yapar, enflasyon oranını düşük açıklar” yaklaşımı sergilemenin, bunu kabullenmenin yanlış olduğunu söylediğimde aldığım tepki bu oluyor işte: “Desek ne olur ki?”
Yarın bir şey olmaz tabii ki. Ama her gün, her gün söylerseniz; bunu yalnızca TÜİK’e değil, görevini kötüye kullanan tüm kişi ve kurumlara söylerseniz bazı şeyler bir anda değilse de zaman içinde değişir tabii ki.