Türkiye, aylardır süren ve zaman zaman da harareti yükselen bir mahalli seçimden daha yeni çıktı. Başkanların mazbatalarını alma işlemleri henüz tamamlanmadı ve dolayısıyla kimse işinin başına geçmedi.
Açıkçası 31 Mart gecesini izleyen gün adeta “1 Nisan şakası” zannedildi, ama geri dönüşü olmayan sonuçlar da ortaya çıkmış oldu.
31 Mart 2024 Mahalli İdare Seçimleri’nin, başından beri de söylendiği gibi, yerelde yapılmış olmakla beraber merkezi yönetimi etkileyecek sonuçlar yaratacağı çok açık. Özellikle seçimlerin vaktinden öncesi yapılıp yapılmaması konusu bir bilmece olarak gündeme oturacak gibi. Nitekim son iki günün televizyon yorumları bunun ayak seslerini ortaya koyuyor.
Konumuz bu olmadığı için biz yine konunun ekonomi boyutuna girelim.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, hemen seçimin ertesi gün Twitter (X) mesajında şunları söyledi:
- Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) güçlendirerek kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerini kaydetti.
- Ana hedefin enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmek olduğunu dile getirdi. Sıkı para, seçici kredi ve gelirler politikasına ilaveten kamuda harcama kontrolü yaparak tasarrufun ön planda tutulacağını söyledi.
- Program kapsamında açıklanan takvime uygun olarak hayata geçirilen yapısal reformlar ile ekonomide dönüşümü gerçekleştirerek verimlilik ve rekabet gücü artışı sağlayacaklarını aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, seçim gecesi yaptığı her zamanki balkon konuşmasında, önümüzde 4-4,5 yılın olduğunu belirterek dolaylı bir şekilde (şimdilik) erken seçim senaryolarının önünü kesti ya da kesmek istedi.
Bu arada tüm iş dünyasının temsilcileri de artık ekonomi ile ilgili gündeme dönülmesi ve ekonomi ile ilgili yapılacakların bir an önce hayata geçirilmesi taleplerini dile getirdi.
Mehmet Şimşek’in konuşmasının temelini, referans belgesini ya da ekonomi çıpasını 6 Eylül 2023 tarihinde açıklanan 2024-2026 dönemi Orta Vadeli Program (OVP) oluşturuyor. OVP’ye göre öncelikle konular ise:
- Sıkı para politikası,
- Seçici (selektif) kredi politikası,
- Gelirler (vergi) politikası,
- Takvime uygun yapısal reformlar,
şeklinde sıralanıyor.
Aslında Mehmet Şimşek ile iş dünyasının görüşleri örtüşüyor. Sadece politikaların zamanlaması, önceliği ve dozu açısından farklılıklar olduğu anlaşılıyor.
OVP referanslı öncelikli konulara gelince…
Sıkı para politikasının adı daha “sıkı” olduğu halde kendisinin uygulaması daha “gevşek”.
Selektif kredi politikası henüz tam uygulanabilir değil. İhracata ağırlık verilmek isteniyor, reeskont kredileri artırılıyor. Fakat yetersiz limitler de hemen buharlaşıp dövize dönüyor. Zaten taşıt ve konut kredileri fiilen kullanılamıyor. KOBİ kredileri de ulaşılabilir değil. Bu arada krediye ulaşım sorununu artan son faiz kararıyla birlikte artan kredi ve mevduat faizleri maliyetlere yansımış durumda.
Gelirler politikası konusu sadece vergi ile ilgili bazı muafiyet, istisna ve indirimlerin gözden geçirilerek sınırlandırılmasıyla sınırlı. AK Parti hükümetinin ve liderinin vergiye bakış açısıyla gerçek bir vergi reformu gündeme gelecek gibi değil.
Yapısal reformlar konusu da uzun bir çalışmayı ve tarafların görüş ve mutabakatını zorunlu kılıyor ki bunun da izleri çok fazla görünmüyor.
Unutmayalım ki OVP’nin 2023 sonuçları şimdiden şaşmış durumda. 2024 sonuçlarının tutması nasıl beklenebilir?
Yine de unutmayalım ki Mehmet Şimşek’in işi bu ve mesleği ekonomi.
Ancak Cumhurbaşkanı’nın, çok tecrübeli ve geçmişi siyasi başarılarla dolu siyasetçi kimliğiyle konuya aynı açıdan baktığı veya bundan böyle bakacağı belli değil. Zira unutmayalım ki özellikle emekliler ve kadınlar tavırlarıyla ezber bozarak sonuçta çok etkili oldu. Cumhurbaşkanı’nın kendisinin de kabul ettiği bu başarısızlık karşısında nasıl strateji belirleyeceği konusu çok zor bir durum.
Bugün ortak yönlü söylemlere bakıp çok ümit var olmamak lazım. Son noktada veya siyasi tercihin konulacağı yerde ekonominin ıskalanacağı ve hatta ihmal edileceği ihtimali yüksek. Son siyasi başarısızlığı ekonomi dışı yine siyasi manevralarla atlatma veya başarıya çevirme konusu gündemde.
Sözün özü: Siyaseti temsil eden Erdoğan ile ekonomiyi temsil eden Şimşek arasındaki denklemin nasıl gelişeceğini şimdiden kestirmek çok zor. Erken pozisyon belirlemeyelim, biraz zamana ihtiyaç olduğu açık.