Stagflasyon tartışmaları ve piyasa fiyatlamaları

Dünya Gazetesi yazarı Serhat Gürleyen kaleme aldı...

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI

Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışın büyümeyi yavaşlatarak stagfl asyona yol açacağı endişesi manşetlere çıkmaya başladı. Ancak gerek iktisatçıların tahminleri gerekse piyasa fiyatlamaları halen stagflasyondan çok yüksek büyüme yüksek enflasyon görüşünü destekliyor.

Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışın manşet enflasyonu yukarı çektiği ve satın alma gücünü baskılayarak büyüme üzerinde aşağı yönlü riskleri artırdığı görüşüne katılıyoruz.

Enerji ve gıda fiyatlarındaki artış doğal olarak hisse ve emtia piyasalarında daha seçici olmayı gerektiriyor. Ancak enflasyon şokunun varlık dağılımında hisse ağırlığını azaltıp, emtia ağırlığını artıran bir stagfl asyon senaryosunu tetiklemesini beklemiyoruz.

● Piyasalarla ilgili temkinli iyimserliğimizi destekleyen üç temel neden var: (i) Aşılanmanın artması ile küresel hareketlilik ile can kaybı arasındaki ilişki zayıfl ıyor; (ii) 2009 sonrasındaki en düşük seviyesinde olan reel faizler büyümeyi destekliyor; (iii) Pandeminin etkisinin geçmesiyle birlikte enflasyon üzerinde arz yönlü etkilerin kademeli olarak azalması bekleniyor.

● Aşılanmanın artması ile küresel hareketlilik ile can kaybı arasındaki ilişki zayıflıyor. Kuzey yarımkürenin kışa girmesiyle vaka sayısı yeniden artabilir. Ancak üçüncü doz aşılar ve destekleyici ilaçlar sayesinde hastane kaldırılma ve can kaybının sınırlı olacağını öngörüyoruz.

● 2009 sonrasındaki en düşük seviyesinde olan reel faizler büyümeyi destekliyor. Enflasyondaki yükseliş karşısında merkez bankaları faiz artırarak para politikasını normalleştirme sinyali veriyor. Ancak reel faizler halen 2009 seviyesinin altında seyrediyor. Genişleyici finansal koşullar şirket bilançolarının güçlü olduğu bir ortamda büyümeyi destekliyor.

● Enflasyon üzerinde arz yönü kesintilerin kademeli olarak geçmesi bekleniyor. Enflasyondaki yükselişin büyük kısmı arz yönlü kısıtlardan kaynaklanıyor. Geçmiş veri enerji ve gıda fiyatlarında arz yönlü artışların bir yıl içinde normale döndüğüne işaret ediyor. Bu kez biraz daha uzun sürebilir. Ancak büyük resmin değişmesini beklemiyoruz.

● Türkiye’nin ekonomi karnesi nasıl? Türkiye’nin ekonomi karnesi, sevdiği derste rekor yüksek not alan, sevmediği dersten ise bütünlemeye kalan bir öğrencininkine benziyor. Büyüme cephesinde ağır siklet Hindistan ve Çin ile yarışıyoruz. Enflasyon cephesinde ise en kötü ülkeler arasında yer alıyoruz. 2022 yılında erken seçim sinyalleri, enflasyonu düşürmekten çok büyüme odaklı politikalara önem verilmeye devam edileceğini gösteriyor.

● Küresel piyasalarda fiyatlamalar: Ekonominin açılmasına duyarlı havacılık, enerji, otomotiv, bankacılık gibi sektörlerin endekslere göre daha iyi performans göstermesi, büyüme endişesinin korkulduğu kadar yüksek olmadığını gösteriyor.

Doların güçlenmesi ve uzun vadeli ABD tahvil faizlerindeki artışın baskısı altındaki gelişmekte olan ülke borsaları dünya borsalarındaki yükselişe sınırlı oranda katılıyor.

● Türkiye fiyatlamaları: MSCI Türkiye sene başından beri yüzde 23 kayıpla en çok değer kaybeden üç gelişmekte olan ülke endeksi arasında yer alıyor. Şirketlerin faaliyet karlarının rekor derecede yükseldiği bir ortamda endekslerdeki gerileme uygulanan yanlış ekonomi politikaları nedeniyle Türk lirasında yaşanan değer kaybından ve değerleme çarpanlarının gerilemesinden kaynaklanıyor.

Yabancı yatırımcı pozisyonunun azlığı, değerlemelerin aşırı ucuz olması ve şirket bilançolarının sağlan ve karlı olması Borsa İstanbul’un makro riski azaltan pozitif haberler karşısında güçlü tepki verebileceğini gösteriyor.

Tüm yazılarını göster