Sanırım bundan sonra gözümüzün kestiği her insana “neden siyasete girmiyorsun” diye sormayız…
Siyaset görüldüğü gibi her önüne gelenin yapacağı bir iş olmadığı gibi, iyi niyetli Dostların düşündüğü gibi, tamamen iyi okumuş kişilerin görev almasıyla bir ülkeyi anında düzeltecek bir formül hiç değil. Her işte olduğu gibi siyaset de öğretimin yanında vicdan, egodan arınmışlık, vatan sevgisi, insan sevgisi, doğa sevgisi, akıl ve basiret gibi unsurları da içermelidir.
Dünya tarihinde icat edilmiş tüm fenalıkların içinde iyi öğretim görmüş kişilerin olduğunu hatırladığımızda, meselenin okuldaki “öğretim” olmadığı kişinin ailesinden, çevresinden ve ortamından aldığı “eğitim”in daha önemli olduğu ortaya çıkıyor. İyi bir eğitimin yanında iyi bir öğretim geldiği zaman, arzu ettiğiniz siyasetçi kimliği ortaya çıkıyor. Önce anne ve baba doğru, dürüst ve ahlaklı davranışlar gösterecek ki öğretim işe yarasın.
Bu da yetmiyor. Siyaset için tecrübe lazım. Sahada çalışmak lazım... Gerektiğinde lider ya da lidere akıl verenler yanlış bir iş yapıyorsa uyaracak basiret ve cesarete sahip olmak lazım. Siyaseti meslek değil görev haline getirmek lazım.
Bu şartların çabucak oluşması mümkün değil. Bu sebeple geçenlerde paylaştığım Spotify kaydımı tekrar dinlemenizi tavsiye edeceğim. “Siyaset Üretmek” isimli paylaşımım siyaset yapmaktan daha önemli işler olduğunu anlatıyor. En önemli sorunun siyasetsizlik, uydurma doktrinler ve bilimden uzaklaşarak zenginleşmeye çalışmak olduğunu anladığımızda işler değişecek. Büyümeyi değil kalkınmayı istediğimizde her şey değişecek. Başkalarından görev bekleyenler menfaatlerine uygun değil mantığa uygun yönetimler istedikleri zaman doğru siyaset üretilmiş olacak.
"Siyaseti Küçümsemeyin..."
Şimdi Spotify'da seslendirmediğim bir tecrübeyi sizlere aktarmak istiyorum: TFF Genel Sekreterliğimi yaptığım sırada bana belediye başkanlığı teklif eden bir siyasetçiye "şu an yaptığım işi belediye başkanlığından küçük mü görüyorsunuz" diye cevap verdim. Kişi kendinden bilir işi derler, siyasette yer almayı insanlara hizmet etmekten daha yüce gören herkes başkalarını da buna meraklı zanneder. Neyse ki karşımdaki kişi ya kibarlığından ya da zekasından "haklısınız hiç bu açıdan bakmamıştım" dedi, konuyu kapattı.
Sonuç olarak dostlar, herkes yaptığı işin hakkını verse ve keyif almayı bilse, ya da keyif aldığı işte bir gelecek görse, siyaseti insanların tepesinden bakan bir mevki ya da meslek olarak nitelendirmeden yoluna devam ederdi. Dolayısıyla sahada siyaset yapanların işini küçümsemeden, ancak siyasetin halka hizmet için yapıldığını unutmadan meseleye bakmakta fayda var.