Siyasette yeni dönem hazırlığı

“Partiler 28.dönem TBMM’de oluşabilecek yeni siyasi dengeleri gözeterek milletvekili adayı belirlemeye çalışıyorlar. Temsil gücü yüksek, renkli kişileri parlamentoda görebiliriz.” 

Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Önümüzdeki 14 Mayıs seçimleri öncesinde seçim ittifaklarının ve partilerin hazırlıkları seçimden sonra oluşacak 28. dönem TBMM’de güçlü siyasi temsile nasıl önem verdiklerini gösteriyor. Güçlü siyasi temsil yanında kamuoyunun yakından tanıdığı, sanat, akademi, spor dünyasından sivil toplum örgütlerinden renkli, temsil gücü yüksek yeni kişileri de 28.dönemde milletvekilli olarak görebiliriz. En çok CHP, Ak Parti, İyi Parti ve HDP’nin aday listelerinden izleyebileceğimiz bu kişilerin isimleri, 9 Nisan’da kesinleşecek milletvekili aday listelerinde bulabileceğiz.
Yeni dönem parlamentoda oluşacak güç dengelerinin kaderini, ittifakların önemli seçim bölgelerindeki ortak aday listeleri yarışı belirleyecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi yanında TBMM’ye daha fazla milletvekili sokabilmek için kurulan seçim ittifaklarının hangi illerde ortak listelerle seçime gideceklerini 9 Nisan’da göreceğiz. 

TBMM’de yeni güç dengesine hazırlık

Millet ittifakının kuruluş amacı ve etrafında topladığı siyasi akıl zaten “güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş” odaklı. Ancak, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hüküm sürdüğü ortamda Cumhur ittifakının amiral gemisi Ak Parti’nin 28.dönemde icracı ağır toplarını TBMM’de temsile yönlendirdiğini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan duyduk. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti genel başkanı Erdoğan geçen hafta televizyondan  “Kabinedeki 17 isim milletvekili adayı olacak. Yardımcım Fuat Oktay Ankara’dan aday olacak.” mesajı verdi. Bakanların büyükşehirlerde ve deprem bölgesindeki illerden aday gösterilmeleri bekleniyor. Erdoğan’ın siyasetin merkezi olarak TBMM’yi işaret ettiği bu tavrın ne anlama geldiği konusunda değişik yorumlar yapıldı. Muhalefet, “bakanlara dokunulmazlık zırhı giydiriliyor” derken, iktidar çevrelerinden bakanların tanınırlığından yararlanılacak”“icra deneyimi TBMM’ye taşınacak” değerlendirmeleri geldi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hüküm sürdüğü 27.dönem TBMM’de yasama süreçleri için yeterli oy oranına sahip olmanın iktidarı nasıl rahatlattığını, nasıl siyasi hareket alanı sağladığını, ancak parlamento denetimi ayağının nasıl eksik kaldığını, muhalefetin çoğu zaman nasıl eli kolu bağlı kaldığını gördük. 20 yılı aşkın Ak parti iktidarı karşısında ilk kez CHP ve İyi parti öncülüğündeki Millet ittifakı çevresinde alternatif yaratabilecek güçlü bir muhalefet bloğu oluşmuş durumda.
Ak Parti’nin seçim stratejisinden Millet ittifakının ortak cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilme olasılığı yanında, TBMM’de oluşabilecek yeni güç dengelerinin hesaba katıldığını izlemek mümkün. Ak Parti’ye milletvekili adaylığı başvurularının 6 binin üzerinde olduğu bildiriliyor.

CHP ağır toplarını TBMM’de tutuyor

Ak Parti’den sonra kamuoyuna yapılan açıklamalardan öne çıkan siyasetçilerin milletvekili adaylığı konusunda net bilgiler aldığımız öteki parti CHP oldu. Kılıçdaroğlu’nun iktidar olasılığını işaret ederek parti içine yönelik verdiği “bakan olmak isteyen aday olmasın” mesajı yankı buldu. Kılıçdaroğlu’nun bürokrasi döneminden bu yana yol arkadaşı genel başkan yardımcısı Bülent Kuşoğlu, TBMM grup başkanvekili deneyimli siyasetçi Engin Özkoç, akademisyen geçmişiyle ekonomi masasının önemli ismi Selin Sayek Böke, öteki genel başkan yardımcıları Seyit Torun ve Ahmet Akın gibi isimler milletvekili adayı olmadılar.
Parti sözcüsü ve genel başkan yardımcısı Faik Öztrak, TBMM grup başkan vekilleri Engin Altay ve Özgür Özel ise CHP’nin parlamentoda öne çıkan isimleri olarak milletvekilliğine aday oldular.
Siyasi kulislerde en son kurultayda en yüksek oyu alarak birinci sırada Parti Meclisi’ne seçilen Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda TBMM grubuna başkanlık edebileceği, genel başkan vekilliği görevini üstlenebileceği dile getiriliyor.
CHP’de de milletvekili adaylığı başvuruları rekor kırdı ve 4 bine yaklaştı. 

 

KUTU…KUTU…KUTU

İstanbul ve Marmara’da sanayi yoğunluğu nasıl seyreltilir?

Yaşadığımız asrın felaketinin ardından siyaset ve iş dünyası, ekonomi çevreleri iki temel soruyu öne çıkardılar. Birincisi, depremin korkunç hasar verdiği, iş ve beyin gücünün önemli ölçüde göç ettiği 11 ilin ekonomisi, sanayisi nasıl ayağa kalkacak? sorusu. İkinci soru ise yaşadığımız felaketten sonra bilim insanlarının uyarılarını sıklaştırdığı Türkiye sanayisinin ve ekonomisinin merkez üssü İstanbul ve Marmara’daki yoğunluğun nasıl seyreltileceği. Bir süredir EKONOMİ gazetesinde dizi söyleşilerini sizlere aktardığımız siyasi partilerin ekonomi kurmayları, deprem etkisinde kalan 11 ilde sanayinin, tarımın, ticaretin yeniden yapılandırılmasında İstanbul ve Marmara’daki yoğunluğun kısmen bu bölgeye kaydırılabileceğini dile getirmeye başladılar. Teşvik mekanizmasının bu yönde etkinleştirilmesini, geliştirilmesini isteyen iş dünyası önderlerini de dinliyoruz. Ankara Sanayi Odası Başkanı (ASO) Seyit Ardıç, TOBB Ticaret Konseyi ve Ankara Ticaret Odası Başkanı (ATO) Gürsel Baran uzunca süredir deprem tehdidi altındaki yoğunluğun, Ankara ve Anadolu’ya doğru seyreltilmesi konusunda düşüncelerini dile getiriyorlar ve projeler yapıyorlar. Kent Konseyleri Birliği ve Ankara Kent Konseyi Başkanı, ATO Başkan vekili Halil İbrahim Yılmaz da bu konuyu gündeme taşımaya çalışanlar arasında.
Seçim sonrasında iktidar programlarında bu sorunlara nasıl yaklaşıldığının takipçisi olacağız.

Tüm yazılarını göster