Bir yılı bitirdik, yeni yılın bu ilk yazısında, 2025’in bu ilk günlerinde sizinle bir bakış açısı turu yapalım. Buna günümüzle ilgili bir farkındalık turu da diyebiliriz. Size biraz bugün ‘değişim dalgaları’ndan onun yarattığı yeni pradoks’larımızdan bahsedeceğim. Değişim dalgalarından bahsederken büyük bir paradoks ile karşı karşıyayız aslında. Bir yandan teknolojideki ‘uçuk’ gelişmelerden bahsederken, ‘cahillik’ de büyük bir dalga halinde büyüyor hatta küreselleşiyor. “Küreselleşen Cahilliği’” bazı açılardan teknoloji destekliyor ki bu çağımızın en büyük sorunu olmaya aday. ABD bunun en güzel örneklerini veriyor!
Aynı zamanda yalnızlaşan toplumlar, bireyler, moda değimiyle ‘kalabalık içinde yalnızlıklar’ oluşuyor. Diğer tarafta Afganistan’dan Suriye’ye dibe vuran toplumlarla karşılaşıyoruz. Yani bir yandan AI, Veriye Dayalı Yönetim, 5G hatta 6G, Bulut, Siber Güvenlik’ten, robotlardan bahsediyoruz ki bu da aslında müthiş bir “sofistike dahilik” çağının sinyallerini bize gösteriyor. Önemli inovasyonlar, hızlanan teknolojik gelişim yeni bir çağın temellerini atıyor. Evet bu dalgalar birlikte gelişiyor ve “Sofistike Dahilik” ile “Küreselleşen Cahillik” paradoksu ile karşı karşıya kalıyoruz.
Ayak uyduranlar, köleleşenler, aktivistleşenler
Dünya toplumlarında bunun nasıl yansıdığından biraz bahsettik, bu bizi nereye götürecek? Bezen bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz, duvarlarla çevrilen şehirler, içinde son teknolojiyle yaşayan toplumlar ama duvarların dışında çölleşen topraklarda cahil ve vahşi topluluklar. Belki biraz abartıyor olabiliriz ama eğer burada teknolojiyi ve bunun faydalarını tüm toplumlar tabanında tüm dünyada birlikte yaşanan bir dönüşüme çeviremezsek hiç de olmayacak bir senaryo değil aslında.
Şimdiki duruma bakarsak, insanlar-topluluklar bu gelişmeler özelinde sınıflanıyor ve yeni topluluklar oluşuyor. Ben bunları şöyle ayırıyorum: ‘Ayak uyduranlar’ özellikle modern kentlerde yaşayanlar, şirketler, kurumlar bir şekilde ayak uydurarak yaşamlarına he şeyi uyarlıyorlar. Köleleşenler: Bu topluluklar, yeni gelişen teknolojileri bilinçli kullanmadan sadece onların oyuncağı olanlar, hatta buna “koyunlaşanlar” da demek mümkün. Teknolojinin ve onun getirdiği olanakların bize yaptığımız işleri ve dolayısıyla düşünmeyi unutturması mümkün… Bu ortam içinde, köleleştirenler ise eskisi gibi devletler, ülkeler ya da iktidarlardan çok platformlar, teknolojik akımlar, büyük dev teknoloji şirketleri, “big tech”ler… Artık teknolojiye sahip olan güce sahip olacak gibi görünüyor. Dünyanı yeni mücadelesi de bu nokta geliyor.
İşte bu dengesizliğe karşı ise toplum ve bireyler aktivistleşiyor. Dijital medyanın doğuşu ve teknolojinin bu anlamda iletişimi de güçlendirmesi, çevre, insan hakları, sürdürülebilirlik gibi konuları da ön plana çıkarmış oldu. Bilgi alan, bilinçli bu kitlelerin önümüzdeki dönemde daha da etkin olacağını söyleyebiliriz. Bu kitle sosyal medya sayesinde her şeyden haberdar olup, aynı zamanda çok çubuk organize de olabiliyorlar.
Kavramlar da değişiyor
Teknolojiyle birlikte hız kavramı en büyük dönüştürücü etkiye sahip artık. O yüzden bazı kavramlar da değişiyor. Çünkü hız ve dönüşüm bildiğimiz gerçeklikleri farklılaştırıyor. Örneğin son zamanlarda anlamanı yitirmiş 2 kavramı, anladığımız anlamda ben çok telaffuz etmek istemiyorum. Her ne kadar beni dinleyenlerin ve okuyanların daha iyi anlaması için zaman zaman kullanmaya devam etsem de benim için eski anlamlarını yitirdiğini söyleyebilirim. Evet, kavramlara gelirsek bunlardan biri “Gelecek” diğeri ise “Trend”. Gelecek, bizim anladığımız anlamıyla aslında sonlanmıştır. Bugün yaşananlar geleceği bir zaman kavramı olarak kullanmaktan çıkardı. Uzak bir zaman dilimi olarak ‘gelecek’ artık bugün yaşanıyor ve yaratılıyor. Teknolojinin yarattığı kırılımlar, değişimlerin çok kısa sürede olması buna neden oluyor. “Gelecek” dediğimizde anladığımız uzun zaman oluşumları artık gerçekliğini yitirdi.
Diğer taraftan bizim ’trend’ dediğimiz ve geleceğe dönük takip edebileceğimiz yeni ana akımlar artık yok… Çünkü çoklu değişimler ve çoklu akımlar var. Bunları bir ‘trend’den ziyade değişim dalgası, her şeyin birlikte olma hali gibi bir oluşum yaratıyor. Bizim anladığımız trendler mikro düzeylerde yaşanır hale geliyor. Büyük dalgalar var, o a bir tane değil ama aynı zamanda sürekli değişen eğilimler var. Bir trend’i takip etmek de çok anlamlı değil. Çünkü çok hızlı değişiyor ve pek çok trend ya da akım aynı anda gerçekleşiyor. O zaman tüm bunlar arasında bizim kendi yolumuza bakmamız gerektiğini gösteriyor. Çünkü bu hız her şeyin de çok hızlı tüketilmesine neden oluyor.