Son faiz indirimi sürpriz ise, ya sonrası…

Uğurcan Özsez

Ekonomi bir bilim olduğu için, konu ve uygulamaların her türlü ideolojik ve peşin görüşten uzak olarak analiz edilmeleri doğal bir ilkedir. Bu nedenle yapılan son faiz indirimini değerlendirmek için de, değişen ekonomi dünyasının getirdiği şartların veri sepetine dahil edilerek, alışılagelmiş ortadoks ekonomi politikalarının kesin sayılan yaklaşımlarının tekrar gözden geçirilmesi gerekecektir.

Bu analizlerde karşımıza çıkan en önemli değişken, küreselleşmenin getirdiği serbest sermaye akımlarıdır. Bu sermaye akımlarının sonuçları daha önce DÜNYA Gazetesi’nde yayımlanan “Enflasyonla Mücadelede Faiz Oranları Arttırılmalı mıdır?’’ ve “ Sıcak Para” başlıklı yazılarımda etraflıca açıklanmaya çalışılmıştır.

Sıcak para sahipleri, özellikle yüksek enflasyonu bulunan ve ortodoks politikalar nedeniyle faizlerini de enflasyona paralel veya üzerinde uygulayan ülkelere, hızla döviz cinsi sermeye aktarırlar. Yüksek faiz geliri elde etmek için bozdurularak yerli paraya dönen bu döviz tutarları ile piyasada bollaşan döviz miktarı, dövizin değer kaybederek ucuzlamasına, buna karşın, yerli para biriminin değer kazanarak pahalanmasına ve sıcak paranın çok yüksek kazançlar sağlamasına yol açacaktır. Ucuzlayan dövizle yapılan ucuz ithalat nedeniyle artan arz miktarı, ülkede mevcut yüksek talep seviyesini karşılayarak, enflasyon ve faizlerin geçici bir süre için düşük kalmalarını sağlayacaktır.

Buna karşın yerli para birimi rekabet gücünü kaybedecek, tüketim ve cari açık yüksek seviyelere çıkacaktır. Yani yüksek faiz ile talep kısılarak tasarruf edilmesi bir yana, yüksek maliyetli borçlanma ile tüketimin daha da artması sağlanacaktır.

Bu durumdaki ülkeler, her an sermayelerini geri alarak yurt dışına çıkarmaya hazır sıcak para sahiplerinden, örtülü biçimde, çok yüksek faizli ve vadesi olmayan yönetilemez nitelikte borç temin etmiş ve işin daha kötüsü önlem alınmaz ise tamamını tüketmiş olacaklardır. Böylece rezervler yetersiz kalacağı için, hızla ülkeyi terk etme kararı alan sıcak para krize neden olacaktır. Ortodoks politika ile enflasyon ne kadar yüksek oranlıysa, yüksek faizler nedeniyle borçlanma da o denli acımasız faiz oranlarla yapılacaktır.

Yapılan son faiz indirimi de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Önemli olan sıcak paraya tamamen karşı olmak değil, mümkün olan en düşük faiz oranlarına razı olmasını sağlayarak ve karşılığını MB rezervlerinde hazır tutarak yönetilebilir bir hale gelmesini temin etmektir. Bu nedenle, döviz fiyatlarında istikrar oluşması halinde, küreselleşmenin gereği ülkeye girmeye hazır olan sıcak parayı razı olabileceği minimum maliyetlerle karşılamaktır. 2003 yılında MB tarafından yapılanın aksine, milli gelirimizin önemli bir bölümünü, yüksek faiz hadleriyle dış ülkelere kaptırmayacak bir politika gerekecektir.

Hükümeti yaptığı faiz indirimin ilk ipuçları bu politikanın izleneceğini doğrular niteliktedir. Bu faiz indirimleri öncesi MB döviz rezervlerinde önemli sıçrama yaşanmış ve MB’nin kur ataklarına karşı eli güçlenmiştir. Buna son haftaların istikrarlı döviz fiyatları da eklenince, göreceli olarak hala yüksek seviyede olduğu düşünülen faiz hadlerinin daha aşağılara çekilerek düşük maliyetli “yönetilebilir sıcak para’’ girişlerine hazırlık yapıldığı izlenimi doğmaktadır. Sayın Nureddin Nebati’nin yaptığı “Gelirimizi Hans’a kaptırmama’’ görüşü de bu durumu doğrular niteliktedir.

Bu durumda, dünyada uygulanan faiz hadlerine ilişkin veri yönetimi yapan MB’nin, gelişmeleri dikkate alarak, son faiz indiriminde olduğu gibi, yeni indirimlerine devam etmesi de sürpriz olmamalıdır.

Uygulanan bu politika, en geç yeni yılla birlikte, liranın yeterince rekabet kazandığı savı da göz önüne alınarak, geçen yüzyılda yapılan devalüasyon sonraları uygulamalar gibi döviz kurlarının sabit seviyelerde tutulması ile sonuçlanabilecektir. Böylece, döviz fiyatlarının gerilemesine de imkan verilmesi önlenmiş olacaktır.

Beklenmedik önemli bir olumsuz olay olmadıkça, istikrarlı döviz kuru ile önümüzdeki aylardan itibaren fiyat artışlarının daha istikrarlı olacağı bir ekonomi hedeflenmesi beklenmelidir. Bu arada iş insanlarının şikayet konusu olan kısıtlı kredi imkanları konusunun çözümü için de yeni yılın işaret edilmiş, faizlere üst limit getirilse dahi, bankaların yıl sonuna kadar kredi artış oranlarının sınırlanması sağlanmıştır. Böylece önümüzdeki kritik aylarda ilave döviz talebi yaratılarak, tüketim seviyesinin kontrol altında tutulmasına imkan sağlayacağı düşünülen karalar alınmıştır.

Yeni yılla birlikte, siyasi koşullarda göz önüne alınırsa, kışın rahat atlatılmasını sağlayacak önlemlerin yolda olduğu, asgari ücret konusunda yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanına verilen ÖTV’yi arttırma ve azaltma yetkisinin de bu dönem için indirim olarak kullanılacağı beklenen iklimin diğer bir habercisidir.

“Yönetilebilir sıcak paranın’’ da çok önemli bir katkı sağlayacağı izlenimi edinilen bu senaryoda, bozdurulan dövizlerin liraya değer kazandırarak, ülkemizin rekabet gücünü bozmasını engellemesi ve aniden yurt dışına çıkmalarına karşı MB rezervlerine alınarak sterilize edilmesi de senaryonun bir bölümü olabilecektir.

Bu tahminin tutması halinde, yabancı sermeyeninin bu durumu önceden sezerek, borsaya akması ve bu nedenle yeni rekorlara imza atılması da, beklenmesi gerekecek diğer bir olgudur. Dövizin gedikli müşterileri dışında yatırım aracı olma özelliğinin en azından belli bir dönem azalması, Tüketici kredilerinin, başta taşınmazlara yönelik olmak üzere eski cazip seviyelerine inmesi ve yükselen büyüme oranları da yapılan analizin doğal bir sonucu olacaktır.

Tüm yazılarını göster