Sosyal medya müthiş bir dezenformasyon ve manipülasyon aracı olarak kullanılıyor

Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

Goodworks Ajans Başkanı Ergun Gümrah’la pandeminin iletişim sektörü üzerindeki etkilerini konuştuk. “Sosyal medya müthiş bir dezenformasyon ve manipülasyon aracı olarak kullanılıyor” diyen Gümrah, iletişimcilerin görevinin “yalanların değil, gerçeğin ileticisi olmak bir anlamda, etik kodların peşinde daha çok çaba göstermek” olduğunu vurguladı.

Pandeminin etkileri neler olacak?

“COVID-19 krizi insanlığın önüne büyük bir soru koydu, hem de kafasına vura vura. Tek evimiz olan bu yuvarlağın üzerindeki her şeyle barışarak mı yaşayacağız, yoksa dijital olarak barbarlaşarak yok mu olacağız?

Big Data, Yapay Zeka, olağanüstü teknolojilerle acaba dünyanın sonunu hızlandırıyor muyuz en çok bunu düşünmeye başladım son zamanlarda.

Her şeyden önce bugüne kadar yaptığımız bütün üretim ve tüketim biçimlerinin değişmesi gerektiğini bütün bilim insanları söylüyor, aklı başında insanlar da anlıyor.

Ben pandeminin etkilerinden biri olarak bilimin öne çıkmasını umuyorum ve diliyorum.

Bu dileğim gerçekleşmeyecek diye de insanlık adına ürküyorum.”

Üretim ve tüketim biçimlerinde neler değişecek?

“Bilim insanlarını dinleseydik bugün başımıza gelen pek çok şey yaşanmayabilirdi. Bilim fosil yakıtları kullanmaya devam ederek, et yiyen insanlığın sonunun çok yakın olduğunu söylüyor yıllardır. Ama ne acı ki, “Küresel ısınma yok” diyen bir adam dünyanın süper gücünü yönetiyor. Karbon salımını azaltmak şöyle dursun her geçen gün artırarak nereye varacak insanlık? COVID-19 döneminde uçaklar uçmayıp, üretim yavaşlayınca, güney kutbundaki ozon deliği kapandı. Bunu görmüyor muyuz? “

Ne yapmak gerekiyor sizce?

“Yapılacak şeyler belli aslında ama mevcut sistem; bütün hantallığı, acımasızlığı ve aptallığı ile dönüşmemekte direniyor. COVID-19 döneminde bir şeyi daha gördük. Zaten var olan gelir dağılımı eşitsizliği daha da arttı. Danışmanlık şirketi Knight Frank'ın raporuna göre, 30 milyon dolar ve üzeri servete sahip ultra zenginlerin sayısı geçen yıl yüzde 6 artışla, 513 bin 244’e yükseldi. Aynı dönemde ultra zenginlerin yarısına sahip olan ABD’de 100 yılın en kötü gelir dağılımına ulaşıldı. Buna karşın, dünyanın en zengin 25 kişisi, COVID-19 salgınında son iki ayda servetlerine 255 milyar dolar ekledi. Jeff Bezos’un kazancı 2020 başından beri 35 milyar dolar artarak 150 milyar dolar oldu. Yani zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu.; Knight Frank'ın raporunu acilen revize etmesi gerekiyor.

Acaba servetleri bu kadar büyüyen insanlar krizden dolayı üzgünler midir? Sahiplerini zengin eden sosyal medya ortamı da giderek barbarlaşıyor; ben buna dijital barbarlık çağı diyorum.”

Dijital barbarlık çağı neler getiriyor?

“Mesela hepimizin datasını alarak, özür dileye dileye başkalarına satan ve sahibini dünyanın en zenginlerinden biri yapan Facebook bu durumdan rahatsız mı acaba?

Geriye dönüp baktığımızda Silikon Vadisi’nin silah ve petrolcülerle rekabetinin dünyayı daha iyi bir yer yapacağını düşünüyorduk. Ama işler pek de böyle gitmeyecek gibi.

Dijital barbarlık çağının en kötü çıktılarından birisinin gerçeği kaybetmemiz olduğunu söyleyebiliriz. Yalan haber çok çeşitli boyutlarda hayatımıza girdi. Müthiş bir dezenformasyon ve manipülasyon aracı olarak kullanılıyor sosyal medya. Bu durum mahalle kavgasından savaşlara kadar giden bir yolun taşlarını döşüyor. Burada önümüze kadim bir soru geliyor, bu dünyanın mülkiyeti kimde, kim kontrol ediyor?”

Dijital barbarlıktan nasıl kurtulacağız?

“İletişimcilerin önündeki soru da budur bence; dijital barbarlıktan kurtularak, nasıl daha iyi bir dünyaya gideceğiz, müşterilerimizi nasıl iyi ve doğruya ikna edeceğiz, asıl soru bunu becerebilecek miyiz? Bizim boyumuzu aşan bir nokta olduğunu düşünen çok meslektaşım var ama ben elimizden geleni yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü başka dünya yok.

Dünya İletişim Forumu Derneği tarafından düzenlenen Birinci Davos Online İletişim Forumu Nisan 2020’de Zoom üzerinden 42 ülkeden 145 katılımcıyla gerçekleşti. "Toplumlarda kriz, sektörde kriz" başlıklı zirvede küresel olarak iş dünyasındaki mevcut durum ayrıntılı olarak ele alındı. Tüm katılımcılar sorumlu ve etik iş ilkelerini içeren özel bir belgeyi de kabul ettiler.”

Neler öne çıktı?

“Birinci maddesi; “İletişim, çağdaş dünyada etkin çalışma için güçlü bir araçtır” diye başlayan bu belge; etik ve sorumlu iletişimin önemine vurgu yaparken, başka bir madde de halkla iletişimi, kuruluşların paydaş katılımı konusunda, elindeki en dinamik araçlardan biri olarak kabul ediyor. Bu kadar önemli bir alan, elbette müşterileri üzerinde etkileyici olmalıdır.

Bu büyük bir güç ama sanırım biz ne kadar anlatırsak anlatalım, bir noktada konuda ilerlemek müşterilerimizin vizyonuyla sınırlı kalıyor. “

Bu belge iletişim dünyası için neden önemli?

“ICCO bizim mesleğin çatı örgütü, ciddi ajanslar buraya bakarak yolunu çiziyor. Bu belgede, “Gerçeklik, şeffaflık ve dürüstlük, içeride ve dışarıda iletişimin her alanında liderlerin dayandığı ve sağladığı temeller olmalıdır” diyor. İletişim ajansları bu örgütten aldığı güçle yola çıkarsa başarı şansları daha yüksek. Bunun ne kadar hayata geçirildiği veya bundan sonra geçirileceği de ahlaklı iletişimcilerin önündeki en büyük zorluk olacaktır sanırım.”

Sizce bu hedefler doğrultusunda bir değişim olabilecek mi?

“Emin değilim ama bunların hayata geçirilmemesinin sonuçlarını ve her şeyi herkesin bildiği gibi yapmaya devam etmesinin sonucu; Kızılderili atasözündeki gibi, “Atalarımızdan miras aldığımız bu dünyayı” çocuklarımıza bırakamayacağımızı gösteriyor. Başka bir endişem ise totaliter demokrasilerin yayılarak/artarak yerleşmesi. Dijital barbarlığın sokaklarda gerçek barbarlığa dönüşerek daha fazla kan dökülmesi.”

ABD’nin Minneapolis kentinde George Floyd'un ırkçı cinayete kurban gitmesi de sosyal medya sayesinde ortay çıktı. Bu cinayetin videosu toplumlarda büyük tepkilere neden oldu. Oradaki demokrasi yanlıları müthiş bir toplumsal dayanışma başlattılar. Buna karşın “Trumpgiller” açıkça veya üstü kapalı biçimde katil polisi savunuyor. Ama toplum müthiş umut verici bir direniş gösteriyor ve bu dünyaya da yayılıyor.

Öte yandan yaklaşan ABD seçimleri pandemi sonrasının bence ilk büyük sonuçlarını ortaya koyacak. Dünya petrolcüler ve silahçıların dayattığı yolda mı gidecek, yoksa insanlar, hayvanlar, bitkiler ve ağaçlarıyla bir orman gibi kardeşçe mi yaşayacak? Zaten birinci yolun bizi götüreceği yer belli.

İletişim dünyasının gündemindeki en önemli konu ne?

Yalanların değil, gerçeğin ileticisi olmak bir anlamda, etik kodların peşinde daha çok çaba göstermek. İnsanların tüketici değil, birey olmasına, katılımcı olmasına olanak sağlayacak iletişim kanallarını oluşturmak. Bu kanallardan insanları dinlemek, anlamak, şirketlerin buna göre kendilerine çeki düzen vermesini sağlayarak değişimin öncüsü olmak.

Dünyayı daha iyi bir yer haline getirme yolculuğunda, iletişimciler müşterilerine bunu ne kadar açıkça anlatacaklar, anlatabilecekler; müşteriler bunun ne kadarını anlayacak ve hayata geçirecekler? İletişimci olarak bu soruyu kendime hep sorardım ama COVID-19’dan sonra hayatımın en önemli sorusu bu oldu.

****

Uluslararası Pınar Çocuk Resim Yarışması 39. yaşını kutladı

Geçtiğimiz hafta 1981 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleştirilen Stevie Ödüllü Uluslararası Pınar Çocuk Resim Yarışması’nın online jüri toplantısındaydım. Çok değerli uzmanlarla birlikte onlarca çocuğun hayallerini, duygularını yakından görme imkânı buldum. Ressam Prof. Dr. Mümtaz Sağlam başkanlığında, Prof. Dr. Hayri Esmer, Prof. Dr. Hüsnü Dokak ve Doç. Dr. Devabil Kara’nın yanı sıra gazeteci arkadaşlarımız İhsan Yılmaz, Olkan Özyurt’la birlikte çocukların hayal gücüne hayran kaldık.

Tam 39 yıldır kesintisiz bir biçimde yapılan bu yarışma kim bilir kaç çocuğumuza sanatı sevdirdi, onlara farklı bakış açıları kazandırdı? Bu özel yarışmaya daha nice yıllara diyorum, sanata ve gençlere verdikleri destek için Pınar ailesini kutlamak istiyorum.

Jüri toplantımızda Pınar Süt Mamulleri Sanayi A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı da vardı “Uluslararası Pınar Çocuk Resim Yarışması ile 39 yıldır çocuklarımızın hayallerine ortak oluyor ve onlara, yaratıcılıklarını ortaya koyup kendilerini geliştirebilecekleri bir platform sunuyoruz.” diye konuşan Yiğitbaşı, bizlerin ricasını kırmayarak verdikleri ödül sayısını da artırdı.

Türkiye’nin her bölgesinden, Özel Eğitim ve Uygulama Okulları’ndan, Almanya ve Sosyal Medya üzerinden 5 bin 461 resmin katıldığı yarışmada 10 asil ve 10 yedek resmin ödüllendirildi. Birinciler tablet ve profesyonel resim çantası, yedekler profesyonel resim çantası hediyesi kazandı. Üç minik ressamımızsa Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı aracılığıyla bir yıllık eğitim bursunun sahibi oldu.

Ön elemeyi geçerek ana jüri seçmelerine katılan tüm resimler sergilenecek. Ayrıca bu yıla özel pandemi sürecinde evlerinde resim yaparak eserleri sergilenmeye değer bulunan tüm çocuklara birer adet resim çantası hediye edilecek.

Dilerim 2020’de çocuklara ve gençlere destek olacak bu tür yeni projeler doğar ve içinde bulunduğumuz zor dönemde onların hayatlarına bir parça umut ve neşe katar.

BİRİNCİLER VE YEDEKLER

Yarışmaya katılan tüm çocuklarımızı, ailelerini ve öğretmenlerini kutluyor, hepsine başarılı ve sanat dolu yıllar diliyorum.

Akdeniz Bölgesi

Asil: Zülal Han (8) Kahramanmaraş

Yedek: Nazmiye Şevval Kılıçaslan (14) Kahramanmaraş

Doğu Anadolu Bölgesi

Asil: Ali Olgun (13) Bingöl

Yedek: Edanur Ömür (14) Bitlis

Ege Bölgesi

Asil: Süleyman Tarık Kaderli (12) Denizli

Yedek: Yağmur Yardımoğlu (9) İzmir

Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Asil: Melisa Yaşar (14) Gaziantep

Yedek: Ruken Enes (10) Mardin

İç Anadolu Bölgesi

Asil: Begüm Sarıtaş (12) Aksaray

Yedek: Rukiye Oktay (12) Kayseri

Karadeniz Bölgesi

Asil: Elis Yazıcı (10) Samsun

Yedek: Nazlıcan Balım (11) Samsun

Marmara Bölgesi

Asil: Güney Ünal (9) İstanbul

Yedek: Medine Çer (13) Kırklareli

Özel Eğitim Okulları

Asil: Selda Esen (15) Muğla

Yedek: Şevval Cihan (14) Muğla

Sosyal Medya

Asil: Zeynep Balcık (13)

Yedek: Nil Sahra Erden (6)

Yurt dışı

Asil: Taliha Gül (10) Almanya

Yedek: Zehra İrem Özyıldırım (12) Almanya

Tüm yazılarını göster