Bu mecrada kaçıncı yazım oldu bilmiyorum. Muhtemelen 400-500 arasına gelmişizdir. Okurken dikkat ettiğim detayları kendi yazılarımda olabildiğince öne çıkarmaya çalışıyorum. Mesela bunlardan birisi “başlık”. Yazının başı ile sonu arasında kurulan ilişkiyi doğru düzgün anlatması lazım. Birazdan okuyacaklarınız da bu kapsamda olacak.
Olan biteni anlatmak hikayenin en kolay kısmı. Olan bitenden sonraki aşamaya geçmek ise sıkıntılı ama bir o kadar güzel. Sorumluluk da getiriyor. Meslek, buradan kaçışa uzun bir zamandır izin vermiyor. Okumak, takip etmek ve fikir üretmek zorundasın. Sadece kendi işinizi yapmaya çalıştığınız zaman, odak noktanız sadece bu olduğunda bence dünyanın en güzel kısmı. Düşünmek ve düşündürmek.
Yukarıdaki kısa dertleşmenin ardından piyasalara gelelim. Geçtiğimiz haftaki yazıda geride kalan dört aylık zaman diliminin kısa özet halinde üzerinden geçmiştik. Fena da olmadı. Şimdi elimizde nisan ayına ait rakamlar da var. Tablo biraz daha netleşmiş olacak. Sonrası ise mayıs. Konuşuyoruz, konuşmak da gerek.
Marttaki bir garip piyasa başlıklarının ardından -ciddi volatilite yaşadık bakmayın siz şimdi böyle konuştuğumuza- nisan ayı tam da beklediğimiz gibi oldu. Birçok varlık sınıfında ilk etapta dengelenme, devamında ise “bekle-gör” teması ağır bastı. Sürpriz değil. ABD’de hisse senetleri bilançolardan destek aldı. Korkulan kadar kötü sonuçlar açıklamayan -geçmiş dönemden bahsediyoruz- teknoloji sınıfı ikinci yarıda yatırımcılara destek verdi. S&P 500 hali hazırda 4000-4100 seviyelerinin üzerinde seyrediyor. Yatırım işinde psikoloji her şeydir. Tam olarak bu gerçekleşiyor. Endeksin aylık bazda yüzde 1,46 yükselişi hiç fena bir performans değil. Nette son iki ayın tamamında artıda kapanış yapan bir S&P 500 endeksi var elimizde. Yılın ilk dört aylık sürecinin üçünde de olumlu tablo söz konusu. Hiç de fena değil. Öyle değil mi?
Amerikan hisse senetleri hariç varlık grupları da artı bölgede izlendi. MSCI nezdindeki endeks yüzde 1,42 yükseldi. Ancak, gelişmekte olan ülke varlıkları negatif ayrıştı. GOÜ’yü temsil eden endeks yüzde 1,34 geriledi. Dahası, son yıllarda GOÜ sepeti içerisindeki payı oldukça gerileyen ve yabancı yatırımcıların çıkış yaptıkları Türk varlıklarının endeksi MSCI TR ise yüzde 5,74 değer kaybetti. Martın ardından nisan da eksi bölgede takip edildi. Endeks, son dört ayın üçünde yatırımcılarını tatmin etmekten oldukça uzak bir tablo çizdi. Net/net negatif bir durumdan söz ediyoruz. Olan biteni nisan ayına dek meşhur “ama seçim sürecindeyiz” açıklaması kapsamında değerlendirmek bana göre son derece yanlış. Bahse konu süreç geride kalan haftanın fiyatlamalarında etkili olmuş mudur? Bence kesin. Özellikle de haftanın son ikinci yarısı ve son işlem gününde. MSCI endeksinden BIST’e uzanalım. Endeks 100 nisanda yüzde 4 geriledi. Geldiğimiz seviyeler kapanış başında artık 4600’leri işaret ediyor. İşlem hacmi neredeyse yok. Keza yeni yatırımcı girişi de, alıcı da. Piyasayı domine eden sadece halka arzlar. Oradaki yatırımcı grubunun yatırım ufku da son derece kısa. Masanın diğer tarafındaki bizler açısından en son tercih ettiğimiz kesim. Al-sat fikri ciddi anlamda ağır basıyor. Liranın performansı diğer tüm yerel varlıklara baskı kuruyor. Paritenin nisandaki eğilimi Amerikan doları karşısında yüzde 1,40 değer kaybı şeklinde oldu. Bir önemli detay: parite, son iki aydır yüzde 1’in üzerinde değer kaybederken, biz, böylesine eğilimi en son Eylül 2022’de takip etmiştik. Yani, 7 ay sonra ilk kez peş peşe dönemlerde böylesine baskı hissetmişiz. Doğal olarak diğer varlık sınıfları etkileniyor. Şimdilik CDS cephesinde seçim fiyatlaması görmüyoruz. 500bp düzeylerindeki seyreden eurobond cephesi de destek alıyor. Portföylerde daha güvenli tarafta kalma isteği döviz ve döviz cinsi varlıkları ayrıştırıyor.
Mayısın ilk işlem haftası daha global düşünmeye çalışan yatırımcılar açısından oldukça kritik pozisyonu işaret ediyor. Fed’in federal fonlama oranı aralığını yüzde 5-5,25’e yükseltmesi artık mesele değil. Sonraki aşama herkesin merak konusu. “Finansal koşullardaki sıkılaşma” konusu haftanın en çok dile getirileni olacak muhtemelen. Herkes bunu konuşacak. Avrupa’da ECB’nin faiz artırımı da şu an için cepte. ABD ile makası ne kadar kapatmak isteyecekleri ve yaparlarsa yönlendirmeleri EURUSD paritesinin seyrini belirleyecek. Bizim açımızdan üzülerek söylüyorum ki şimdilik bu başlıklar fiyatlama konusu değil. Herkes, hepimiz, seçim odağındayız. İlk turda sonuçlanıp sonuçlanmayacağı, olursa eğer ikinci tura nasıl bir oy dağılımı ile gidileceği ve parlamento ile Cumhurbaşkanlığının hangi tabloya işaret edeceğinden farklı fiyatlama temaları çıkarmak gayet mümkün. Bekliyoruz. Ancak, dışımızdaki dünyayı da gözetmek gerek. Zira her şey bittiğinde dış finansmanı, yatırımı, faiz ve pariteyi konuştuğumuzda buralarda olan biten bizlere lazım olacak ki birçoğunda açık olan makası kapatma sorumluluklarımızla.