Strateji Çok mu Zor?

Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ

İyi bir haber yine…

Down Judo Dünya Şampiyonası 29 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında Portekiz’de gerçekleştirildi. Milli takımı temsil eden Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kağıtspor Kulübü sporcuları Talha Ahmet Erdem 81 kilo mozaik grubunda birinci, Doğukan Çoşar 81 kilo trizomi grubunda birinci ve Mehmet Can Topal 66 kiloda ikinci olarak yurda altın ve gümüş madalyalarla döndüler.
Bu çocuklarımızın çalışması, kararlı ailelerinin tutumları ile verilen destekler başarıyı getirdi. Haberi okuduğumda, daha önce de sohbetlerimizin birinde sözünü ettiğim ve bir filmden hatırımda kalan ifadeyi yine hatırladım “ Zafer, hazırlık ister.”

Sizce bu çocuklarımızın başarısı, iyi uygulanmış bir stratejinin sonucu değil midir?

Strateji sözcüğü çoğumuza biraz havalı bir ifade imiş gibi geliyor.

Oysa strateji, bence günlük hayatımızda doğal olarak bulunan bir şey.

Yapacağımız birçok şeyi, atacağımız adımları, gideceğimiz yolu düşünürken doğal olarak bir strateji kurguluyoruz amma bunun pek de farkında değiliz.

Bu farkında olmamanın sonucu olarak da başarısızlıklar bizi avlamak için pusuda bekliyor.
Bizi avlayıp başarısızlığa uğratmaya çalışanları engellemenin yolu nedir derseniz…
İyi düşünülmüş bir stratejidir derim.

Kendime yıllardır dert edindiğim konu, neden Türk ihracatçılarının ezici bir çoğunluğu birkaç yıl ihracat yaptıktan sonra ihracat piyasasından çıkıyorlar. Bunların tamamen ihracattan silindiklerini zannetmemekle beraber, Mehter Takımı yürüyüşüne benzer bir ilerleme kaydetmeye çalışıp, yerlerinde saydıklarını gözlemliyorum.

Büyük ihracatçılarımıza sözüm yok.

Onlar zaten birçok şeyi olması gerektiği gibi yapıp atlarına atlamış ve Üsküdar’ı geçmişler.
Bizim derdimiz KOBİ’ler…

Tamamına yakın bir çoğunluğu “ Haydi yapalım “ sedası ile ayağa kalkıp ihracat pazarlarına yöneliyorlar. Buna kimsenin bir itirazı olamaz amma o yolda nasıl yürünmesi gerektiğinin bilgisi olmadan, başka bir deyişle “ Bir strateji olmaksızın “ bu ihracat işini nasıl başaracaklar. Hadi başladılar diyelim ki birçok başarı örneği var önümüzde amma ve lâkin bu başarılarını nasıl sürdürecekler.

Kişisel görüşümü her zaman sohbetimize katılan dostlarımızla paylaşıyorum. Türkiye ihracatının önündeki engellerin en önemlilerinden birisi “ Sürdürülebilirliğin olmamasıdır.” Bunun nedenlerini incelediğimizde birçok eksiklik sayabiliriz. Bunların bir kısmı giderilmeye çalışılıyor. Eğitim programları, seminerler, paneller yapılıyor ve bilgiler aktarılmaya çalışılıyor.
Ancak…

KOBİ’lerin, sürdürülebilir bir ihracat zemininde iyi bir oyuncu olabilmeleri, iyi çalışılmış ve doğru belirlenmiş bir strateji çizgisinde hareket etmekten geçer.

Türk Dil Kurumu TDK, strateji sözcüğünü şöyle açıklıyor; “ Bir ulusun veya uluslar topluluğunun, barış ve savaşta benimsenen politikalara destek vermek amacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askerî güçleri bir arada kullanma bilimi ve sanatı, sevkülceyş.”
Bunu işletmeye uygulayalım…

Bir ihracat politikası belirleyeceğiz. Nereye, nasıl, ne zaman, ne kadar, ne satabiliriz?
Ekonomik gücümüz buna yeterli mi? İhracata eleman ayırmaya, pazar araştırması seyahatlerine, fuara katılmaya, alınan siparişleri yapıp ödemeyi beklemeye mecalimiz var mı?
Bilgi birikimimiz ihracat işini sorunsuz yapmaya yetebilecek mi?

Sevkülceyş / askeri sevk etme / ihracat sorumlularını yönetme işini becerebilecek miyiz?
İhracat, yabancı dil bilen eleman alarak “ Hadi bakalım ihracat yapın “ demekle olmuyor. Patron olarak bizlerin de bazı konularda, uygulama yapacak kadar olmasa bile peşinde olduğumuz işi anlayabilecek kadar bilgimizin olması gerekiyor.

Şu yazılanları bir düşünün.

Aklınızdan bazı şeyler geçmeye başlayacaktır.

Stratejinin kapısını araladınız da farkında değilsiniz…

Tüm yazılarını göster