Soçi bilançosu; Kuzeyde yeni bir şey yok, Güney karışık

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Putin, kapalı kapılar ardında ne Suriye'de ne Karadeniz'de Ankara'nın isteklerini karşılamayınca, kendisi için kritik önemde olan Erdoğan'ı kırmamak için, fotoğrafçılar önünde samimi pozlarla işi kurtarmaya çalıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya'nın Soçi kentinde Rus Lider Putin ile görüşmesinin tek cümlelik özeti şu olabilir;

Ankara beklediklerini alamadı.

Putin'in Erdoğan'ı kapılarda karşılayıp, uğurlamasını belki de bu açıdan değerlendirmek gerek. Belli ki Putin, kapalı kapılar ardında ne Suriye'de ne Karadeniz'de Ankara'nın isteklerini karşılamayınca, kendisi için kritik önemde olan Erdoğan'ı kırmamak için, fotoğrafçılar önünde samimi pozlarla işi kurtarmaya çalıştı.

Tahıl anlaşmasında ilerleme yok

Erdoğan'ın görüşmeden en büyük beklentisi, Rusya'nın Temmuz'da tek taraflı olarak çekildiği Ukrayna ve Rusya tahılının dünyaya Karadeniz üzerinden güvenli ihracatını içeren anlaşmayı kurtarabilmekti. Bu olmadı. Rus lider sadece açlıkla karşı karşıya olan 6 Afrika ülkesine Rus buğdayının ulaşması için Türkiye ile çok küçük çaplı bir işbirliğinin kapısını açtı. Buna göre bir ton Rus buğdayı Türkiye'ye gönderilip, un haline getirilecek ve Afrika'daki 6 ülkeye gönderilecek. Bu operasyonun tüm masraflarını da Katar karşılayacak.

Sadece Ukrayna'nın geçen yılki buğday ihracatının 33 milyon ton olduğu düşünüldüğünde, Putin'in formülasyonuyla hayata geçecek 1 milyon tonluk bu operasyonun "devede kulak" olduğu açık.

Suriye de Putin de "Türk askeri çekilsin" mesajı verdi

Erdoğan'ın ikinci beklentisi ise Putin'in Şam üzerindeki etkisini kullanıp, Türkiye- Suriye normalleşmesinin önünü açmasıydı. Ancak bu da gerçekleşmedi. Rus Lider'in basın toplantısında sarf ettiği "Suriye'nin egemenliğinin, birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması gerekir. Ülkesinin geleceği hakkında karar verecek olan, herhangi bir dış dayatma olmadan, Suriye halkıdır" ifadesi, Şam'da bayram havası yaratmış görünüyor. Suriye'de Esad yönetiminin sıkı kontrolü altındaki tüm medyada Soçi'deki zirveden öne çıkarılan bu ifade oldu. Nitekim Erdoğan'ın Soçi'den dönerken kullandığı "Esad bizim normalleşme ile ilgili Türkiye-Rusya-İran- Suriye formatında atılan adımları maalesef uzaktan, tribünden seyrediyor" cümlesi de bir anlamda bu durumun somut sonucuydu.

Türkiye'nin "enerji merkezi" olma iddiası

Siyasi alanda umduğunu bulamayan Erdoğan, Rusya ile ekonomik ilişkilerin ilerletilmesini de masaya yatırdı Putin'le Soçi'de yaptığı görüşmede. En büyük başlık enerji oldu. Erdoğan, Türkiye'nin Rus petrol ve doğalgazını da kapsayacak şekilde, "enerji kaynakları alış-veriş merkezi" olması fikrini ortaya attı.

Rusya'ya yönelik sert Batı yaptırımlarına rağmen, Türkiye'nin böyle bir hamle yapmasının altında Birleşik Arap Emirlikleri örneğinin yattığını söylemek mümkün. BAE, Ukrayna savaşının başından beri Rusya'yla yaptığı anlaşmalarla dünya piyasa fiyatına göre ucuz aldığı Rus doğalgaz ve petrolünü kullanıyor, kendi petrolünü ise piyasa fiyatı üzerinden dünyaya satıyor. Karlı bir iş bu. Ancak başta ABD olmak üzere, Batı'nın radarına da girmeye başlamış durumda bu alış-veriş. BAE'nin geçen yıl kara para aklama konusunda "gri listeye" alınmasını biraz da bu açıdan okumak gerek.

Belli ki Türkiye de, BAE'nin girmekte olduğu olası sıkıntıları görüp, "doğalgaz merkezi" fikrini diğer değerli madenleri de kapsayacak şekilde genişletme yoluna girdi. Böylece sadece Rus gaz ve petrolünü değil, diğer madenleri de kapsayacak şekilde bir merkez oluşturulup, olası Batı yaptırımları açısından daha az dikkat çekilecek. Planın işleyip işlemeyeceğini ise zaman gösterecek.

Tüm yazılarını göster