Değişimi anlamakta eksik kalmak, durduğunuz zeminin kaydığını fark etmek, nereye gittiğinizi net olarak görememek… bir yere yüzmek ama ne tarafa olduğunu kestirememek… Ülkelerin iç ve dış politikalarının nerede başlayıp bittiğini kestirmek kolay olmuyor. Dünyanın her neresinde meydana gelirse gelsin olaylar, bizi etkiliyor. Suudi Arabistan’ın strateji ve ekonomik gelişmelerinden girip Ukrayna’da devam eden anlamsız savaştan çıkabiliyorsunuz… her konuyu komplo teorilerine bağlamak kolaycılık olurdu. Dünyayı Halil Cibran’ın Ermiş’ini döne döne okuyarak anlamlandırmak da bir metot tabii… dünyevi temalar üzerinden ilerlemek de.
Dünyayı okumanın bin bir yolundan biri de servet okuması! Küresel Servet ve Yaşam Tarzı 2023 Raporu, hayat pahalılığı krizi, artan enerji maliyetleri, yükselen enflasyon ve Avrupa'daki savaş nedeniyle, önceliklerin finansal istikrar ve bireysel dayanıklılık arasında gidip geldiğini söylüyor. Şaşırtıcı bir şey yok. Detaylar ilginç ki, onlardan hareketle gelişmelere ben de ekleme yaptım.
İsviçre bazlı finans kurumu Julius Baer tarafından her yıl tekrarlanan Yaşam Tarzı Endeksi, 25 şehirde 'iyi yaşamayı' temsil eden varlıklı tüketicilerin satın aldığı ve kullandığı isteğe bağlı mal ve hizmetlerden oluşan bir sepeti inceliyor. Konuttan avukata, lüks kadın çantasına kadar uzanan bu kalemlerin dünya çapında 25 önemli şehirdeki maliyetleri derlenerek küresel, bölgesel ve kategorik değişimler ortaya konuyor. “Premium” mal ve hizmetlerin maliyetini takip etmek, yaşam tarzını değerlendirmek, “zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış” demek değil. Giderek derinleşen servetli nüfus ile giderek yaygınlaşan yoksul topluluk arasında medya ağırlıklı çözüm üretmeyen yoksulluk haberlerini tüketiyor, ters köşe yapmam bundan, servet ve satın alma gücüne odaklanınca başka bir dünya okuması çıkıyor.
Asya zenginler için önemli bir merkez. Diğer yandan üst üste dördüncü yıl “iyi yaşama”nın en maliyetli olduğu bölge. Singapur, Şangay, Hong Kong, Taipei farklı kategorilerde dikkat çeken kentler. Çok pahalı çok cazipler. Avrupa şehirleri geriliyor, Körfez çıkıyor. Amerika kıtasında New York, Miami türlü soruna karşın tırmanıyor. Suç kenti olarak bildiğimiz São Paulo ilk 10’da.
En büyük fiyat artışları, şarap ve viski gibi yüksek talep gören premium tüketim malları ile lüks otomobiller ve konaklama hizmetlerinde. Seyahat ve eğlenceye olan talep artıyor. Buna bağlı olarak otel süitleri, “business class” uçuşlar ve kaliteli yemek almış başını gidiyor. Hizmetlerin maliyeti malların maliyetinden daha hızlı sıçrıyor.
Asya ve Ortadoğu'da kaliteli yemek gibi sosyal deneyimler son derece canlı. Tüm bölgelerde kişisel mobilite ve uzun mesafeli seyahatlere yönelik artan talep, hem tatil hem de iş seyahati seviyelerinin önümüzdeki yıl da artmaya devam edeceği bir dünyanın yeniden hareket halinde olduğunu gösteriyor.
Diğer önemli bulgu, tüm bölgelerde yatırım kararlarında sürdürülebilirlik ve çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konularının damga vurmuş olması. Bu niyetin en yüksek olduğu bölge Ortadoğu. Ne ilginç değil mi?
Turizm gelirlerini artırmak istediğini ifade eden ama zerre kadar strateji üretmeyen ülkemizi düşünüyorum, aynı resimden hareketle… sürdürülebilirlik konularında istenerek ya da istenmeyerek gösterilen hassasiyetlerin Türkiye eş değerini arıyorum bulamıyorum. Bir iki Michelin yıldızı aldığı için kendisini gurme rotasının önemli durağı sanan ülkemin diğer tüm alanlarda olduğu gibi bunu da ıskaladığını görerek üzülüyorum, sağlık deyince kellere saç ekimi ve görece parasız turiste birbirinden çirkin estetik operasyon yapmayı algılayan… kendi nüfusuna bakmaktan aciz olup, göçmen nüfusa göz süzen ülkeme yanıyorum. Hala kız erkek birlikte eğitim konularını tartışarak zaman tüketen drone’la küresel savaş ekonomisinden pay kapmaya çalışmamızı izliyorum.
Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030, olarak açıklanan ülkenin kamu hizmetlerini geliştirmeye ve ekonomisini petrolden uzaklaştırmaya yönelik uzun vadeli planına dikkatinizi çekerim. Bilim kurgu hayranı olduğu bilinen genç lideri, Muhammed Bin Salman’ın (MBS) ülkesinin çehresini değiştirmekle kalmayan düşünce tarzını da değiştiren "giga-proje"leri Batı’ya emanet. Suudi yarımadasının güneybatı köşesinde yarım trilyon dolarlık, 10 bin kilometrekarelik Neom fütüristik şehir projesi bunlardan biri. Sindalah, Trojena, Oxagon ve LINE olmak üzere dört bölgeden oluşacak. Ülke büyüklüğünde bir start-up. Venedik Mimarlık Bienali'nde "Zero Gravity Urbanism" (Sıfır Yerçekimli Şehircilik) adlı sergide, Neom'un çölde 170 km boyunca uzanan Line şehrinin maketleri sergileniyor. Dünya elitleri hayranlıkla inceliyor. NEOM; yerleşkesini dünyanın en ünlü tasarım ofisleri şekillendiriyor. Bunların arasında demokrasi, özgürlükler, insan hakları konusunda dünyaya standartlar yerleştiren Batılı kurumların görkemli yerleşkelerine imza atanlar var. Avrupa’da harç bitti yapı paydos olunca istikamet Doğu!...
Servetin lügatında demokrasi yok. O eski Yunan’da ve bugün kitaplarda romantik bir terim. Özleyenler okuyabilir.
Servet turumuz anlam kazansın diye Orta Doğu’ya küçük bir mola vereceğim. Siz de Ukrayna savaşını doluya ya da boşa koyup tanımlamakta güçlük çekenlerden misiniz?... Zamanında Irak operasyonu gibi… Kısa bir süre önce Avrupa Parlamentosu, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşa yanıt olarak Mühimmat Üretimini Destekleme Yasasını (ASAP) ezici bir çoğunlukla onayladı. Yasa, Ukrayna'ya daha hızlı silah sevkiyatı yapılmasını, AB üyesi ülkelerin cephaneliklerinin yenilenmesini ve Avrupalı silah şirketlerini üretimi arttırmaya teşvik etmek üzere 500 milyon Euro değerinde bir fon oluşturulmasını öngörüyor.
Uzmanlara göre ASAP'ın Ukrayna'yı desteklemekle pek ilgisi yok, mevzu Avrupa'nın yüksek kazançlı silah endüstrisinin menfaatlerini korumak. ASAP proje brifing metni, savunma sanayii yatırımcıları için ticari bir risk değerlendirme dokumanı gibi. Endişe kaynağı Ukrayna'daki savaşın devam etmesi değil, sona ermesi halinde mühimmat talebinin düşme riski. Fonun değeri yaklaşık 500 milyon Euro. Ukrayna'da savaşın patlak vermesiyle AB üye ülkelerinin endüstriye 200 milyar Euro aktarmış olduklarını unutmamalı.
Benzer örneklerden çokça var. Gelecek günlerde Dubai’de toplanacak Birleşmiş Milletler COP Konferansı örneğin… Çevre endişesiyle düzenlenen fosil yakıtlara savaş açan bu konferans serisi, parasızlık nedeniyle fosil yakıt üreterek zengin olmuş firmaların desteğiyle bir araya gelebiliyor. Güler misiniz ağlar mı?... Petrol zenginleri “hadi biraz dünyanın geleceğini tartışın” diyor. Paranın gözü kör olsun. Dünyayı biraz da servet penceresinden okumanın da böyle bir güzelliği var…
Suudi Arabistan gelecek hayallerini adım adım gerçekleştirirken o kadar çok danışman, tasarım firması ve mimarlık ofisi kullanıyor ki, insan kaynakları uzmanları için cennet. Bence anne babalar çocuklarını hiçbir işe yaramayan okullara göndermek için uğraş vereceklerine uluslararası ilişkileri okumalı! Neom yerleşkesinin “iş” sayfasına bakmanız yeter; balık refahı yöneticisinden müzik öğretmenine… finansal veri modelleyicisinden gurme chef’e 300'den fazla açık pozisyon listeleniyor.
Suudi Arabistan ağır insan hakları ihlalleri yüzünden sözüm ona hep cezada. Gelin görün ki, Krallık popüler spor yıldızlarının cenneti. Buna “soft power tsunami” (yumuşak güç tsunamisi) diyorlar. Bayıldım.
Suudi Arabistan çöl. Ama golf ligi oluştuğunu okudunuz mu? Çölde golf. Ligi var. LIV kısaltmasıyla anılan bu girişim, PGA Tour’la 2 milyar dolarlık birleşme yaşadı.
Suudi Arabistan, 2021’de Newcastle United'ı satın aldı. Futbol eksen değiştirdi. Suudi Profesyonel Ligi artık futbolcuların kariyerlerinin son yıllarını geçirdikleri cennet. Çin ve ABD ile yarışıyor. Cristiano Ronaldo, Karim Benzema Körfez'e taşındı. Suudi Arabistan Expo 2030 Dünya Fuarına, 2029 Asya Kış Oyunları ev sahipliği yapmak üzere diploması atağında.
Petrol Suudi Arabistan'da 1938 yılında keşfedildi. Arap-Amerikan Petrol Şirketi'nin (Aramco) kurulmasıyla dünya yeni bir kaynağa kavuştu. 1960’da Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt ve Venezüella Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nü (OPEC) kurdular. 1973 Yom Kippur Savaşı sırasında İsrail'i destekleyen ABD’ye karşı OPEC’in Arap üyeleri petrolü silah olarak kullandı. Petrol fiyatı dört katına çıktı.
Petrol rezervi bulunmayan sadece 35 kilometrekarelik bir toprak parçası olan Dubai Emirliği, 70’lerden sonra kendisini üzerine her şeyin inşa edilebileceği, satın alınabileceği platform olarak sunmaya başladı. Uluslararası Finans Bölgesi, Eğitim Bölgesi, Medya Şehri, palmiye ağaçlarıyla dolu yapay adalardan oluşan cennet takımadalar… ve daha pek çok rüyaya ev sahipli yapmaya başladı. Sistem Körfez’de oturunca, dünyaya ihracat başladı. Dubai Port versiyonlarını yaratarak küreselleşti. Southampton ve Thames Gateway limanları… 2022'de bir gecede yaklaşık 800 çalışan işten çıkarılma haberlerine medyadan ulaşabilirsiniz. Suudi Arabistan’ın Dubai modelini çok yakından izlediğini okuyorum. Üç neden sayıyorlar; ilki teknolojik, ikincisi jeopolitik, üçüncüsü ise ekolojik.
Güney Koreli Hyundai, Aramco ile bir petrokimya tesisi inşa etmek üzere 5 milyar dolarlık bir sözleşme imzaladı. Bir İtalyan mühendislik grubu petrokimya tesisinin genişletilmesi için 2 milyar dolarlık bir sözleşme kazandı. Gazeteler, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin, 1 milyar dolarlık bir fona yatırım yapmaları için Suudilere yalvardığını yazıyor. Fransız çokuluslu Total-Energies ile petrokimya tesisi için 11 milyar dolarlık üçüncü bir sözleşme üzerinde anlaşmaya varıldı. Dünyanın en büyük çelik üreticisi Çinli Baosteel, ilk denizaşırı çelik tesisini Suudi Arabistan'ın yeni oluşturulan özel ekonomik bölgelerinden birinde kurmayı planladığını açıkladı.
Suudi Arabistan, nikel ve bakıra odaklanan Brezilyalı bir madencilik şirketinin yüzde 10'unu almak için teklif verenlerin başında geliyor.
Vizyon 2030'un projelerinden biri de elektrikli araç (EV) endüstrisi. Suudi Arabistan'ın elektrikli araç şirketi Lucid'de 8 milyar dolardan fazla hissesi bulunuyor. Cidde'de yılda 155.000 otomobil üretmesi öngörülen bir tesisin inşaatına 2022 yılında başlandı. Çinli elektrikli araç şirketi Human Horizons ile yapılan 5,6 milyar dolarlık anlaşma dışında Çin'in kuzeydoğusu ve Güney Kore'deki yeni ve mevcut rafinerilere milyarlarca dolar yatırarak yurt dışına yatırım yapıyor.
Suudi Varlık fonu PIF, küresel varlık fonları arasında ilk 10’da. Haberler Aramco'nun mülkiyetini PIF'e devredeceği böylece "dünyanın en büyük egemen varlık fonu" olacağı ifade ediliyor. Aramco'nun şu ana kadar PIF'e devredilen yüzde 4'ü, 80 milyar dolar değerinde.
Suudi Arabistan Haziran ayındaki "Brics'in Dostları" (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) toplantısına temsilci gönderdi. Brics yatırım bankasına katılım tartışılıyor. İran da toplantıda gözlemciydi. İran, Riyad'daki büyükelçiliğini yeniden açtı.
Suudi Arabistan’ın İngiltere’deki yatırımları derin ve sessiz. İngilizler tarihin her döneminde derin ve sessiz değil miydi? Suudi Arabistan’da devam eden tüm projelerde varlar… sevgi karşılıklı çünkü Suudi yatırımları Ada Avrupa’sında güçlü. Suudi firmaların satın aldığı iş ilanları İngiliz gazetelerinde tam sayfa çıkıyor. Yakında "yeşil hidrojen" alanında bolca okuyacak ve duyacağız. Suudi Arabistan 8.4 milyar dolarlık yeşil hidrojen üretim tesisi kurmak üzere anlaşma imzaladı. Tesisin mühendislik, tedarik ve inşaatı için de 6.7 milyar dolarlık ek bir yatırım yaptı. İspanyol, Hintli gruplar yer alıyor. Güneş, rüzgâr ve batarya depolama teknikleri, suyun tuzdan arındırma projeleri çok cazip.
Geçen yıl Dünya Kupası'na ev sahipliği yaptıkları görkemli stadyumların çoğunu ya küçültüyorlar ya da yeniden işlev kazandırıyorlar. Biri düğün kompleksine, diğerleri alışveriş merkezi ve otel parklarına dönüştürülmüş. Dünya Kupa’sından sonra yalpalama olsa da yola devam. Katar, gaz zengini. Dünya Kupası alt yapısına 200 milyar dolardan fazla para harcarken, göçmen işçilere yönelik muamelesi ve Dünya Kupası'nı satın aldığı yönündeki iddialar bitmek bilmedi. Onca eleştiriye karşın 2036 Olimpiyatları için teklif vereceği söyleniyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'ne göre Katar'ın silah harcamaları 2010'da 1,9 milyar dolardan geçtiğimiz yıl 15,4 milyar dolara yükseldi. ABD, İngiltere ve Fransa'dan savaş uçakları ve Amerikan hava savunma sistemleri satın aldı. Yetkililere göre bu strateji, küresel LNG tedarikçisi ve arabulucu rolleriyle daha güçlü ortaklarla ilişkilerini sürdürmesini sağlarken tehditlere karşı yerel bir caydırıcılık oluşturuyor.
Washington ile ortak dış politika izliyor. ABD'nin Al Udeid üssü için kira sözleşmesini 2024'ten itibaren 10 yıl daha yenilemesi bekleniyor. Değişen dinamikler Katar'ın işine yaramış gibi görünüyor. ABD'nin 2021’de Afganistan'dan sorunlu çekilişi, Doha'nın müzakere üssü haline gelmesine neden oldu. Taliban’ın ve Hamas'ın ofislerine ev sahipliği yapıyor. Müslüman Kardeşler'i terör örgütü olarak görmüyor. Birçok büyükelçiliğin Doha'ya taşınması dikkat çekici. ABD Başkanı Joe Biden Katar'ı "NATO üyesi olmayan önemli bir müttefik" konumuna yükseltti. Katar’ın, İran, Türkiye, Rusya ve Çin ile ticari bağları var.
Stratejisi; dünya standartlarında bir havayolu şirketine sahip olmak, lojistik ve ulaşım merkezi olmak, bölgesel arabuluculuk çabalarına dahil olmak ve sorunlu bir bölgede barışı sağlayan bir ülke olarak ün kazanmak… Ve dahası şöyle; IMF, 2027 yılına kadar LNG genişlemesinin reel GSYH'yi kümülatif olarak yüzde 5,7 artırmasının ve ihracat gelirlerine yılda GSYH'nin yaklaşık yüzde 3,5'ini eklemesinin beklendiğini söylüyor. Ukrayna'daki savaş LNG'ye olan talebi artırıyor. Doha, İran'la dünyanın en büyük doğal gaz sahası sahibi. Katar yıllık LNG üretim kapasitesini 2027 yılına kadar 77 milyon tondan 126 milyon tona çıkaracak. Bu, geçtiğimiz yılki toplam küresel LNG talebinin neredeyse üçte biri.
Servet düşmanlığı, yoksul edebiyatı geçmiş. Gün makul mantıklı kararlı hedefli olma günü. Stratejiyle yürümek, sürdürülebilir olmaktan başka bir tercih yok. Duygusal olmak, içte ve dışta düşman mihraklar yaratmak… bunlar da modası geçmiş fantaziler görünüyor. Seçim kazanmanın yollarını keşfedenler istediklerini yapabiliyor. Bundan sonraki ders, kağıt üzerindeki demokrasiyi kuralına göre işletmek. Dünya dengesi çok adil, bir süre hep veriyor sonra hep alıyor. Bu da küresel taktir. Hep verirken güzel, hep alırken zor. O nedenle zaman zaman yükselen ve düşenleri izlemek ne yapmışlar uçmuşlar… ne yapmışlar çakılmışlar görmek gerekmez mi? Yoksa ara dur kendini boşlukta.