S&P gölgesinde yol haritası

Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Yerel varlıklar nezdinde uzun yıllara yayılan bir süredir iç dinamikler üzerinden şekillenen tablo ile yolumuza devam ediyoruz. Bu durumun farklı yan etkileri var. Özellikle pandemi dönemi ve sonrasında sermaye piyasalarına dahil olan yatırımcı kesiminde global gelişmelerin iç piyasa gidişatı üzerindeki etkileri çok fazla bilinmiyor. Değişen yatırımcı ve yatırım ortamı fiyatlamaların sağlıksız koşullarda, daha doğrusu tek düze gerçekleşmesine neden oluyor. Burada tek kabahatli ve tek düzeye alışan sonradan piyasaya giriş yapmış olan yatırımcılar değil; benzer durum masanın diğer tarafındaki sermaye piyasası oyuncuları için de geçerli. Tatsız bir döngü içerisinde ilerliyoruz. Bir yerde bu gidişatın değişmesi kaçınılmaz olacak.

Böylesi bir giriş yapmak yazının devamı için de aynı temadan ilerleyeceğimiz anlamı çıkarmasın. Ancak, yapmak da gerekiyordu. Fiyatlamaların birbirinden bağımsız olmadığını hala daha inatla inanmaya devam eden birisiyim. O nedenle vurgulamayı önemli görüyorum. Misal, şimdilerde herkes regülasyonların gevşetilmesi ve yabancı yatırımcı girişi için daha uygun koşulların oluşturulması gerektiği şeklinde değerlendirmeler yapıyor. Hem uzmanlar (!) hem de yatırımcı kesimi. Neden? Demek ki bir şeyler yolunda gitmiyor. Gider gibi yapıyor. Yüzde 60’lı seviyelerden yüzde 28-29 bandına gerileyen yabancı hisse senedi sahiplik oranının yine önemli bir kısmı stok-uzun vadeli yatırımlardan oluşuyor. Yani, çıkacak olan çoktan bu yönde adım attı. Kalan sağlar bizim durumu oldukça sınırlı. Gitmelerinin ardından yaşanan likidite problemleri ve sadece iç başlıklar ile fiyatlanan piyasa dinamiklerinin ne denli sağlıksız olduğu ortamda.

Küresel tarafta haziran ayını tamamlamaya hazırlanırken gözüme çarpan bir ayrıntıya parantez açmak istedim: S&P 500 endeksi ve Amerikan dolarına olan hassasiyetin yeniden risk iştahının seyri açısından artmaya başladığı. Örneğin, geride kalan hafta, S&P yüzde 1,39’luk kayıpla 4 hafta sonra ilk eksi kapanışını gerçekleştirdi. Benzer durum ABD hariç küresel sepeti temsil eden MSCI endeksi için de geçerli. Hatta oradaki durum daha bir vahim; yüzde 3,41 düşüşe işaret ediyor. Ancak, performans aynı. 4 hafta sonra ilk kez. Yani nedir? S&P’nin son 4 hafta içerisinde global risk iştahını sürüklemesi durumu vardır. Peki, kimin eşliğinde? Amerikan doları. Yine 4 hafta sonra ilk kez dolar endeksinin yüzde 0,65’lik yükselişi faizlerin yatay seyrettiği süreçte likiditenin yer değiştirmesine neden olmuştur. Önemli denklemler. Buralarda hiç konuşmadığımız. O vakit nedir? Eğer yabancı yatırımcı gelsin istiyorsak, yarın onların baktıklarına bakmamız gerektiği gerçeğini bir an önce hatırlamamız gerekiyor.

Şimdilik elimizdekilerle yetinmek zorunda olmaya devam edeceğiz. İçerideki fiyatlamalarda en önemli viraj TCMB üzerinden şekillendi. Mart 2021’de dönemin başkanı Naci Ağbal tarafından gerçekleştirilen ve sonrasında görevden alınmasına neden olan politika faizi o süreçten bu yana ilk kez yeniden artırılmış oldu. Şimdi yeni seviye yüzde 8,50 yerine yüzde 15. Bizlere sunulan PPK metni de daha kısa, daha net, daha enflasyon odaklı (olması gerektiği şekilde) ve daha doğru okunan bir küresel ortama işaret ediyor. Bence bu kısımda sıkıntı yok. Bazen önyargılarımızdan arınarak olabildiğince objektif kalmakta fayda var. Böyle bir metin gelmesini yaklaşık 2 senedir istemiyor muyduk? O halde devam edebiliriz. Bir diğer husus, politika faizinin yeterli olup olmadığı. Elbette değil. Hali hazırda piyasanın kendi politika faizini çoktan ayarladığı ve bankaların mudilerden topladığı Türk lirası likiditenin seviyesinin yüzde 40-45 aralığında oluştuğunu hatırlayacak olursak, politika faizi etrafında oluşan ikincil piyasa faizlerinden söz etmek mümkün olmuyor. Yani, işin teknik kısmı tam olarak bu. Ancak, beklentilerin karşılanıp karşılanmadığı hususu biraz muallak. Şahsen bu noktada, komple, uluslararası standartlarda Ortodoks duruşa dönüş beklemenin rasyonel olmadığını düşündüğüm için benim açımdan realitenin beklenti karşılama durumu nötr. Ayrıca, son 2 yıldaki politika gevşetilmesinin (faiz indirimlerinin) tek bir günde olmadığını hatırlarsak, kademeli geçiş de sürpriz olmamalı. Şu an için bizlere anlatılan, kademeli geçiş olacağı ve politikanın sıkılaştırılacağı. Bunun için sadece faizin düzeyine odaklanmak büyük resimden tamamen kopmak demek. Ancak, faizin doğru yerde oluşturulması diğer her şey için de elzem ve kritik. Muhtemelen swapların işaret ettiği yüzde 20-25 aralığına toplamda 3 toplantıda ulaşılabilir. Dahası ve belki de en önemlisi, mevcut regülasyon setinin politika faizinden bağımsız olmadığını hatırlamamız gerekiyor. İkisi birbirinden kopuk değil. Kademeli regülasyon çıkışı aynı zamanda kademeli politika faizi seti demek. Son olarak; KKM yürürlükte kaldıkça mevduat faizleri politika faizinden yukarıda oluşmaya devam edecektir. Gelen mesajlar KKM için de kademeli çıkışın istendiği yönünde. O nedenle başı boş kalabilecek bir Türk lirası likidite yeniden dizayn edilme yoluna giren politika setini de tehlikeye atabilir. Net/net uzun ve zor bir sürecin henüz başındayız. Başlamak önemli-ydi ama devamı çok daha önemli.

Tüm yazılarını göster