Geçtiğimiz hafta bu köşede açtığımız parantezi biraz daha devam ettirmekten zarar gelmez; Ağustos işlemlerindeki kalıcılığı sorguluyorduk. Şimdi elimizde son 1 haftaya ait veri seti ve gelişmeler de var. Yani, sorgulamak için biraz daha malzememiz mevcut. Dahası, Ağustos işlemlerinden 5 gün daha eksildi. Yavaş yavaş sonbahar hazırlıklarını yapma zamanı (hava sıcaklıkları müsaade etmese de). Keza takvim açısından da gündem müsait bir hal almaya başlıyor.
Haziran ve temmuz aylarındaki hareketlilik ağustos işlemlerinde yok diyorduk. Doğrudur. İşlem hacimlerindeki azalış da bu fikrimizi teyit eder nitelikte. Fed’in, ECB’nin takvim içerisinde yer almadığı dönemde Çin’den sürpriz faiz indirimi hamlesi gördük. 2022’de ikinci kez faizi aşağı çekmiş oldular. Problemli ekonomik yapı, gelecek dönem açısından baskının artacağı politik durum ve bölgedeki dengenin farklılaşma riskleri taşıması Çin yönetimini zorluyor. Sermaye çıkışını engellemek adına politika faizinde indirime gitmekten imtina eden PBOC’nin bu hamlesi şaşırtıcı. Yerel yönetimlerin borçlanmaları üzerinden büyümeyi destekleme çabalarında ise farklılık yok.
Küresel ekonomiden farklı sinyaller gelmeye devam ediyor. PMI datalarının ve bazı diğer öncü göstergelerin işaret ettiği eğilim yavaşlamanın sürdüğünü düşündürüyor. Öte yandan resmin en fazla karmaşada olduğu nokta ise ABD. Politika faizindeki artışa (azalışa) en hassas sektör olan konuttaki ivme kaybı takip edilen datalar nezdinde devam ediyor. Kafa karışıklığı sadece datalar nezdinde değil; Fed başkanları da konuya dahil. +75bp kampı ile nispeten +50bp tarafına yakın olanlar arasında uzlaşı henüz yok.
Tüm bunların ortasında 25-27 Ağustos tarihlerinde meşhur Jackson Hole sempozyumu gerçekleştirilecek. Toplantının geçmişi, ne zamandan beri şekillendiği her yıl bir klasik olduğu üzere sıkça konuşulduğu için bir daha üzerinden geçmiyorum. Konumuz, Fed Başkanı Powell’ın açılış konuşmasında hangi mesajları vermek istediği. Daha önce bu sempozyumu Fed kritik noktalardaki dönüş mesajları için iletişimde birçok kez kullanmıştı. Haziran ve temmuz aylarındaki 2x75bp faiz artışlarının ardından Eylül’de +50bp patikasına Fed’in geçip geçmeyeceği üzerine tartışmalar yoğunlaşmışken bu noktada farklı bir yaklaşımın işareti gelir mi; en merak edilen kısım burası. O nedenle ağustostan eylüle geçişin son aşamasında yine, yeni, yeniden merkezde Fed yer alıyor. İstihdamdaki güçlü ivme ve volatil kalemlerin sağladığı enflasyondaki hız kesmenin ortasında Başkan Powell’ın son iletişim tercihinin ne olacağı eylül dönemi için hazırlık yapılmasına da imkan tanıyacak.
Öncesinde ise risk iştahında kısmen bozulma söz konusu. 19 Ağustos’ta biten haftada global hisse senetleri %-1.64 performansla 4 hafta sonra ilk kez eksi bölgede takip edildi. Gelişmekte olan ülkeler sepeti ise %-1.51 ile aynı paralelde hareket etti. S&P 500 endeksinin 4300 bölgesi civarındaki zorlanması aşağı yön açısından risk doğururken, Amerikan dolarında bir tur daha genele yayılır değer kazanımı isteği gözleniyor. DXY’nin 108.00 seviyesini aşması ve %2.40 haftalık yükseliş ile 4 Mart’tan bu yana en yüksek hafta performansını sergilemesi risk algılamasındaki düşüşü bir adım öne çıkarıyor.
Yerel varlıkların gündemi ile globaldeki akış bir kez daha ayrışıyor. 2022’de Rusya ve Çin ile birlikte faiz indiren ülkeler arasına son PPK’nın ardından Türkiye de katılım sağladı. Aralık 2021’den bu yana atılan ilk faiz adımının ardından Cuma gecesi açıklanan kredi tedbir paketi kısa vadeli işlemlerin en önemli başlığı olarak konumlanacak. Akla gelen, beklediğimiz ilk doğal tepki, tahvil faizlerinin bankaların mecburi talebi ile aşağı yönde baskılanacak olması. Diğer yandan CDS’in geride kalan haftada 5 iş günü içerisinde +139bp yükselişi ve yeniden 800bp üzerine hareketlenmesi son 2-3 haftada hisse senedi piyasasına girişi gözlenen yabancı yatırımcının davranışı açısından önemli olacak. İlk günlerdeki piyasa tepkisini anlamlandırmaktan ziyade orta vadeli bilanço etkilerine odaklanmanın daha doğru olacağı kanaatindeyiz.