Başarı ve başarısızlık arasındaki fark, bazen sadece doğru stratejide gizli olabilir. Bu, iş dünyası için olduğu kadar kişisel hayatımız için de geçerli. Stratejiyi doğru anladığımızda, karmaşık gibi görünen pek çok şeyin aslında ne kadar sadeleşebildiğini fark edebiliriz.
Mesela mı? Bir zamanlar dijital dönüşüm çağında bir dev vardı: Kodak. Her şeyleri vardı; mali kaynak, pazar bilgisi, tecrübe, marka bilinirliği, dünya geneline erişim... Ama ne eksikti? Değişen dünyaya uygun bir strateji. Dijital fotoğrafçılığı görmezden gelmenin bedelini tarihin tozlu sayfalarında yerlerini alarak ödediler. Oysa aynı dünyada doğru stratejiyle Apple, iPhone’u çıkardığında sadece bir telefon üretmedi; tüketici tercihlerini yeniden şekillendirdi. İşte stratejinin gücü böyle bir şey.
Strateji, hayatı kolaylaştırır
Antik Yunan’da savaş meydanlarından türemiş olan “strateji” kelimesi kulağa ciddi ve uygulamadan uzak gelebilir. Ama aslında hepimizin yaşamında, büyük ya da küçük fark etmeksizin, stratejik düşünmeye ihtiyaç duyduğumuz pek çok alan var. İşte hayatımızın düzensizliklerini “planlı pilava” dönüştürmek tam da burada başlıyor.
Bir hedefiniz varsa, yalnızca günü kurtarmakla yetinemezsiniz. Strateji, kaosu düzenler, belirsizliğe anlam kazandırır. Basit bir benzetmeyle, haritasız bir yola çıkmaya benzer stratejisiz hareket etmek. Evet, belki bir yerlere ulaşırsınız ama bu yolculuk gereksiz bir zaman ve enerji kaybına dönüşebilir.
İş dünyasında stratejinin yeri
Stratejiyi iş dünyasında bir satranç oyununa benzetebiliriz. Oyunun başında hedef bellidir: Şah-mat. Amaç tek başına yeterli değildir. Rakiplerin hamlelerini öngörmek, fırsatları değerlendirmek ve engelleri aşmak için bir oyun planına ihtiyacınız vardır. İşte strateji, bu oyun planının ta kendisidir.
Stratejik düşünce, yalnızca günü kurtarmak değil, geleceği şekillendirme sanatıdır. Bugünün Türkiye’sinde, hızlı ve dinamik piyasalarda, stratejinin “külfet” olarak algılanması yaygın bir hata. “Bu kadar işin arasında bir de stratejiyle mi uğraşacağız?” diye düşünenler, günü kurtarıyor olabilir. Ama peki ya yarın?
Yaratıcılık ve esneklik: Stratejinin gizli silahları
Strateji dediğimizde akla katı kurallar ya da uzun toplantılar gelmemeli. Tam tersine, strateji yaratıcılığı ve esnekliği teşvik eder. Çünkü dünya hızla değişiyor ve trendler aylık hatta neredeyse haftalık olarak yenileniyor. Bugün işe yarayan bir çözüm, yarın sizi geri bırakabilir.
Strateji, işte tam bu noktada devreye girer: Değişen koşullara uyum sağlamak. Fırsatları yakalamak. Gerektiğinde yön değiştirebilmek. Esnek olmayan bir strateji, en iyi ihtimalle sizi yerinizde saydırır.
Sürdürülebilir başarı için strateji
Strateji, yalnızca başarıya ulaşmak için değil, başarıyı sürdürebilmek için de gereklidir. Cep telefonu piyasasının taçsız kralı Nokia, büyük kitabevi zinciri Borders ya da film kiralama devi Blockbuster gibi devasa ölçekte şirketler, bir dönem tartışmasız liderler konumundaydılar. Ancak değişen dünya şartlarına stratejilerini adapte edemedikleri için tarihe karıştılar.
Strateji bir kere yapılır ve bırakılır diye düşünmek, büyük bir yanılgıdır. Strateji yaşayan bir rehberdir. Her yeni dönemde yeniden gözden geçirilmeli, güncellenmelidir.
Planlı Pilav
Sonuç olarak, strateji yalnızca bir plan değil, bir düşünce tarzıdır. Demirel’in “bize plan değil pilav lazım” sözü kulağımızın bir köşesinde dursa da şunu unutmayalım: Planlı pilavın tadına doyulmaz.
Strateji, yaratıcılığı destekler, değişime uyum sağlamanızı kolaylaştırır ve rakiplerin bir adım önünde olmanızı sağlar. Bugün bir dakikanızı ayırıp kendinize sorun: Hedefim ne? O hedefe ulaşmak için adımlarım ne kadar planlı, kaynaklarımla ne kadar uyumlu? Rakiplerimden farklı ne yapıyorum?
Bu soruların cevapları sizi yalnızca başarıya ulaştırmaz, o başarının kalıcı olmasını da sağlar.