Geçtiğimiz hafta uzun süredir mükemmel bir uyum içinde çalıştığı izlenimi veren Millet İttifakı, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in diğer liderlerin cumhurbaşkanı adayını belirleme konusundaki tavrına karşı çıkışıyla birlikte önemli bir kriz yaşadı.
Meral Akşener, düzenlediği bir toplantıyla duygusal yönü ağır basan bir konuşma yaparak gazete manşetlerinin diliyle “Altılı Masa’yı devirdi”. Akşener ise, masanın kendi önünden çekildiğini söyleyerek, görüşlerinin dikkate alınmamasını kabul etmediğini duyurdu.
Bu çözümsüzlük, aylardır Millet İttifakına umut bağlamış olan seçmenlerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı Sesler yükseldi. Moraller bozuldu. Komplo teorileri ortaya çıktı. Başta İyi Parti’nin gençleri olmak üzere, tüm partilerin seçmenleri durumu kabul etmeyeceklerini sosyal mecrada dile getirdiler.
Sonra bir anda adeta güneş yeniden doğdu. Taraflar uzlaştı. Akşener’in önerisi çözüme dahil edildi. Kelimenin tam anlamıyla ortak akıl galip geldi. Aday seçim süreci sonuçlandı, Millet İttifakı seçmenleri rahat bir nefes oldu.
Türkiye siyaseti sorun çözme konusunda sınıfı geçti
Uzlaşmazlıkların arttığı, çözümsüzlüğün prim yaptığı bir ortamda bu kriz yönetiminin siyaset tarihimize altın harflerle yazılması gerekiyor.
Sorun çözme yaklaşımı açısından önemli bir rol modele, çok başarılı bir süreç yönetimine tanık olduk.
Peki, bu süreçte neler doğru yapıldı? Biraz onlara bakalım;
1- Öncelikle, başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm siyasi parti liderleri anlaşmazlığı derin bir krize çevirmediler. Sakinlik ve olgunlukla suçlamalardan kaçındılar. Siyasetimizde son dönemde fazlasıyla baskın olan hakaret, aşağılama, suçlama ve tehdit dolu iletişim diline rağbet etmediler.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun gülümser bir ifadeyle yaptığı video açıklaması da tansiyonu düşürmeye yardımcı oldu.
2- Yangına körükle giden, “Küçük olsun, bizim olsun” yaklaşımları bu kez galip gelmedi. Tüm taraflar birlik olmanın önemini gayet iyi biliyordu. Ecevit-Baykal uzlaşmazlıklarında yaşanan ego çatışmalarına benzemeyen, kişisel konulara odaklanmayan bir tartışma zemini oluştu. İnsanlar, olaylar değil, teklifler ve çözümler tartışıldı.
3- Bu süreçte Türkiye, Meral Akşener’in Fatih Altaylı’nın Teke Tek programında dile getirdği gibi müzakerelerde iniş çıkışların yaşanmasının gayet doğal olduğunu gördü. Kesip atan, küsen, kin tutan tavırlardan bıkmış olan bir ülkeye bu yaklaşım, sorun çözümlerine başka bir tartışma yolu olabileceğini kanıtladı.
4- Taraflar anlaştıktan ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklandıktan sonra, yaşanan süreç de son derece insani ve sıcak bir biçimde yürütüldü. Kılıçdaroğlu Meral Akşener’i “çok merttir, cesurdur” gibi güzel kavramlarla tanımlarken, Akşener’in çıkışından “arada bir ülkücü damarı tutar” diyerek gayet sevecen bir ifadeyle söz etti. Böylece, yaşanan kısa süreli anlaşmazlığa, bir daha konuşulmamak üzere son noktayı koydu. Konuyu kapattı
5- Akşener, Teke Tek’te her zamanki mükemmel ifade yeteneğiyle yaşadığı duyguları açıkça dile getirdi. “Benin karakterim bu, tarzım bu” diyerek insani yönünü rahatlıkla ve şeffaflıkla ifade etti.
6- Altılı Masa, Türkiye’ye olgun, sorumluluk üstlenen, insani yönlerini ifade etmekten korkmayan liderlerin de var olabileceğini kanıtladı.
7- Altılı Masa bulduğu “Kazan-Kazan-Kazan” formülüyle, koalisyonların bölünme değil, demokrasi getirebileceği ümidini yeşertti. Liderler, kişisel gelişim kitaplarında okuduğumuz türden “Ben iyiyim-Sen iyisin- Onlar iyi-Biz iyiyiz” yaklaşımıyla tüm iletişim kanallarını açtılar.
En önemlisi, Türkiye siyasetinde sorun çözme konusunda yeni bir çağ başlattılar. Tüm liderleri ve ekiplerini kutlamak gerekiyor.
HEDEF: TÜRKİYE’Yİ BİRLEŞTİRMEK
Millet İttifakı “Hak-hukuk-adalet” kavramını hayata geçirecek neler yapacak?
Bu noktadan sonra, Millet İttifakı partileri tüm Türkiye’yi kucaklayacak bir yaklaşımla ilerlemek zorundalar. Sadece kendi seçmenlerinin değil, Cumhur İttifakına oy verenlerin, HDP ve ittifaklar dışında kalan tüm partilerin seçmenlerinin de kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak bir ortam için çalışmalılar.
Deprem felaketinin yaralarını sarmak yıllar alacak. Pandeminin ve küresel krizlerin sonucunda ekonomimiz kırılganlaşmış durumda. Enflasyon dizginlenemiyor. Milyonlarca sığınmacının yarattığı büyük ekonomik ve sosyal sorunlar var. Gençlerimiz iş ve eğitim imkânları bekliyorlar.
Tüm bu zorluklar kapsayıcı bir yaklaşım ve katılımcı bir demokrasi gerektiriyor.
Türkiye’nin umuda ve sevgiye ihtiyacı var.
Seçmenler Millet İttifakı’ndan dışlama, ötekileştirme değil “Hak, hukuk, adalet” bekliyor.