Selçuk Turgay AZAK
Vergi Müfettişi – Ekonomist
Dünya ekonomisi açısından pandemi süreci ve sonrasında ortaya çıkan güvenlik gelişmeleri ekonomik belirsizliklere sebep olarak özellikle maliyet kaynaklı küresel enflasyonun yükselmesine sebep olmuştur. 2007- 2008 yıllarında başlayan küresel ekonomik kriz sonrasında ülkeler tarafından uygulanan gevşek para politikası uygulaması global piyasalarda likiditenin bollaşmasına sebep olmuştur. Bugün ise enflasyonu düşürmek adına ülkeler tarafından ardı ardına faiz artışı uygulanmak suretiyle sıkı para politikası uygulaması yoluyla bol olan likiditenin piyasadan çekilmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir. Ancak bu adım sonrasında küresel ekonomik faaliyetlerin yavaşlama ihtimali ortaya çıkmış ve resesyon beklentileri artmıştır.
Gelelim Çin ekonomisine… Çin ekonomisindeki büyümenin ve dış ticaret hacminin yavaşlaması, savunma harcamalarının artması olumsuz gelişmeler olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar, ihracat yapılan ülkelerin gelirlerinin düşmesi ve bu sebeple ihracatın yavaşlaması da olumsuz gelişmelere eklenebilir. Son olarak Çin gayrimenkul sektöründe aşırı fiyatlanma (balon) sonrasında meydana gelen olumsuz gelişmeler ‘‘Ekonomik kriz mi olacak!’’ endişesini gündeme getirmiştir. Diğer taraftan Çin'in en büyük gayrimenkul şirketi ‘Evergrande’ tarafında yaşanan finansal sorunlar ve borçlarını ödeme noktasında yaşanan güçlükler, ülkede gayrimenkul ve beraberinde finans sektörünü tehdit etmektedir.
Son olarak Ukrayna- Rusya savaşı diyelim… Söz konusu savaş nedeniyle Avrupa ve ABD tarafından açıklanan ardı ardına yaptırımlar Rusya’yı Ukrayna’ya yönelik gerçekleştirdiği saldırıdan ötürü cezalandırma amacı taşıyordu. Ancak Rusya’nın sahip olduğu güçlü döviz rezervi, zengin doğal kaynakları ve tarımsal envanteri, söz konusu yaptırımların başarıya ulaşıp ulaşmadığı noktasında tartışmalı bir hal aldı. Ayrıca, savaş sürecinde yaşanan gelişmeler dört madde halinde analiz edebiliriz.
- Rusya’nın bir tehdit olduğu algısının somutlaşması suretiyle Avrupa’da artan güvenlik endişelerinin NATO’nun varlığına dair inancı yükseltmesi ve bununla birlikte ABD’nin Avrupa’ya olan silah satışının artması,
- Sovyet coğrafyasında bulunan ülkelerin, Rusya’nın saldırma ihtimaline karşı ABD’ye doğru yakınlaşması ve savunma harcamalarının artması… Son olarak bununla ilgili NATO’ya giriş isteklerinin artması…
- Avrupa’nın enerji konusunda fazla seçeneğinin olmaması ve en büyük enerji koridoru olan Rusya’dan alınan petrol ve doğalgazın yaptırımlar sebebiyle Rusya tarafından bir silah olarak kullanılması, enerji tedarikinde belirsizliğe sebep olmak suretiyle Avrupa’nın ekonomik olarak yavaşlaması ve yeni enerji pazarı arayışları sebebiyle maliyetlerin artması ve de bununla birlikte enflasyonun yükselmesi…
- ABD’nin Avrupa’ya nazaran faiz kartını erken çekmesi ve doların euroya karşı güçlenmesi…
Sonuç olarak küresel ortamda pandemi sürecinin devam etme ihtimali, savaşın sona ereceğine dair herhangi bir belirtinin olmaması, soğuk savaşa benzer bir sürecin başlaması, küresel enflasyonun yükselmesi ve enflasyonun düşürülmesi için daraltıcı politikaların ekonomileri yavaşlatması gibi unsurlar önümüzdeki süreçte küresel ekonomik görünümünün maalesef olumsuz seyretmesine sebep olacaktır. Bu süreçte en zayıf görünen tarafın ise Avrupa Birliği bölgesi olduğunu düşünmekteyiz. Borçluluğun yüksek olması, büyüme ivmesinin yakalanamaması, İngiltere’nin birlikten ayrılmış olması ve ABD’ye yakın olması ve de yeni enerji koridorlarının oluşturulması noktasında yetersiz politikalar bu görüşümüzü desteklemektedir.