Ferda Besli
2017 yılı sonunda 188 milyar dolar ile pik yapan şirketlerin açık pozisyonu 2023 Ocak ayı itibariyle 100 milyar dolar azalarak 88 milyar dolara gerilemiştir. 2018 yılı açık pozisyon için dönüm noktası olmuştur. ABD ile yaşanan gerginlik sonucunda değer kaybeden TL ile yüksek kambiyo zararları ile karşılaşan şirketler öz kaynaklarının yüzde 12’ne denk gelen 261 milyar TL kur farkı zararı yazmışlardır. 2021 yılında da kur farkı zararı artarak 715 milyar TL ve şirket öz kaynaklarının yüzde 18’ne ulaşmıştır. Tablodan da görüleceği gibi 2018 yılından sonra şirketlerin FX stratejilerinde önemli değişiklik olmuştur. Bir yandan FX krediler azalırken bir yandan da döviz mevduatları artmış ve açık pozisyon hızlıca küçülmüştür. TBB verilerine göre 59 milyar dolar olan proje finansmanının (Enerji 25.3 milyar dolar, alt yapı 19.9 milyar dolar, gayrimenkul 6.8 milyar dolar ve diğer 11.9 milyar dolar) açık pozisyonun önemli bir kısmını oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Kaynak: TCMB, TİM, Besfin Analizi
2017 yılında şirketlerin açık pozisyon toplamı ihracatın yüzde 120’ine denk gelirken şimdi bu oran hızlıca iyileşerek yüzde 34,4’e gerilemiş olup 15 aylık ihracat ile kapatılabilecek açık pozisyon şimdi 4 aya gerilemiştir. Öte yandan 2017 yılında FX mevduat FX kredilerin yüzde 27,5’ine denk gelirken şimdi bu oran yüzde 50’dir. FX kredilerin de hızlıca azalması gelişmiş ülke merkez bankalarının yapmış olduğu faiz artışlarının getirdiği olumsuzluktan daha az etkilenmesini sağlayacak diğer bir pozitif unsurdur.
Sonuç olarak, uzun süredir kur risklerine maruz kalan şirketler bir yandan FX kredilerini azaltırken bir yandan da hem mevduat hem de ihracatlarını artırarak nispeten 2023 yılına daha sağlam bir döviz pozisyonu ile girdiklerini söyleyebilirim. Enerji sektöründe fiyat mekanizmasının dolar bazlı olması ve yine şirketlerin yaptığı KKM kur açısından riskleri daha da azaltan faktörler olarak değerlendirilmesi gerekir.