Geride kalan haftada bu köşe nezdinde global cephedeki rüzgar değişiminden söz etmiş ve uzun uzun enflasyon beklentileri ve fiyatlamalara etkilerinin belirginleştirdiği risklere giriş yapmaya çalışmıştık. Son 5 gün gösterdi ki zamanlama açısından şansımız fena gitmemiş. Şimdi şubat ayı işlemlerini sonlandırmaya hazırlanıyoruz. Sonrasında zorlu mart ayı ve belki de muhtemel yeni fiyatlama beklentilerini işlemlere dahil etmeye çalışacağız. Öyle görünüyor ki karmaşa açısından 2023 önceki birkaç seneyi aratmayacak.
Kaçıranlar ve yeniden hatırlamak isteyenler için kısa özet: Amerikan para politikasına dair beklentilerde sert bir güncelleme gerçekleşiyor. Faiz kanalı üzerindeki değişim hisse senetleri açısından Şubat’ın tüm haftalarına yayıldı. Şimdilerde konuştuğumuz Amerikan Doları gösterge seviyesi DXY nezdinde 105’li seviyeleri işaret ediyor. En ciddi yukarı yönlü revizyon ise kısa vadeli tahvil faizlerinde oluyor. ABD’de 2y vadeli tahvilin faizi geçtiğimiz haftada 20bp yükselerek yüzde 4,81’e yakınsarken, 10y vadelideki değişim +13bp ile daha sınırlı kaldı. Güçlü makro veriler resesyon endişelerini ötelerken Fed’e dair beklentileri bir kez daha yeniden fiyatlamaya maruz bırakıyor.
Makro set açısından TÜFE-ÜFE ve PCE datalarını bu sıralama ile takip ederiz. Son olarak cuma günü izlenen PCE verisinin yarattığı negatif sürpriz etkisi yatırımcı algısında değişime neden olma sürecini sıcak tutuyor. Normal de. Yaklaşık 1 ay sonra S&P 500 için yeniden 4000 bölgesinin aşağısını konuşuyor olmamız genel algılamayı da tehlikeye atıyor. Bir önceki düşüşte 4700’lerde başlayan kırılım bu kez 4100’lerde karşımıza çıkmış izlenimi veriyor. Gelecek 1-2 haftada takip edeceğimiz ISM ve istihdam verilerinden FOMC toplantısına uzanan yol mevcut sancıları daha da şiddetlendirme riski barındırıyor.
Yeniden fiyatlama sürecinin Fed faiz kanalı üzerine etkileri temmuz vadeli swap işlemlerinde yüzde 5,40 düzeyinin bizleri karşılaması ile daha yakından hissediliyor. Yıl başlangıcında nerede olduğumuz çokça tartıştığımız bir konu olduğundan piyasa-Fed makasındaki açıklık üzerinden gitmektense zaman aralığını daha kısa tutup 1 hafta öncesine parantez açmak istiyorum: sadece 1 haftalık süreçte buradaki değişim +12bp. 2023 sonuna baktığımızda ise +25bp’lık değişim ve yüzde 5,30’u görüyoruz.
Fed’in bir süredir biz fanilere işaret ettiği yüzde 5-5,25 aralığından sapmış değiliz. Piyasa cephesindeki iyimser senaryo Fed’i dikkate almaksızın yüzde 5’lerin aşağısında oluşup yılın ikinci yarısında faiz indirimi dahil tüm seçenekleri masada tutarken, bugünlerde olan biten de esasen daha gerçekçi bir tablonun olması gerektiği şeklindeki düzeltmesinden başka bir şey değil. Bu esnada ABD hariç küresel hisse senetleri sepetinin gelişmekte olan ülke varlıkları ile son 4 haftanın tamamında eksi kapanış gerçekleştirdiğini göz ardı etmeyelim. İşte şubat işlemlerinde olan tam da bu.
Yazıyı sonlandırmadan emtia cephesine de iki kelam etmekte fayda görüyorum. Piyasanın Fed’e yaklaşması enflasyon riskleri üzerinden gerçekleşse emtia grubu ve bayrağı önde taşıyan üye olan ons altında bunun yansımalarını izlememiz gerekirdi. Oysa bunu görmedik. $1800 bölgesinin hemen üzerindeki ons altın ve zayıf emtia endeksleri (BCOM gibi) şu aşamada risklerin finansal varlıklardaki reel faiz, hisse senedi ve USD kanalı üzerinden öne çıkartıldığını işaret ediyor.
Net/net öncelik ABD’de olmak üzere makro veri setinin negatif etkileri ile yine, yeni, yeniden yüzleşme süreci içerisinde olduğumuzu ve Fed’in resmi iletişim yönlendirmesinin ne olacağını bilmediğimizi unutmayalım. Bilinmezlikler oynaklık artışına dün de neden olmuştur, yarın da olmaya devam edecektir.