Anayasanın net tanımlarından biri şudur; “örgütlenmiş bir toplumda devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan ve düzenleyen, yasa sıralamasında en önde gelen yasa.”
Bunu kurumlara uyguladığınızda benzer tanıma varırsınız; şirketin yönetim biçimini belirten, yönetim, icra, denetim erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, çalışanların, paydaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan, düzenleyen, kurum ilkeleri içinde ön önde gelen yasa…
KURUMSALLAŞAMAYANA ANAYASA NE YAPSIN?
Söz konusu aile olunca tanım daha da netlik kazanır; “aile şirketlerinin belli bir misyon ve vizyon doğrultusunda; büyümesi, kurumsallaşması ve varlığını koruması için düzenlenen kurallar bütünüdür. Rollerin atanması ve yetkililerin belirlenmesi adına, canlı bir belgedir ve süreçler için önemlidir.
Ancak bu anayasa, kitapçıkta durduğu gibi kurumda durmaz. Farklı davranır. Zira gerek oluşturma aşamasında ve gerek uygulamada, kurum değerlerine, sektör ve üretim dinamiklerine sadakat olup olmadığı, hayati fark yaratacaktır. Uyulmayan bir aile anayasası, yok hükmündedir.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Aile anayasası kurumu sürdürülebilir kılmaya yeterli midir?
Gereklidir ama yeterli değildir. Zira bu anayasayı oluştururken mutabakattan ziyade kurucuların direktiflerinden yola çıkılarak patronu yetkiyle donatıp kendi krallığının buyruklarıyla doldurmuşsanız, hem aileden hem de şirketinizden olabilirsiniz.
Aile anayasasını kimler nasıl hazırlamalı?
Bu, profesyonel uzmanlık desteği almayı gerektiren bir süreçtir ve bu destek sürecin %20’sinden ibarettir. Sürecin %80’i başka kurumların anayasasını taklit veya dışarıdan gelen danışman dayatması yerine, şirket kültürü, aile yapısı, gelecek nesillere dair tasavvurlar ve kurumun kalıcılığına dair temel dayanakları gözetilerek yazılmalıdır.
NOT
AİLE ANAYASASI HUKUKİ HÜVİYETE DAYANDIRILMALI
Ortalık; anayasa yazarlarıyla dolu… Haksız da sayılmazlar… Kurumsallaşmayı hakkıyla yerine getirememiş aileler, sürdürülebilirlik adına kendilerini “aile anayasası” yazdırmaya hapsediyorlar. Bunu iş edinenler de aileyi, kurumu, dinamiklerini, sosyal paydaşlarını, misyon, vizyonlarını bilmeden, genelde kendilerine bu telifi ödeyecek olanın direktifleri doğrultusunda metinler hazırlıyorlar.
Oysa bu anayasa, ailenin ve kurumun hayatı içinden üretilmeli. Bu da yetmez; aile anayasasını mutlaka bir tescile, hukuka, yasal hüviyete oturtmak lazım. Öyle ki bunu yazdıranı dahi, aile anayasası denetleyebilmeli, kısıtlayabilmeli, gerekirse kurumdan uzaklaştırabilmeli…
Nice aileler gördüm, anayasası yoktu ama yaşadı. Nice anayasalar gördüm, aileyi de kurumu da batırdı. Gelecek kuşaklarda da var olmak isteyen patronlar; “anayasacı geldi hanımmm” nidalarına kulak kabartmadan önce sizin de uyacağınız bir ilkeler manzumesi murat edin ve “bir kere delinmeyle bir şey olmaz” kolaycılığına kaçmayın.