Siyasetçide mizah, zeka ve hoşgörü göstergesidir

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Dışardan örnekler

Yıl 1919. Winston Churchill Savaş Bakanlığı Sekreteri (Secretary of State for War) imiş.  Nancy Astor ise, seçim kazanarak Avam Kamarası’na girmiş ve böylece İngilterede’deki ilk kadın milletvekili olmuş. Winston Churchill, bir kadının parlamentoda olmasını içine sindirememiş. Olayı şöyle yorumlamış: “ Bir kadının Avam Kamarasını’na böyle davetsiz  girişini, elimde kendimi savunacak bir banyo süngerim bile yokken banyoma dalması kadar  utandırıcı buldum”. Bunun üzerine Lady Astor şöyle cevap vermiş: ” Winston, bu tür kaygıların olacak kadar yakışıklı değilsin”.

Nancy Astor, Amerika doğumlu bir İngiliz politikacı. Babası Chiswell Langhorne, demiryolları işinde Amerikalı bir iş adamı imiş. Nancy, New York’ta “Görgü Okulu” (Finishing School) bitirmiş ve 18 yaşında iken evlenmiş. Ama bu evlilik dört yıl sürmüş. Nancy, küçük kız kardeşi ile İngiltere turu yapmış ve ülkeye hayran kalmış. Baba da “Madem İngiltere’yi beğendin, git orada yaşa; zaten annenin de isteği bu idi” demiş. Nancy de küçük kız kardeşini alıp gemi ile İngiltere’ye gitmiş. Bu yolculukta ünlü aristokrat aile Astorlar’ın oğlu Waldorf Astor ile tanışmış ve altı ay sonra da onunla evlenmiş.  Bu Amerikalı kadın Nancy, İngiliz sosyetesinde keskin zekası ve dili ile isim yapmış; siyasete girmiş. Emekli olduğu 1945 yılına kadar da parlamento üyesi olarak kalmış.

Winston ve Nancy özel yaşamlarında da tanışıyorlarmış. Hatta  Winston Churchill Astorlar’ın Buckinghamshire’daki malikanelerinde (Cliveden) misafir bile edilmiş. Ama Winston Churchill, onun parlamento üyeliğini bir türlü kabul edememiş. Nancy Astor da sözünü sakınmayan birisi imiş. Winston parlamentoda onu hep eleştirmiş. Öte yandan Nancy de Winston’a hep sataşmış. Ama birbirlerini çekiştirmeleri ve birbirlerine hakaretleri hep keskin zeka ürünü olmuş. Örneğin, Nancy Astor’a,  Winston Chuchill hakkındaki görüşünü sormuşlar. “Önyargıları güçlüdür” demiş. Yine şu tarihsel atışmaları da çok meşhurdur: Nancy Astor bir gün ona şöyle takılmış: “ Winston, seninle evlenmiş olsam, kahvene zehir koyardım” Winston Churchill de şöyle cevaplamış “ Ben de seninle evli olsam, o kahveyi memnuniyetle içerdim”.

İçerden örnekler

Haksızlık yapmayalım. Bizim siyaset sahnemizden de, seyrek de olsa, zeki insanlar geçmiştir. Örneğin, Erdal İnönü. Bir toplantıda konuşma yapacakmış. Kürsüye davet edilirken özgeçmişini okumuşlar.  Özgeçmişinde şöyle bir ifade geçiyormuş: “6 Haziran 1926’da İsmet İnönü’nün oğlu olarak doğdu.” Erdal İnönü kürsüye çıkınca söze şöyle başlamış “ Önce bir düzeltme yapmak istiyorum. Benim İsmet İnönü’nün oğlu olarak doğduğum söylendi. Oysa ki ben İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü’nün oğlu olarak doğdum”.  

Erdal İnönü, siyasette iken yanına bir kişi gelmiş: “Ben sana kurban olayım, uğruna öleyim” deyince Erdal İnönü “Aman sakın ölme bir oy bir oydur” demiş.

Yıl 1989. Erdal İnönü yılında gazeteci heyetiyle birlikte Saddam Hüseyin ile görüşmek üzere Irak’a gider. Çağrılmak üzere beklerlerken  yanlarına Saddam’ ın mabeyincisi gelmiş: “Biraz sonra Başkanımız Saddam’ın huzuruna çıkacaksınız. Onunla konuşurken bacak bacak üstüne atmayın, ellerinizi de dizlerinizin üstüne koyun” deyince Erdal İnönü: “Vücudumuzdaki öteki organlarımızı nereye koyacağız?” cevabını yapıştırmış.

Erdal İnönü, dönemin Başbakanı Turgut Özal ile karşılaşmış. Tombul Turgut Özal,  incecik Erdal İnönü’ye takılmış:  “Erdal Bey, sizi gören ülkede kıtlık var sanır”. Erdal İnönü de cevabı vermiş: “Aman Efendim; sizi gören de ülkedeki kıtlık nedenini anlar”

Zekası ve keskin mizah anlayışı ile anılacak bir başka siyasetçimiz de Süleyman Demirel idi. Turgut Özal, Cumhurbaşkanı olunca Süleyman Demirel: “Elini sıkmaya gitmeyeceğim” demişti. Özal, terörizmle ilgili toplantı için tüm parti liderlerini köşke çağırınca Demirel de o toplantıya katılmak zorunda kalmıştı. Toplantıdan çıktıktan sonra bir gazeteci Süleyman Demirel’ e “Efendim Özal’ ın elini sıkmayacağım demiştiniz. Oysa şimdi Özal’ ın yanından geliyorsunuz, elini sıktınız mı?” diye sorunca Demirel: “Ya neresini sıkacaktık?” cevabını vermiş.

Yorum

Siyasete, ülkeyi yönetmeye istekli kişiler girerler. Eğer söylemleri ile halkı ikna etmeyi başarırlarsa iktidara gelirler. İktidara geldiklerinde aldıkları yetki ile ülkenin kaynaklarını kullanırlar.  Verdikleri kararlar yalnız onlara oy veren ve vermeyen seçmenlerin yaşamını değil, o seçmenlerin çocuklarının ve torunlarının geleceğini de etkiler. Siyasetçilerin davranışları ve söylemleri o ülkedeki huzuru da düzenler.

Toplumların yaşamında bu kadar etkisi olan siyasetçilerden beklenti, en azından belli bir zeka ve belli bir kültür düzeyidir. Henüz siyasete girenlere zeka veya genel kültür testi verilmiyor. Ama konuşmalarına bakarak bir çıkarım yapılabiliyor.

Yukarda içerden ve dışardan siyasetçi örnekleri verdim. Ama bugünkü, hoşgörüden uzak sert söylemlere bakınca hayal kırıklığı yaşıyoruz. Geçmiş örneklerdeki zeka kıvraklığı ve kültür düzeyini göremiyoruz. Bunun yerine, ergenlik çağına yeni girmiş, kültürsüz ortaokul çocukları seviyesinde söylemlere tanık oluyoruz. Anlaşıldı ki, bu eğitim seviyesi ve bu zeka düzeyi ile aya sert iniş de yapamayacağız. Ama siyasetçilerden beklentimiz, en azından belli bir mizah anlayışı ile ortamı yumuşatmaları, halkın yüzünü hiç olmazsa böyle güldürmeleri.

 

Tüm yazılarını göster