En önemli çapraz kur olan EUR/USD’ın oynaklık seviyesi, deyiş yerindeyse yerlerde sürünüyor. Euro işlem görmeye başladığından beri, paritede bu kadar düşük bir volatilite seviyesi dört kez görüldü. Majör paritelerde oynaklık seviyelerinin düşük olması, Türk Lirası’nı ilgilendiren ‘‘carry trade’’ stratejisini uygulamayı kolaylaştırır.
Döviz piyasasındaki yatırımcıları, düşük oynaklık seviyelerinin yanı sıra borsa endeksleri de ilgilendiriyor. Amerikan endeksleri zirve seviyelerde dolaşıyor. Bu tarz sakin piyasa ortamlarında, faiz farkları belirleyici olur. Dolar, euro karşısındaki bariz faiz avantajını kullanıyor. Güz ayları öncesinde; ekonomik, siyasi, jeopolitik riskler sıralanmış durumda. Bunlar pek önemsenmiyor. Amerikan ekonomisi patinaj yapıyor. Ekonomik veriler önümüzdeki aylarda daha zorlayıcı olabilir. İsrail’in Lübnan’a saldırma olasılığı fiyatlanmıyor. ABD’de kasımda yapılacak başkanlık seçimi öncesinde de büyük belirsizlik var. Başkan ister demokratlardan ister cumhuriyetçilerden olsun, piyasa etkileri açısından pek önemsemem. Çok kısa vadeli fiyat hareketlerinden sonra taşlar yerine oturur. Ancak bu sefer, başkan adaylarının ekonomi söylemleri taban tabana zıt gözüküyor.
Sonbahardan önce, dünya piyasalarındaki en tedirgin kitle Türkiye’deki yatırımcılardır. Tabii bunu besleyen, yukarıda yazdığım dış faktörlerden ziyade, iç etkenlerdir. Eylül-ekim döneminde piyasalar karışacak cümlesini, son günlerde sıkça duyuyorum. Bunun rasyonalitesi tartışılır. Reel sektörümüz ve yatırımcımız, huzursuzluktan beslenirler.