2022’nin ilk çeyreği biterken dünya ekonomisinin, iktisatçıların stagflasyon olarak kavramsallaştırdığı, durgunluk içinde enflasyona doğru gidiş eğilimi güçlendi.
Küresel ekonomiye ilişkin henüz büyüme rakamı olmamasına rağmen büyümenin geri planını oluşturan üretim verilerinin bir kısmı ve enflasyon oranları elimizde. Buna bir de birleşik öncü gösterge verilerini eklersek, bu, savımızı tartışmak için yeterli olmakta.
Ekonominin neden 1970’lere benzer şekilde stagflasyona girdiği önemli. Çünkü dünya o günkünden çok farklı. Artık dünya ekonomisi küreselleşmiş durumda. Yani büyük ekonomilerden birisi hapşırdığında en küçük ekonomi bile bunu gecikmeli de olsa hissediyor. Ülkelerin ürettiği kritik ara mallarında görülen üretim darboğazları bile anında hissediliyor (çip krizi gibi). Açıkçası dünya ekonomisinin bağışıklık sistemi küreselleşme sayesinde zayıfladı.
2022 yılını kötü etkileyen olguların arasında pandemi kaynaklı tedarik zincirindeki aksamanın düzelmemiş olması ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme girişimi öne çıkmakta. Bunlar manşet nedenler. Arka planda kalanlar daha önemli ve çözümü de zor. Özellikle iki sorun; eşitsizlik ve borçlanma düzeyi, istikrarlı efektif talebi olumsuz etkilemekte.
Eşitsizlik ve borçlanma sorunu çözülmeden, enflasyon korkusunun faiz oranlarını yukarı çektiği bir ortamda (son örnek Fed’in faiz oranını yükseltmesi) büyüme, üstelik de eşitsizliği azaltacak bir büyüme ivmesi hayal olmakta.
Küresel aktörler hâlâ klasik para ve maliye politikalarıyla yeniden altın, hiç olmazsa bir gümüş çağı yakalama derdindeler. Neoklasik iktisada iman etmiş iktisatçılar da buna uygun modeller üretmekte. İktisat teorisi ve politikası tartışmaları da bu şık modeller üzerinden yapılmakta. (Nobel ödüllü R. Lucas, 2008 Krizi öncesi genç iktisatçılar Keynes’in Genel Teorisi’ni okumalılar mı sorusuna “gerek yok” demişti. Kriz çıktı, Keynes mezarından yeniden doğdu. Lucas utanmış mıdır bilmiyorum). Ancak bir sonuca erişilememekte. İktisatçı dostlar atalarının yazdığı kitapları tozlu raflardan indirip yeniden okusalar iktisadın aslında politik bir bilim dalı olduğunu fark edecekler. Bu da çözüm üretmede hepimize kolaylık sağlayacak.
Bu düşüncemizi örnekleyelim: Keynes’in 1. Dünya Savaşı sonrası Müttefik ülkeler ile Almanya arasında imzalanan Versailles Antlaşması üzerine yazdığı “Barışın Ekonomik Sonuçları” kitabını okuyup doğru anlamadan, Rusya-Ukrayna arasında barışın sağlanmasında iktisadi temeli kurgulamanın zor olacağını görmemiz zor.
Stagflasyon olağan dışı bir krizdir. Çözmek için yeni modele değil, iktisada bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor. Haftaya devam edeceğim.
Okuma Önerisi: John Maynard Keynes, Barışın Ekonomik Sonuçları.