Şubat enflasyonu TCMB’yi mutsuz etti (etmiştir)

Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU

Şubat enflasyonu beklenenden yüksek geldi. Para politikası açısından sevimsiz bir gelişme. Merkez Bankası’nın yıl sonu tüketici enflasyon tahmini yüzde 36. Tahminin elbette bir alt bir de üst sınırı var. Alt sınırı yüzde 30, üst sınırı ise yüzde 42. Başkan Karahan 8 Şubat’ta gerçekleştirilen yılın ilk enflasyon raporunun sunum toplantısında, mevsim etkilerinden arınmış olarak aylık enflasyonun yılın ilk yarısında Ocak hariç yüzde 3 civarında hareket etmesini öngördüklerini açıklamıştı. Enflasyonun daha sonra yüzde 2,5 ve yılın son çeyreğinde ise yüzde 1,5 oranında gerçekleşmesi halinde yılsonu tahminine ulaşılacağının altını çizmişti. Bu çerçevede, enflasyonun ana eğiliminde bu senaryoya ters düşen kalıcı ve belirgin bir artış gözlenmedikçe, politika faizini daha fazla yükseltmeyeceklerini belirtmişti. Verdiği mevsim etkisinden arınmış aylık enflasyon öngörülerinde geçici sapmalar olabileceğini de vurgulamıştı.

Şubat tüketici enflasyonu yıllık olarak yüzde 67,1, aylık olarak ise yüzde 4,53 olarak açıklandı. Grafikte 2003-2024 döneminin her şubat ayında gerçekleşen aylık enflasyon oranlarının seyri yer alıyor. Yüzde 4,53 aylık enflasyon oranı bu dönemin en yüksek ikinci şubat enflasyon oranı. Dönem şubat enflasyonları ortalaması ise yüzde 1.06. Oldukça yüksek bir aylık enflasyon oranı ile karşı karşıyayız. Mevsim etkisinden arındırılmış olarak bakıldığında ise Şubat enflasyonu yüzde 3,99. Başkan’ın altını çizdiği yüzde 3 oranından açık ki çok yüksek.

Bu gelişmenin zaten yüksek olan yılsonu enflasyon bekleyişlerini olumsuz yönde etkilemesi tehlikesi var. Oysa bir yandan enflasyonun altında tutulan kur artışları diğer yandan geçen yıl ortalaması civarında seyreden ham petrol fiyatları enflasyonla mücadele açısından olumlu gelişmeler. Kaldı ki, kur artışının kontrolünü daha da kolaylaştıracak bir gelişme kapıda bekliyor: Fed’in yılın ikinci yarısında (daha önce?) faiz düşürmeye başlaması ihtimali çok yüksek. Bunlar iyi anlatılabilse ve ek olarak uygulanmakta olan programın eksiklikleri azaltılabilse ve bu sayede “acaba U-dönüş olur mu?” şüpheleri giderilebilse, enflasyonu yüzde 36-40 arasında bir düzeye düşürmek işten bile değil enflasyonu. Sonuçta yüzde 36-40; yine yüksek enflasyon.

Enflasyonla mücadele açısından neler eksik programda? Çok yazdım. Kısaca tekrarlayayım: Birincisi, Merkez Bankası Başkanı her istenildiği zaman görevden alınamamalı. 2001’de değişen yasa böyle hükmediyordu; oysa şimdi sık sık değişebiliyor Başkan. İkincisi, TÜİK’in enflasyon ve GSYH verilerinin elden geçirilmesi gerekiyor ve de TÜİK’in bağımsız bir yapıya kavuşması. Üçüncüsü, deprem harcamaları dışarıda tutulduğunda bütçe açığının 2024-2025 döneminde makul düzeylerde kalacağına dair Türkiye ekonomisini izleyenlerin ikna edilmesini sağlayacak önlemler alınmalı. Elbette gerekiyorsa; gerekmiyorsa da neden gerekmediğinin inandırıcı biçimde anlatılması. Dördüncüsü, en fazla üç aylık bir vade dikkate alınarak mevduat faizinin üç ayda gerçekleşecek enflasyonun üzerinde kalması sağlanmalı. Beşincisi, artık politika faizinin artırılması kaçınılmaz görünüyor. Altıncı olarak, yeşil dönüşüme ilişkin kalıcı hamleler gerekiyor. Güven Sak dünkü yazısında yeşil dönüşüme ilişkine olumlu bir gelişmeye işaret ediyordu. Sözünü ettiği Yatırım Ortamının İyileştirilesi Koordinasyon Kurulu’nun açıkladığı yeni eylem planıydı. Sonuç olarak ilk beşi kolaylıkla yapılabilecek işler. Sonuncusu ise biraz meşakkatli de olsa yapılmak zorunda. Peki, neden yapılmıyorlar?

Tüm yazılarını göster