Anadolu insanı genellikle cesurdur, zorluklar karşısında olumlu tavır alır ve başarılı olmak için önüne çıkan fırsatları değerlendirir. Ülkemizin en fakir illerinden Bingöl’ün Solhan ilçesine bağlı dağ köylerinden birinde doğan Zeynel Kılıç’ın girişimcilik öyküsü tam da böyle bir örnek. Zeynel Kılıç, Bodrum Bitez’de 300 yataklı Hotel Ambrosia’nın sahibi ve İstanbul Kuruçeşme’deki Oligark’taki restoran ve clup’larda çoğu yabancı turist olmak üzere haftada yedi bine yakın müşteri ağırlıyor. Toplamda 500 kişilik istihdam sağlamış bir turizm girişimcisi. Turizm sektöründe önemli Sivil Toplum Kuruluşlarında (STK) görevleri de olduğu için kendisine turizm sektörünün durumunu sorunca, “Bu sene rekorlar kırılmasa da iyi bir sezon oldu. 2028 yılında 85 milyon turist 100 milyar dolar turizm geliri hedefini tuttururuz” diyor. Zeynel Kılıç’a bugünlere nasıl geldiğini soruyorum. Şöyle başlıyor anlatmaya: “Köy çocuğuyum. Babamızın 10 keçisi vardı biz de yedi kardeştik, yokluk yıllarıydı, çocuk halimle keçi çobanlığı da yapıyordum. Yedi yaşımdayken bir gün ‘okula giden çocuklar’ gördüm ve onlara çok özendim. Anneme ‘beni okula gönderin’ diye yalvardım. Yatılı bölge okuluna gönderdiler. Biz Zaza’yız, Türkçe bilmiyordum, iki ayda hem Türkçe hem okuma yazma öğrendim. İlkokul biterken Erzurum’da astsubay okulu sınavlarına da girdim ama mülakatta kaldım. Sonra Bursa’daki Muradiye Turizm Otelcilik Meslek Okulunu kazandım ve meslek sahibi olma umuduyla Bingöl’den Bursa’ya çocuk halimle yola çıktım. 36 saatte vardım, orası da yatılıydı ve hem okuyup hem çalıştım. Öğrenciyken ilk çalıştığım yer Çelik Palas Oteli oldu. Sonra Bursa’daki diğer bazı otellerde de çalışarak okudum. Yaz aylarında da bazen Erdek’e gidip çalışıyorduk. Son sınıfta okul başkanı bile oldum. Mezuniyete yakın Akdoğan Oteli beni istedi ve orada çalışmaya başladım. Okulumuz gerçekten de çok iyi bir meslek okuluydu ve 1979’da o dönemlerde Türkiye’deki ikinci turizm meslek okulu olarak açılmıştı.”
Hotel Ambrosia’yı nasıl aldım?
Profesyonel iş hayatına otelcilikle atılsa da kısa süre sonra bir dönemin en popüler mesleğine geçiş yapar ve krupiye olarak çalışmaya devam eder: “1984’te Grand Yazıcı Otel’de Casino’da krupiye olarak çalışmaya başladım. Kısa süre sonra da genel müdür oldum. 1994’te ise kendi işimi kurdum. Bodrum’da bir pub aldım ve büyüttüm, Paşa Club’ı açtım. Orada Türkiye’nin önde gelen sanatçıları sahne aldı. Festivaller yapmaya başladık. Yabancı müşteri network’üm hızla büyüdü. 1990’ların sonunda Türkiye’de yabancıların mülk edinmesiyle ilgili kanun çıktı ve benim yabancı müşterilerim ev almak için bana danışmaya başladı. Bir de baktım emlakçı olmuşum. Bodrum’da dört, yurt dışında 10 ofis açtım, fuarlara katıldım ve yabancıya gayrimenkul satışında büyük işler yaptım. 2008’de ABD’de yaşanan mortgage krizi Avrupa’yı da etkiledi ve satışlar bir anda dondu kaldı. Ben de emlak ofislerini kapattım. Bu dönemde otel satışlarına aracılık etmeye başladık. 26 tane otelin satışına aracılık ettim. Ambrossa Oteli’nin sahibi de ‘gel bu oteli sen al, yabancıya gitmesin’ diyerek teşvik edince 9 milyon dolara bu oteli aldım. İlave yatırımlar yaptık ve 2010 ile 2016 arasında yüzde 96 dolulukla çalıştık. Çok önemli yabancı düğünler otelimizi tercih etmeye başladı ve yılda 35-40 düğün bizde oluyordu. 2016’da ülkemize yönelik terör saldırıları artınca turizm bir anda durdu rezervasyonlar iptal oldu. Biz de booking.com gibi rezervasyon sistemleri ile anlaştık ve bir sonraki sezon iyi bir doluluk yakaladık. 2019’a geldiğimizde hem sektörümüz hem de bize rekorlar kırdık. Ne yazık ki sonra da pandemi patladı. Pandemiden de rakip ülkelere göre en hızlı çıkışı turizm sektörümüz, Bakanlığımız işbirliği ve dayanışma içinde başardık. Avrupa kapalıyken bizim otellerimiz iş yapmaya başladı. 2021’den itibaren sektörümüz yine canlandı ve 2022’de turist sayısında ve gelirde rekorlar kırıldı. Ben sektörümüzün sivil toplum örgütlerinde aktif görevler aldım. Bordum Spor’u şirketleştirdik ve yüzde 80’ini Fikret Öztürk’e sattık. Benim de az da olsa hissem var. Süper lige çıkmak için gayret ediyoruz ve inşallah yakın dönemde başaracağız.”
Oligark’a 25 milyon dolar yatırım yaptık
Peki, Zeynel Kılıç, İstanbul Boğazı’nın en güzel noktalarından birinde, Kuruçeşme’de özel tesis turizm işletme belgeli Oligark’ı nasıl açtı? Türkiye’de kumar oynatmak ve kumarhane işletmek 1998’de yasaklanana kadar bu sektörün ‘kralı’ olarak anılan Suudi Özkan’ın 2016’da kendisini aradığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Suudi Bey ile 1990’larda sektörde çalışırken tanışmıştık. ‘Bir yemek yiyelim’ dedi ve buluştuk. Bana, ‘Boğazda çok güzel bir yerim var. Sana versem değerlendirir, işletir misin’ diye sordu. Başka teklifler de almış ama onların neredeyse yarı bedeline bizi tercih edeceğini belirtti. Çünkü önemli olan işin düzgün ve sürdürülebilir olmasıydı. Yeri inceledim, kiraladık ve ardından yaklaşık 25 milyon dolarlık yatırım yaparak, beş dönümlük arsada, yedi bin metrekare kapalı alanı olan bir tesis ortaya çıktı. 5 restoran, 2 kulüp, etkinlik alanı vs yatırımlarımızı yaptık ve 2019’da hizmete açtık. Özellikle yabancı turistler misafirimiz olmaya başladı ve büyük ilgi gördük. Haftada ortalama yedi bin kişiye hizmet veriyoruz. Burada 250 kişilik istihdamımız var. Şu anda yılbaşı için rezervasyon oranımız yüzde 90’ları aştı.”
Solhan’ın bir köyünden fakir bir ailenin çocuğu olan ve Bursa’da yatılı meslek lisesi okuyup hayata atılan Zeynel Kılıç’ın İstanbul ve Bodrum’daki turizm tesislerinde yaklaşık 500 kişi çalışıyor. Yakın zamanda Bodrum’da kendi arsasında 42 villalık bir projenin inşaatına da başlayacak.