Zafer ÖZCİVAN
Ekonomist
Uzun süreden bu yana devam eden yüksek enflasyonla mücadelemiz sürerken üstüne bir de Rusya-Ukrayna savaşının çıkmasıyla hayat pahalılığı ve enflasyon doruk noktasına ulaştı. Zaten kırılgan bir yapıya bürünen ekonomik durumumuzun önümüzdeki süreçte de zor geçeceği gözüküyor.
Yapılan tahminlerden uzak şubat ayı enflasyon rakamları TÜİK tarafından açıklandı. Halkın büyük bir bölümü TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına inanmasa da yüksek seyrin devem edeceği aşikardır. Çünkü oranlar her geçen ay, bir öncekini aratır duruma geldi ve her geçen ay bir öncekinden daha yüksek çıkıyor.
TÜİK rakamlarına göre şubat ayı enflasyon oranları (%)
TÜFE Yİ-ÜFE
Bir önceki aya göre 4,81 7,22
Bir önceki yılın aralık ayına göre 16,45 18,43
Bir önceki yılın aynı ayına göre 54,44 105,81
12 aylık ortalamaya göre 25,98 56,83
Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere enflasyon oranları yükselme eğilimini sürdürmekte ve önümüzdeki dönem için de tehlike sinyalleri vermektedir. Ayrıca TÜFE de 2001, ÜFEde ise 1994’den sonra en yüksek oranlı enflasyonu yaşamaktayız. Bağımsız ekonomistlerin birleşimi ile kurulan ENAG’ın (Enflasyon Araştırma Grubu) verilerine göre ise yıllık TÜFE oranı: %123,80, şubat aylık enflasyonu ise %5,44 olarak açıklanmıştır.
Yukarıda bahsettiğim gibi vatandaş cebine göre enflasyonu hesaplamakta ve verilen bilgilere pek ilgi göstermemektedir. TÜİK in verdiği bir başka bilgi de gıda enflasyonunun yaklaşık %64 civarında olduğudur. Ancak vatandaş bunu %100’ün üzerinde hissetmektedir.
Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte gündeme gelen ekonomi sorunları da bizlere bir fatura yükleyeceği bir gerçektir. Özellikle enerjide olan bağımlılığımız, gıda ithalatının yaklaşık %80 inin bu iki ülkeden yaptığımızı düşündüğümüzde önümüzdeki sürecin sıkıntılı geçeceğini söylememiz gerekecektir.
Merkez Bankası tarafından yapılan yıl sonu enflasyon tahmini %23,80 olarak açıklanmıştı. Her zaman olduğu gibi bunun da tutmayacağı aşilkardır. Maliye bakanımız Sn. Nurettin Nebati de %50 olarak tahmin etmişti ama maalesef o da tutmadı. Verilere bakılırsa önümüzdeki aylarda %60, yıl sonunda da %45-50 seviyesinde enflasyonla karşılaşacağımızı tahmin edebiliriz.
Öte yandan kur korumalı mevduat sistemi ile düşürülen döviz kurları da savaşla birlikte yükselme eğilimine girmiş bulunuyor. Ülkemizde döviz kurları ile enflasyonun paralel gittiği gerçeğinden yola çıkarak basit bir hesap yapmak gerekirse, yılbaşından bu yana iki aylık enflasyon oranı yaklaşık %15; buna rağmen döviz kurlarındaki artış ise %6 civarında olduğunu gözlemliyoruz. Yani demem o ki %15 artan bir enflasyon ortamında döviz kurları %6 ile kalmaz ve kalmayacaktır. Merkez bankasının müdahalesiyle tutulan doların çıkışa geçeceğini ve enflasyonu yakalayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bir başka konu da ÜFE ile TÜFE arasındaki uçurumun devam eden bir seyir izlemesi. Çünkü bunun anlamı üretici maliyetlerindeki artış devam ediyor ve henüz tüketici fiyatlarına yansımamış demektir ve önümüzdeki süreçte mutlaka tüketici fiyatları yükselecektir. Yani önümüzdeki aylarda da yüksek enflasyonun devam edeceğini söylemek doğru bir yaklaşımdır.
Savaş nedeniyle bir diğer olumsuz gelişme ise turizm gelirlerimizin düşeceği yönündedir. Çünkü turizm gelirlerimizim üçte birini bu iki ülkeden karşılamaktaydık ve mayıs haziran aylarından itibaren 35 milyar dolar turizm geliri hedeflemekteydik. Ve yaz sezonu ile birlikte döviz kurlarının düşeceğini öngörmekteydik.
Aynı şekilde Ayçiçek yağı ve buğday ithalatının büyük çoğunluğunu bu iki ülkeden yapmaktayız. Savaş gereği ithalat yapamayacağımızı hesaplarsak ekmek ve yağ fiyatları da yükselecektir. Yağ ve buğday stoklarımız da sınırlı seviyededir. Pandemi, tüm dünyada enflasyonun artmasına sebep olmuştur ama bizdeki kadar yüksek değildir.
Avrupa ülkelerindeki enflasyon oranları (%)
İsviçre 1,5
Fransa 2,8
Danimarka 3,1
İsveç 3,3
İtalya 3.8
Almanya 5,1
Yunanistan 5.1
İrlanda 5.1
Hollanda 5.7
Bu ülkelerdeki enflasyon oranları toplamı %35.5’tir. Yani bizim 54.4 oranından küçüktür.
Sözün özü enflasyonla yaşamaya devam edeceğiz.