Sezgin ERÖZBAĞ
Ekonomist, İç Denetçi
Bir an için belli bir süre ıssız bir çöle bırakılacağınızı düşünün. Size yanınıza ihtiyacınız olan üç şey almanız söyleniyor. Herhalde ilk akla gelen su olur (Bazıları için sigara olabilir, çünkü böyle bir konuşmaya şahit oldum, böyle düşünenlere tavsiyem bir an önce sigarayı bırakmalarıdır).
Çünkü su yaşam için temel ihtiyaç. Hiçbir şekilde alternatifi yok, hepimiz yaşamak için suya muhtacız, sadece insanların değil tüm canlıların yaşam kaynağı.
Suya ihtiyaç duyulduğunda gösterilen refleks bebek iken başlar yaşam boyu devam eder. Dolayısıyla bizim için bu kadar değerli olan suyun, sadece ihtiyaç olduğu zaman değil her zaman kıymetini bilmek lazım.
Aslında suyu korumak ve israf etmemek insanın inanç ve kültürel kodlarında var. Ancak sorun bunun yeterince davranışlara yansıtılamaması, bir yaşam halini almamasıdır. Herkes temiz bir su kaynağını kirletmemek, suyu boş yere akıtmamak gerektiğini gayet iyi bilir. Ancak bunun tam tersi o kadar çok kötü örneğe rastlamaktayız ki, üzülerek ve ibretle izlemekteyiz.
Sigara örneğine dönecek olursak. Sigara içmenin sağlığa zararlı olduğu, dumanının yakın çevreye zarar verdiği, maddi bir külfetinin olduğu bilinir, ama sigara içilir.
Burada sorun bilmemek değil, gereğini yapmamak.
Peki, çözüm ne? Çözüm öze dönmek, buna uygun yaşamaktır. Başta kendimiz olmak üzere çevremizle barışık olmak, elimizde ve irademizde olanı amacına uygun kullanmaktır. Aksi durum kaostur, adaletsizliktir.
Suyu korumayı ve israf etmemeyi de aynen bu şekilde düşünmek lazım. Bu aynı zamanda insani bir duruşun da gereğidir.
Bazı konular var ki insanlar için yaşamsal, devletler için stratejik derecede önemlidir. Su da bunların en başında gelmektedir. Öyle ki bazı ülkelerin ulusal planlarında yerini almanın yanı sıra uluslararası ilişkilerin önemli bir gündem maddesi olabilmektedir.
En başta su teminine ilişkin görevli idareler mutlaka su kayıplarıyla daha etkin bir mücadele içinde olmalıdırlar. Aslında bu hususa Tarım ve Orman Bakanlığının 2019-2023 yılları arasını kapsayan “Ulusal Su Planı”nda kuvvetli bir vurgu yapıldığını ve çözüm önerilerine yer verildiğini görmekteyiz.
İşin vatandaş boyutuna gelince aslında bilinen ancak tekrar edilmesinde fayda gördüğüm hususlara aşağıda yer vermek istiyorum.
- Su kaynaklarımız korunmalı ve suyu kirleten maddeler çevreye atılmamalı.
- Tarım arazilerini sulamada salma sulama yerine damlama sulama yapılmalı. (Suyun yaklaşık %75’i tarımda kullanılmaktadır. Bu husus da tarım sektöründe olanlara çok büyük bir sorumluluk düşmektedir)
- Bozuk musluklar tamir edilmeli.
- Musluk ve duş başlıklarında su akışını azaltan, su basıncını arttıran sistemler kullanılmalı.
- Diş fırçalarken ve tıraş olurken musluklar sürekli açık tutulmamalı.
- Bulaşık ve çamaşırlar elde değil, biriktirerek makinede yıkanmalı.
- Duş yaparken musluk sürekli açık tutulmamalı ve duş süresi gereğinden fazla uzatılmamalı.
- Sebze ve meyvelerin yıkandığı sularla, çiçek ve ağaçlar sulanmalı.
- Yağmur yağma ihtimali olduğunda araç yıkanmamalı, bahçe sulanmamalı.
- Araç yıkarken sünger, kova kullanılmalı veya hortum uçlarına su püskürtmek için geliştirilmiş aparatlar takılmalı.
Sonuç olarak su farkındalığı önemli olup, bu konuda herkese sorumluluk düşmektedir. Suyun önemi ve doğru kullanımına ilişkin okul öncesi aileden başlayıp, okul müfredatlarında yerini alan bir süreç takip edilmeli, kamu spotları ile desteklenmeli, iyi uygulama örneklerine yer verilmelidir. Hatta bu konuda ödüllendirme mekanizmaları bile işletilebilir.
Hiç yapılmıyor değil ama yeterli olduğu da söylenemez.
Son söz; su sağlık ve huzur demek.