Stagflasyonumuz Kara Pazartesi ile giriş yaptı

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Dün, Uzakdoğu’dan yola çıkan ekonomik tsunami, batıya doğru yol aldı ve üzerinde güneş doğan ülkeleri etkiledi, borsalarını tarumar etti. Aynı gün bizim enflasyon rakamları gösterdi ki stagflasyon (aynı anda hem yüksek enflasyon hem durgunluk hali) Türkiye ekonomisine muhteşem bir giriş yaptı.

Tam da bu süreçte bakan Şimşek; “Temmuzda aylık enflasyon geçici etkiler kaynaklı arttı” dedi ve ekledi; “önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüş daha çok hissedilecek.” İyi de hani yaz aylarında baz etkisiyle inecekti. Şimşek’e kötü haberim şudur; “sen asıl geçici etkileri, kış aylarında gör.”

KAMUFLASYON

Enflasyona “geçici etki” mazereti üretiledursun, yönetimin artık ekonomiyi bu noktadan geri çevirmesi beklenmiyor. Zira zam yaparak enflasyonu çözme cinliğine kendi iktidarları ve seçmenleri de inanmadığı gibi, “daha da düşecek” teranesinin, siyasi yandaşlarını bile sinirlendirdiğini görüyoruz.

TÜİK, her zamanki gibi TÜİK’leşti, Hazirandaki %1,64’lük cinliğinden bir miktarını Temmuza aktarsa da, ENAG ve İTO’nun rakamının altında kaldı. Ben buna 2 sebepten dolayı KAMUFLASYON diyorum. 1-Kamu zamları enflasyonu şişiriyor, 2-TÜİK, Bakan ve TCMB de, itiraf yerine rakamları kamufle ediyor.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Stagflasyona dair…

Stagflasyon nedir?

İngilizcede stagnation (durgunluk) ile inflation (enflasyon) kelimelerinin birleşmesinden üretilmiştir. Bu süreçte ekonomi çapraz ateş altındadır. Bir yandan durgunlukla patlayan işsizlik diğer yandan tırmanan fiyatların sosyal dokuyu tahrip ettiği hayat pahalılığı… Şu anda Türkiye bu sürece girdi.

Tüketici nasıl korunsun?

Hükümetin bir şey yapacağı yoktur. Öncelikle yetkililerin boş vaatlerine bakmayı bırak. Bu süreçte her koyunun kendi bacağından asılacağını bil. Kendine özgü tasarruf stratejisi geliştir. Harcama alışkanlıklarını gözden geçir. İsteklerinle ihtiyaçlarını ayrıştır. Nakit açığından ölmemek için dua et.

NOT

SÜRDÜRÜLEBİLİR SEFALET: ÖLEN ÖLÜR KALAN SAĞLAR BİZİMDİR

Enflasyonu çözemiyorsun bari doğruyu söyle… Şu anda hükümete güvenmese de Mehmet Şimşek’in rasyonele dönme sürecinde başarısına inanan kesimlerin dilinde bu serzeniş var; “anladık işler yolunda gitmiyor, tasarruf yaptırmadılar, vergi paketini budadılar ama bari bize yalan söyleme…”

Bu, yerinde bir uyarı… Zira son ücret ayarlamalarında TÜİK’in pusu rakamlarıyla emekli, dul, yetim, engelli, yaşlı ve en düşük sosyal kesimden esirgenen kaynakların, kamu kesimince adeta israf edilmesi, çok fazla göze batar oldu. Hele ki Diyanet Holding’e bütçenin fütursuzca harcanması…

Öyle ki CB’nin Paris olimpiyatlarına gitmeyişi dahi, “5 uçak dolusu gösteriş kafilesinin olası masraflarından kurtulduk” diye değerlendirildi. Bu durumda sefaletin giderilmesi bir yana, sürdürülmesi yolunda hata üstüne hatalara tanık oluyoruz. Görünen o ki sefalet derinleşecek.

Victor Hugo; “onlar yardım edilmiş yoksulluk istiyor biz ise giderilmiş yoksulluk” diye bir ayırım yapar. Sahi, bizim iktidar, sosyal gelir gruplarının en alt kesimindeki insanlar yerine varsılları tutan adımları neden atıyor? Zenginden vergi alamıyor ama ekonomiyi krizden yoksulların çıkaracağını sanıyor.

Aklıma Dadaloğlu’nun “kalktı göç eyledi Afşar illeri” şiirinden esinlenmek geldi; “Nice yoksul kesim yere serilir / ÖLEN ÖLÜR KALAN SAĞLAR BİZİMDİR.” Ben demiyorum, Dadaloğlu diyor…

Tüm yazılarını göster