Sorumluluk gücünden daha hızlı artar

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Ramazan ayını Korona sürecinde geçiriyoruz. Oruç; “var iken yememek” boyutuyla iradeyi güçlendirirken salgının getirdiği sıradışı şartlar ise gücümüzün sınırları kadar sorumluluklarını da bize hatırlatıyor.

Zayıfken insan; daha adildir; zira adalete muhtaçtır. Çünkü mağdur edilmiştir; “gücün taşrasına” düşmüştür. Adalet talebi zulme uğramama ihtiyacıyla örtüşmüştür.

Zayıfken insan; daha üretken olmak zorundadır. Çünkü hayatta kalma repertuarı genişlemiştir ve sıra dışı yöntemleri bu refleksiyle daha kolay keşfedebilecektir.

Zayıfken insan; vefalı olmak zorundadır. Zayıflığı doğuran dışlanmışlık, “bir güce vefa göstererek” aşılabiliyordur. Zayıfken dürüst olmak, gerekir ama fazla bir değer ifade etmez. Dürüst kalma zorundaki biri; karıştırılır ilkeli insanla…

Asıl sınav; güç aktarıp o insanı gücünde denemektir. Güçlü insan, bu gücü kullanırken gösterir gerçek kimliğini. Bu testten geçemeyenlere ise ben ham insan diyorum ben.

Toplumu kemiren, kamusal alanda sorun çıkaran, işletmede kaynakları heba eden, düzen tanımaz, yasaya saygısız, istilacı ruh hali temsilcileridir onlar.

Kural ihlali, hak gaspı, sorumsuzluk, ötekine eziyet, çalışanına mobbing; kötülüğünden güç devşirenlerin doğasıdır. Gerçek erdem, güç aktarıldığında sorumluluk bilincinin daha hızlı artmasıdır. Toplumlar, kurumlar, şirketler; gücü bu erdemle yönetenlerle ayakta duruyor zaten…

GÜÇ AKTARILDIĞINDA KÖTÜLEŞEN OLMA

Atalarımızın doğaya bizden daha saygılı olduğu tezi, tartışılır. Belki de onların elinde doğayı tahrip edecek kadar güç geçmemişti. Bugün her ne kadar eleştirsek de artan gücümüzün yanı sıra doğaya karşı sorumluluğumuzun daha üst bilinç düzeyine eriştiğini düşünüyorum.

Kendisine güç aktarıp davranışını test etmediğine de fazla güvenme… Zira kontrolsüz güç, güç değildir. Hele ki gücü eline geçiren, kontrol edilemeyecekse…

Tüm yazılarını göster